Soma Davası’nda 17. grup duruşma: “Heyet değişikliği davaya müdahaledir”

Soma Davası’nda 17. grup duruşma: “Heyet değişikliği davaya müdahaledir”

Soma Davası’nın 17. grup duruşması Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Somalı ailelerin avukatları HSK’nin mahkeme heyetinde yaptığı değişikliğe tepki göstererek değişikliğin Soma Davası’na bir müdahale olduğunu ifade etti.

Soma Davası’nın Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 17. grup duruşması başladı. Son üç duruşmadır savcı mütalaa vermekten imtina ediyor, bu durum da ailelerin avukatları tarafından davanın sürüncemede bırakılması olarak değerlendiriliyordu. Geçtiğimiz duruşmada da mütalaa vermeyen savcı görevden alınmıştı.

Dava ile ilgili tek değişiklik savcı olmadı. Geçtiğimiz günlerde HSK hakim ve savcıların görev yeri değişikliklerini yayınladı. Bu değişikliğe göre heyet başkanı Aytaç Ballı ve üye hakim Esra Dokur farklı illere tayin edildi. Değişikliğe göre Soma Davası’na bakacak hakim ise Maraş’taki bir maden kazasında kamu görevlileri hakkında beraat kararı, şirket yetkilileri hakkında ise yalnızca para cezası veren bir hakim oldu.

Davanın yeni savcısı bugün (11 Temmuz) görülen duruşmada mütalaa vermek için süre istedi. Bu talebin ardından ailelerin avukatları beyanda bulunmaya başladı.

İlk olarak Av. Seçil Ege Değerli söz aldı ve Soma Davası’nın politik bir dava olduğunu, hakim değişikliğinin sıradan bir değişiklik olmadığını belirtti. Değişikliğin iktidarla sermayenin yeniden ortaklaştığının göstergesi olduğunu belirten Av. Değerli şunları söyledi:

Bugün gelinen nokta tarafınızın tayini bizim için sıradan bir tayin değildir çünkü bu dava da sıradan bir dava değildir. Çünkü bu ülkede işlenen her cinayet siyasi ve politiktir. İş cinayetleri, kadın cinayetleri başta olmak üzere tüm cinayetler siyasi iktidarların politikalarının bir sonucu olduğu için bu dava siyasi bir davadır. Ancak bunu tartışacak olan bizleriz, bu davanın sosyal, siyasal yönlerini değerlendirecek ve tartışacak olan salonun bu tarafıdır. Kürsünün bu tarafının siyasetten etkilememesi, siyasetin kürsü üzerinde baskı kurmaması gerekir. Ancak sanık tarafı uzun bir zamandan beri mahkeme heyetini baskı altına almak için çaba sarfetmekteydi. Biz bu salonda sanık tarafının kasidelerle, gazellerle “sap döner, keser döner” dendiğini duyduk ama o sapın da o keserin de ne zaman kime neresine döneceğini göreceğiz. Bu salonda “Gerekli yerlere başvurduk” denildiğini duyduk, sizin bir zamanlar muteber saydığınız kişinin ve ona itibar edenlerin şu an nerede ve ne halde olduğunu görüyoruz, sizin güvendiğiniz kişilerin de ne duruma geleceğini göreceğiz; çünkü şu an için siz amacınıza ulaşmış olsanız da, kendinizi zafere ulaşmış varsaysanız da bu sadece şimdilik bir zaferdir. Çünkü siz ne yaparsanız yapın biz adil yargılanmayı sağlamak için mücadele etmekten ve mücadele azminden asla vazgeçmeyeceğiz.

En son olarak savcılık makamının uzun süre mütalaa vermemesini tartışırken mahkemeniz heyeti dosyadan el çektirildi.

Bu tayin sıradan bir tayin değildir. İktidar ile sermayenin yeniden ortaklaştığının bir göstergesidir. Bu kadar kapsamlı bir davada, bu davayı bu noktaya getirmiş olan heyetin sonuç ne olursa olsun karar vermesi gerekirdi. Yerinize gelecek heyet elbette dosyayı okuyarak bir kanaat edinecektir. Ancak bu vicdani bir kanaat olmayacaktır. Çünkü vicdani kanaat ancak ki sanığı, tanıkları, müdahilleri bizzat dinleyen, keşif mahalline bizzat inen hakim tarafından edinebilinir. Sadece dosyayı okuyarak vicdani bir kanaat elde edilmesi mümkün değildir.

Av. İbrahim Arzuk, yürütmenin dosyaya müdahale ettiğini belirterek suç ortaklarının gizlenmek istediğini ifade etti. Av. Berrin Demir de, “Sanıklar heyet değişiyor diye umutlanmasınlar. Mücadeleye devam edeceğiz. 301 insanın hesabını verecekler” dedi.

“Adalet sistemi çürümüştür”

Av. Can Atalay’ın beyanları ise şöyle:

Suçluyoruz. Sadece sanıkları değil, bir bütün olarak sistemi suçluyoruz. Bu adalet sistemi çürümüştür. Tuvalet molasında fikir değiştirip, hazır olduğunu söylediği mütalaasını vermeyen savcıyı unutmayacağız. Dosyaya bu kadar müdahale eden sanıkların, tutukluluk hallerinin karar kesinleşinceye kadar devamı gerektiğine kuşku yok. Can Gürkan sınıfının nadide bir temsilcisidir. 301 kişinin ölümünden pişmanlık duymadığını açıkça ifade eder. Bir dosya düşünün ki, gizli soruşturmayı sanıklar bilsin ancak mahkeme başkanı ve heyet bilmesin. Bu nedenle adalet sistemi çürümüştür. Ülkedeki yargılama pratiğini biliyoruz, yeni gelen heyet bu dosyanın tanıklarını, bu ayrıntılarıyla dinleyebilecek midir? Sizin yerinize geleceği anlaşılan mahkeme başkanını da biliyoruz. Hala bir kabri olmayan 9 işçinin davasında verdiği kararı biliyoruz.

“Ülkedeki herkes adalet arıyor”

Av. Sercan Aran, hakimlerin görev yeri değişikliğinin gayrimeşru referandumdan ve sonrasındaki süreçten bağımsız olmadığını vurgulayarak şunları söyledi:

Duruşmaların başında heyete ve bizlere yapılan baskılar asıl patron benim diyen Alp Gürkan’ın dosyaya dahil edilmesi ile birlikte arttı. Bir anda yandaş medyada aslı-astarı olmayan Soma FETÖ sabotajı haberleri çıktı. Bu haberlerle ilgili suç duyurusu yaptık ancak ne yazık ki şu zamana kadar hiçbir gelişme olmadı. Akabinde de sayın heyet görevden alındı. Bu durumu basit bir tayin olarak değerlendirmek mümkün değildir. Bu tayini ülkedeki siyasi durumdan bağımsız düşünülemez. Ülkedeki herkes bir biçimiyle adalet arıyor. Bu dava ülkedeki adalet arayışından, siyasi durumdan bağımsız düşünülemez.

Gayri meşru bir referandumun ardından HSYK ismi HSK oldu ama bu sadece basit bir isim değişikliği değildi. Üyeleri belirlendi, bu üyeler Haziran ayının ortalarında göreve başladı. Haziran sonunda bayram tatiline girildi ve tatil sonrası 3 Temmuz’da aralarında sizlerin (Soma Davası hakimleri) de olduğu 780 hakim-savcının görev yeri değiştirildi. Süre olarak baktığımızda bu süre zarfından daha yeni göreve başlayan bir kurulun tayinleri inceleyip karar verebilmesinin olanağının olmadığını düşünüyorum. Daha önceden hazırlanmış bir listenin 3 Temmuz’da yayımlanmasından ibarettir bu durum. Özetle bu görev yeri değişikliğini referandumdan ve sonrasındaki siyasi süreçten ayrı düşünmek olanaksızdır.

Eğer adalet bir siyasi partinin adındaki haliyle ararsanız bulabiliyorsunuz ancak bu siyasi partinin adaletini doğru bulmuyor ve gerçek adaleti arıyorsanız çaba sarf etmeniz, mücadele etmeniz gerekiyor. Bizler mücadele etmeye, Soma Katliamı’ndaki gerçekleri ortaya çıkarmaya devam edeceğiz. Soma’nın hakkı, hukuku ve adaletine, acının ve davanın gerçek sahiplerinin çabalarıyla, mutlaka ulaşılacaktır!

Ailelerin avukatlarının beyanları tamamlandı ve ardından savcı mütalaasında tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamını istedi.

“301’in hesabı sorulacak”

Savcı mütalaası sonrası sanık avukatları söz aldı. Sanık Can Gürkan’ın avukatı Kadir Çekin, aileleri provoke edici sözler sarf edince duruşmaya 13.30’a kadar ara verildi. Aileler ara verilmesiyle “301’in hesabı sorulacak” sloganıyla salondan çıktı.

“Yargı bağımsızlığı yok edildi”

Duruşma arasında Somalı aileler ve avukatları basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına milletvekilleri Özgür Özel ve Tur Yıldız Biçer de katıldı. Açıklamada Av. Değerli heyet değişikliğinin davaya doğrudan müdahale olduğunu belirtti ve şu ifadeleri kullandı:

Mahkeme başkanı ve kıdemli üyenin davadan el çektirilmesi, bir yanıyla, Soma Davası’nın son safhasında yaşanan ve yukarıda aktarılan gelişmelerin bir devamıdır. Çünkü;

Bu tayin, tamamlanan bir dosyada, bir kısım sanığın, kararın geciktirilmesi, soruşturma makamlarının yanıltılması ve hedef saptırılması yönündeki çabalarının bir sonucudur.
Mahkeme başkanı ve üyesinin davadan tayin yoluyla el çektirilmesi, dosya tamamlanmış olmasına karşın esas hakkındaki savcılık mütalaasını son üç celsedir geciktiren irade ve etkinin bir devamı ve sonucudur.
Bu tayin, dosyadaki kanıtların tüm açıklığına ve belirliliğine karşın, Soma Katliamı’ndaki sorumluluklarını,  soyut,  gayri ciddi ve gayri ahlaki  bir biçimde gizlemeye çalışan kamu görevlilerinin, devlet yetkililerinin ve şirket yöneticilerinin etkilerinin bir sonucudur.
Ülkemizde yargılama makamlarının bağımsızlığı ve tarafsızlığı yok edilmiştir. Bu, Soma Davası açısından, davadan el çektirilen heyet de dahil olmak üzere, tüm yargılama sujeleri açısından da geçerlidir. Ancak, davanın son aşamasında, katliamdan sorumlu sanıkların yargılamadaki genel eğilim ve tercihleri doğrultusunda, yüzlerce klasörden oluşan ve tarihimizin en büyük iş cinayeti davasından, mevcut heyetin el çektirilmesinin özel bir anlamı vardır.
Mahkeme heyetinin değiştirilmesi,

Yüzlerce klasörden oluşan dava dosyasından habersiz, olayla ilgili bilgi sahibi olmayan ve dosyanın boyutu dikkate alındığında bundan sonra da bilmesi beklenmeyecek, bunun da ötesinde, daha önce verdiği kararla onlarca maden işçisinin yaşamını parayla ölçmeye ve parayla cezalandırmaya eğilimli hakimlerin dosyaya atanması,
Yeni atamalarla, dosyanın bu kez aceleyle ve dosya kapsamındaki deliller değerlendirilmeden  sonuçlandırılması ve sonuç olarak sorumlu/tutuklu sanıkların mümkün olan az miktarlı cezalarla aklanması ve serbest bırakılması,
Katliamdan sorumlu şirket yöneticilerinin, yargıçların tayininde ve belirlenmesinde yetkili devlet  ve bürokrasi makamlarında söz sahibi edilmesi ve sermaye ile iktidarın yeniden ortaklaşması
Böylece davada yargılanan sorumlu sanıkların en az biçimde cezalandırılmasının yanında, devlet ve kamu görevlilerinin de sorumluluğunun ve yargılanması ihtimalinin de tümüyle ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir.