"Tüm otoriter rejimler mutlaka yabancı veya iç düşmanlar yaratır. Çünkü tüm otoriter rejimler bir yandan baskıya başvurur, bir yandan da kitleleri ikna ve hatta mobilize etmek için milliyetçi ve dini temaları kullanır, istismar eder. Karşılaştığı veya bizzat kendisinin yarattığı sorunların kaynağı olarak bu "düşmanları" gösterir" diyen Şenatalar, "Otoriter rejimlerde dış politika büyük ölçüde iç politika hedeflerine ve ihtiyaçlarına göre belirlenir. Otoriter rejimler karşılaştıkları veya bizzat yarattıkları ekonomik sorunların sorumlusu olarak da ya ülke içindeki azınlıkları veya hasımlarını ya da uydurdukları dış düşmanları gösterirler" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de yaşanan ekonomik problemlerin zamanında yapılan küçük ayarlarla denetim altına alınabicekken, ideolojik takıntılar nedeniyle yanlışlar yapıldığını ifade eden Şenatalar, "Türkiye büyük ekonomik sorunlarla karşı karşıya. Yüksek enflasyon, yüksek dış borç, yüksek faiz, zayıflamakta olan büyüme, frenlenemeyen döviz kurları... Faizlerle ilgili bir saplantı nedeniyle sorun kontrol edilemez hale geldi. Zamanında daha sınırlı ayarlamalarla sorunun denetim altında tutulması mümkünken, ekonomi bilimi yerine ideolojik takıntılar egemen oldu" dedi.

Şenatalar şu açıklamaları yaptı:

Çok bilmiş danışmanlar uygulanan politikaları uçuk yorumlarla desteklerken, ayağı yere basan gerçekçi eleştirileri yapan iktisatçılar medyadan uzaklaştırıldı ( Hürriyet'ten Uğur Gürses, NTV'den Mahfi Eğilmez).

Bugün artık stagflasyona doğru giden bir ekonomi var. Yani enflasyon ve durgunluk bir arada. Bunun kaynağı olarak yabancı ülkeleri veya derecelendirme kuruluşlarını suçlamak bir şey değiştirmeyecek.

Tabii sadece "ekonomi bilimiyle savaş" yok. Ekonomi hukuk sisteminiz ve kamu yönetim sisteminiz ile içiçe. Karşılıklı etkileşim içinde. Hukukun üstünlüğünden uzaklaşarak sağlıklı ekonomiye ulaşmak çok zor. Tüm kamu yönetim sistemini tek kişiye bağlayarak da sağlıklı ekonomiye ulaşmak olanaksız.

Bunları söyleyenler yeminli muhalif oldukları için söylemiyorlar, biraz daha geniş açılı ve bilimsel baktıkları için söylüyorlar. Bu tür insanları medyadan da uzaklaştırsanız, bilim kurumlarından da uzaklaştırsanız, gerçekler değişmez, ergeç kendini kabul ettirir. Ama arada kaybedilen zaman geri gelmez.