
'Türkiye’de boşa düşen ideolojiler kervanına İslamcılık da eklendi'
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, bugünkü köşesinde 'islamcı ideolojinin boşa düştüğünü' dile getirdi.
Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, soL'daki köşesinde kaleme aldığı yazıda 'islamcı ideolojinin boşa düştüğünü' öne sürerek, "Tam da siyasal İslamın şatafatlı dönemi biterken, İslamcılığın siyaset alanının komünistler dışındaki bütün aktörlerini teslim almasında bir çelişki aramamak gerekiyor. Bu bir sermaye kararlılığıdır, dinciliğin yenilerek alan boşaltmasına tahammül edemezler, aşırı şişen yobazlık balonu patlamıştır lakin patlarken karanlığını her yere bulaştırmıştır. Neredeyse her yere" ifadelerini kullandı.
"Sermayenin emekçiyi sömürdüğü, onu ezdiği bir toplumsal sistem olarak kapitalizmin son dönemdeki siyasal pratiği ve öne çıkardığı siyasal aktörlerin imajı 'berbat'tır" diyen Okuyan,“'Çirkin', 'kötü', 'cahil', 'görgüsüz', 'rezil'… Böyle devam edebiliriz. Peki bunlar nasıl seçiliyor; insanlar çirkinin, kötünün, cahilin, görgüsüzün, rezilin peşinden nasıl gidiyor? Kabahatin birazı insanlarda, bazen çoğu da denebilir. Amma, asıl mesele şudur ki, sistemin buna ihtiyacı var. Kapitalizmin bütün tarihi, zaman zaman açıktan berbat, çirkin, kötü, cahil, görgüsüz, rezil siyasetçilere gereksinildiğini gösteren örneklerle doludur" dedi.
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, yazısında Davutoğlu, Babacan ve Gül'ün öncülüğünde kurulacağı tartışılan 'Yeni AKP' tartışmalarına da değindi.
İşte yazının ilgili bölümleri:
Ancak bir noktadan sonra, zaten çürüyen ve kokan sistem, berbat, çirkin, kötü, cahil, görgüsüz, rezil siyasetçilerin elinde bütün inandırıcılığını yitiriyor, yönetme yeteneği azalıyor, dahası kendi “düzeni” de şaşıyor.
Raflarda başka bir şey yok, ne etçen!
Türkiye’de gelinen nokta budur. Özgürlük kavramını kirlettiler, adalet kavramını değersizleştirdiler, demokrasi kavramını paspas yaptılar, devrim kavramını bile renklendirip kendilerine benzettiler. Geriye “iyi” gibi alabildiğine soyut ama herkes için hâlâ büyük anlam taşıyan değerler kaldı. Devreye onlar sokuluyor.
MHP kökeninden gelen bir partinin ad olarak “İyi”yi seçmesi yaşanan krizin boyutlarının kanıtıdır. Ekrem İmamoğlu’nun seçim stratejisi tamamen “iyi” kavramı üzerine kurulmuştur. “Karşı”da yobaz yok, piyasacı yok, NATO’cu yok, AB’ci yok “kötü” var, “berbat” var; “biz” ise “iyi”yiz!
İnsanlar, insanları geçtim siyasetçiler sağcı ve solcu, patron ve işçi, gerici ve ilerici, işbirlikçi ve yurtsever diye ayrılmıyor, iyi ve kötü diye ayrılıyor.
Söz gelimi “milletin … koyacağız” diyen Mehmet Cengiz kötü, bunu demeye ihtiyaç duymadan “şey” eden Ali Koç iyidir.
“İnsanlık için sadece ve sadece kötülük üreten bir sistemin gerçek sahipleri ve savunucularından iyi çıkmaz, iyilik bu kadar da göreli değil” dememizin şimdilik sınırlı karşılığı oluyor belli ki. Aktaranın yalancısıyız, kısa süre içinde ilan edileceği söylenen partinin felsefesi de “iyi” ile sınırlıymış:
“İl teşkilatları oluşturma üzerinde duran Babacan ve yol arkadaşlarının, yeni kurulacak partiye katılacaklar için liberal, sağcı, solcu, Türk, Kürt, Sünni, Alevi gibi ayrıntılarla ilgilenmiyor ve iki şart koyuyor; İşinde iyi olması (Liyakat) ve iyi insan olması (Demokrat, insan haklarına, hukuk devletine saygılı)”. Böyle yazmış gazeteci…
İyiye açlık çeken bir toplumun istismarı…
Yarın bu düzenden Hoş Parti de çıkar, Harbi Parti de… Eldeki bütün değerler, kavramlar tüketilir; sonra gün gelir halk “alayınıza…” diyerek özgürlüğü, eşitliği, adaleti, devrimi ve onlarla birlikte iyiyi, güzeli ve bütün erdemleri ayağa kaldırır; bu son sığınak olarak alçakça “iyi”ye sığınan kötücül düzen yıkılır.
İyi olur, güzel olur.