'AKP için büyü bozuldu ifadesini kullanmanın tam vaktidir'

'AKP için büyü bozuldu ifadesini kullanmanın tam vaktidir'

İktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesi yazarı Özlem Albayrak, bugün yayınlayan köşesinde 23 Haziran seçimlerinde AKP'nin aldığı ağır mağlubiyeti değerlendirdi.

İktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesi yazarı Özlem Albayrak, bugün yayınlayan köşesinde 23 Haziran seçimlerinde AKP'nin aldığı ağır mağlubiyeti değerlendirdi.

Albayrak, "AKP için 'büyü bozuldu' ifadesini kullanmanın tam vakti olduğunu" söylerken, AKP içindeki bölünme iddialarıyla ilgili ise "Sanırım sadece İstanbul seçim sonuçlarına değil, parti içinde uzun zamandır süren yaprak dökümünün son halkası olarak eski Bakan Ali Babacan’ın da ayrılarak Abdullah Gül’le birlikte bir parti kurma çalışmalarına başlamasına da bakarsak, diyebiliriz ki, 'büyü bozuldu" ifadesini kullandı. 

"Elbette 'iki kilo patatesle, üç soğana şehri verdi İstanbullu' diyenlerden değilim" ifadesini kullanan Albayrak, "İşsizlik" başlığıyla yayımlanan yazısında şunları kaydetti:

AK Parti için büyünün bozulması ifadesi bundan yıllar önce kullanılmıştı ama sanırım sadece İstanbul seçim sonuçlarına değil, parti içinde uzun zamandır süren yaprak dökümünün son halkası olarak eski Bakan Ali Babacan’ın da ayrılarak Abdullah Gül’le birlikte bir parti kurma çalışmalarına başlamasına da bakarsak, diyebiliriz ki, “büyü bozuldu” ifadesini kullanmanın tam vaktidir.

Yeni parti çalışmalarına ilerleyen günlerde değineceğim, ama AK Parti’nin toplumun yarısından çoğuyla kurduğu özel bağın gevşemeye, eprimeye başlamasının miladı hakkında muhtelif rivayetler olsa da, görünür olduğu ilk nokta İstanbul seçimleriydi. Dolayısıyla oradan alarak tahlile devam edelim.

Ekonomi, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de seçmen davranışını yönlendiren önemli faktörlerden biri. Ve AK Parti ile millet arasında gönül bağı diyebileceğimiz derecede kavi şekilde kurulan ilişki, 17 yıllık zaman zarfında hiçbir vakit ekonomi ile sınanmamıştı.

Bu bir ilk.

Elbette “iki kilo patatesle, üç soğana şehri verdi İstanbullu” diyenlerden değilim, bu cümleyi kurmak eski muktedirlerin düştüğü kibir hatasına düşmek olur ki, zaten 15 Temmuz’da kelleyi koltuğa alıp sokaklara çıkan, vatan uğrunda şehitler, gaziler veren bu milletin hak ettiği yargı da bu olmazdı doğrusu.

İstanbul’un CHP’ye geçmesi noktasına gelinmesinde birden çok faktör rol oynadı. Büyünün bozulmasına neden olan ve çoğu maddi olmayan bu faktörlerin bir kısmına daha önce değinmiştim. Ekonomi ise maddi sebepler arasında ve kabul edelim ki sıkı bir sebep. Türkiye’de bir süredir hayat pahalılığının yanı sıra işsizlik oranı çok yüksek.

TÜİK’in 2019 Ocak tarihli verilerine göre işsizlik rakamları yüzde 3.9 oranında artarak yüzde 14.7’ye yükseldi.

Bu demek oluyor ki, işsiz sayısında geçen yıla göre 1 milyon 259 bin kişilik bir artış var. Üniversite mezunları arasında ise işsizlik yüzde 30’larda seyrediyor. Özetle diyebiliriz ki, Türkiye’de 4 milyon 668 bin kişi işsiz var ve genç işsizlik oranı çok yüksek. Çalışan yoksullardan, ekonomi daraldıkça işlerin yarınının belirsizleşmesinden sözetmiyorum bile.

Bu büyük bir sosyal problem ortaya çıkarıyor. İşsiz olan biri sadece gelir kaybı yaşamıyor, toplumla olan bağı da işsizlik süresi uzadıkça giderek artacak şekilde kopuyor, dışlanma ya da yalnızlaşma ortaya çıkıoyr. Kişiye özgü psikolojik sonuçların yanı sıra, Türkiye’nin günlerdir tartıştığı aile de işsizlikten en çok etkilenen kurumların başında geliyor.

Suçun ve intiharın giderek yükselmesi de işsizliğin yükselmesiyle doğru orantılı olarak ortaya çıkan durumlar. Bu toplumsal sorun, uzun süre giderilemediğinde ise sonunda anomi ortaya çıkıyor. Kabaca normsuzluk ya da toplumdaki normların çatışması diye tanımlayabiliriz. Yani işsizlik, sadece ekonomik bir problem değil, ailenin çözülmesi başta olmak üzere pek çok sosyal ve psikolojik problemin de temel nedenlerinden biri.

İşsziliğin sosyal sonuçlarını uzun uzun anlatmamdaki sebep, devletin istihdam sorunlarını öncelemesi gerekliliğine inanmam.

Elbette istihdam ekonomideki diğer unsurlardan ayrıştırılıp çözülebilecek tekil bir konu başlığı değil; bunun büyümesi var, istihdam yaratma potansiyeline sahip sektörlerin desteklenmesi var, yapısal değişiklikler var. Ekonomiyi birbiriyle bağlantılı unsurlardan oluşan bir bilim olarak görmek gerektiği ortada.

Ancak benim baktığım noktadan işsizliğin, hele de genç işsizliğin bu derece yüksek olduğu bir toplumda geleceğin karamsar bir tablo oluşturmaması mümkün gözükmüyor. O yüzden tüm ekonomik sıkıntıları geçip işsizliği vurgulamak gerektiğine inanıyorum.

Sadece AK Parti’nin 2023 hedefleri için değil, toplumun selameti için de bu sorunun bir an önce ele alınması ve ivedilikle çözülmesi gerekiyor.