Avrupa Konseyi İnsan Hakları Temsilcisi: Gezi davasında müebbet  ‘kabul edilemez'

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Temsilcisi: Gezi davasında müebbet  ‘kabul edilemez'

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Temsilcisi Dunja Mijatovic, Gezi Parkı eylemlerine ilişkin Osman Kavala dahil 16 şüpheli için ağırlaştırılmış müebbet cezası talep edilmesi karşısında ‘dehşete kapıldığını’ söyleyerek, bunun ‘kabul edilemez olduğunu’ ve mahkemenin iddianameyi reddetmesi umduğunu kaydetti.

Gezi davası İddianamesi  Osman Kavala’nın cezaevindeki 477’inci gününde açıklanmıştı.

İş adamı Osman Kavala, oyuncu Mehmet Ali Alabora, mimar Ayşe Mücella Yapıcı ve gazeteci Can Dündar da şüpheliler arasında.

İddianamede tüm şüphelilerin ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılması isteniyor.

Gezi Davası iddianamesine tepkiler gelmeye başladı. 

'DEHŞETE KAPILDIM'

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Temsilcisi Mijatovic, Twitter hesabından bir mesaj paylaşarak, savcılığın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etmesinin ‘kabul edilemez olduğunu’ ve mahkemenin iddianameyi reddetmesi umduğunu kaydetti.

Mijatovic suçlamalar için, “Türk yargısının, Avrupa insan hakları standartlarından ne kadar uzaklaştığının göstergesi”diyerek,  iddianame karşısında ‘dehşete kapıldığını’ söyledi.

Appalled by the indictment presented to a criminal court in Istanbul regarding the Gezi events.The accusations levelled v 16 persons & the aggravated life sentences requested are unacceptable.I hope that the criminal court in question will see them as such https://t.co/lMppso9X0I pic.twitter.com/tSnMdnFZqo

— Commissioner for Human Rights (@CommissionerHR) February 20, 2019

TUTUKLAMALAR SİVİL TOPLUM AKTİVİSTLERİNE YÖNELİK BİR MİSİLLEMEDİR

Kavala’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) açtığı davaya müdahil taraf olarak katılacağını ve bu konuda hazırladığı mütalaasını mahkemeye ilettiğini aktaran Mijatovic, Gezi eyemlerine ilişkin görüşlerine de bu mütalaada yer verdiğine dikkat çekti.

Mijatovic, geçen ay sunduğu yazılı mütalaasında, “Bu tür tutuklamaların ve gözaltıların Türkiye’de sivil toplum aktivistleri ve insan hakları savunucularının meşru çalışmalarına yönelik giderek artan bir misilleme saldırısının parçasını oluşturduğu” demişti.