CHP'li Fatma Köse: Kadınlarla geleceğe yürüyoruz!

CHP'li Fatma Köse: Kadınlarla geleceğe yürüyoruz!

Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı Sayın Fatma KÖSE ile 5 Aralık’ta Ankara Arena’da Türkiye’nin 81 ilinden gelen 50.000 kadının katılı ile gerçekleştirilen,  “Eşitlik ve Adalet Kadın Buluşması” sonrası CHP Genel Merkezi’nde, gazetemiz yazarlarından Başak KAMACI BUDAK bir röportaj gerçekleştirdi. Türkiye’de kadının durumu, partisinin kadın politikaları, kadınların siyasetteki yeri ve gelecek planlarını sorduk. Keyifle okumanız dileğiyle.

Röportaj: Başak Kamacı BUDAK

Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Malatyalıyım ve 1 çocuk annesiyim. Anadolu Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu mezunuyum. Hayatımın geneline bakarsanız, hayatım çok ciddi mücadelelerle geçti. Birçok derneklerde, kadın kuruluşlarında görev aldım. Eğitilebilir Özürlü Çocuklar Derneği’ni Adıyaman Şubesi’nin kuruluşunda ve  yönetiminde görev aldım. Orada özel eğitim alması gereken engelli çocuklarımıza yönelik çok güzel bir okul yaptırdık. Okul, halen eğitime devam ediyor ve Güneydoğu Anadolu’nun en büyük okulu. Adıyaman SES (Sağlık Emekçileri Sendikası)’in kurucu üyesiyim ve bir süre başkanlığını yaptım. Atatürkçü Düşünce Derneği Adıyaman Şubesi’nin kurucu üyesiyim. Başkan ve başkan yardımcılığı görevlerinde bulundum. Kadın hareketinin hep içinde oldum. Kadınlara yönelik gerici ve ayrımcı uygulamalara karşı hayatım boyunca hep mücadele ettim. Birçok sürgünler yaşadım.

Ülkenin elbette ki her köşesi bizim için kıymetli. Ama en zor bölgelere sürüldüm, en zor bölgelerde görev yaptım. Ama hiç gocunmadım, çünkü bu ülkenin her tarafı bizim. Gittiğim her yerde kadınlara ulaştım, bulunduğum her yerde kadın adına bir şeyler yapmaya çalıştım. Kadın Kolları Genel Başkanlığı’na aday olmamın esas sebeplerinden birisi de buydu. Çünkü gittiğim yörelerde kadınların yaşadığı sorunları gördüm, yaşadığı acılara tanıklık ettim. Kadınların, ülkenin geleceğine dair yani  çocuklarının geleceğine yönelik endişelerini gördüm. O nedenle kadın sorunlarına ilişkin hakikaten çok hassas ve duyarlıyım. Kadın Kolları Genel Başkanlığı görevini düşünmemin ve bu yola girmemin de en büyük sebebi bu.

Kısacası devlet memurluğundan, sivil toplum kuruluşlarında mücadeleye, oradan da siyaset arenasına bir geçiş yapmışsınız. Haksızlık karşısında mücadele için siyasete girmek biraz da zorunluluk değil mi?

Kesinlikle. Çünkü siyasette mücadele alanları daha geniş. Daha rahat mücadele edebiliyorsunuz, insanlara daha rahat ulaşabiliyorsunuz, fikirlerinizi daha etkin biçimde ifade edebiliyorsunuz. Ben Fatma Köse olarak kalsaydım, bu görevde olmasaydım, mücadelemi bugünkü kadar anlamlı yapamazdım, sesimi duyuramazdım. Siyasette kalmak benim için bu yüzden çok önemli. Özellikle de kadın mücadelesi açısından.

Aslında pek çok kadın açısından da önemli bir örneksiniz. Çünkü yıllarca yürüttüğünüz bu mücadele sonucunda CHP Kadın Kolları Genel Başkanlığı gibi önemli bir göreve yükselmiş bir kadınsınız. Kariyer yolculuğunuz boyunca neler yaşadınız, zor muydu, karşınıza ne gibi engeller çıktı?

Hayatın her alanında mücadele ettiğim gibi bu göreve de mücadeleyle geldim. Çünkü hiçbir yerde hiçbir görev bana altın tepsiyle sunulmadı. Hayatım; hep mücadele, hep mücadele...

Hep söylenir, “kadının kadınla çalışması zordur” diye. Bu yolculuğunuzda bizzat kadınlar tarafından önünüze engeller çıktı mı?

Kadınlardan direnç gördünüz mü derseniz; evet, maalesef oluyor. Meslek hayatınızda da siyasi yaşamınızda da, sosyal hayatta da, temsiliyette de, her yerde. Kadınlar tabii ki birbiriyle yarış halinde. Ama hiç umudumu kaybetmedim. Karşımda olan insanlara bile hep sevgiyle yaklaştım. Bugün burada olabiliyorsak, bugün Ankara Arena’da 50.000 kadını toplayabiliyorsak, bunun sevginin gücü olduğuna inanıyorum. Ben kardeşlik duygusuna inanan bir arkadaşınızım. Çünkü karşımızdaki insan bir kadın, ona sevgiyle yaklaştığınız zaman sorunlar gerçekten çözülebiliyor. Ben hep sevgi yolunu kullanmayı seçerim. Rakipler olabilir, çünkü demokrasilerde bir yerlere aday olurken, tek aday olmak mümkün değildir. Çünkü demokrasinin gereği, farklı düşüncelerin bir arada yoğrulmasıdır. Tek başımıza olduğumuzda bu demokrasi olmaz. Tabii ki farklı düşünceler ve görüşler olacak. Önemli olan, doğruyu bulmak ve doğru yolda yol alabilmek.

O zaman şöyle bir mesaj verebilir miyiz kadın arkadaşlarımıza, birbirimize karşı daha fazla bağlılık, daha fazla koruyuculuk, kollayıcılık.

Kesinlikle. Çünkü kadın mücadelesi, birlikten güç alan bir mücadele. Eğer biz ayrışırsak o zaman bu mücadelede başarılı olamayız. Ben kadın gücüne ve kadın mücadelesinde birlikteliğe ve örgütlü mücadeleye inanıyorum. Kadınların birlik olmalarını, ekip ruhuyla hareket etmelerini ve birbirlerinden güç alarak yollarına devam etmelerini istiyorum. Bu çok önemli. Ayrıştığımız zaman hiçbir yerde, hiçbir temsil noktasında yer alamayız. Ben değil, biz olmalıyız.

Konu ekibe gelmişken, nasıl bir ekiple çalışıyorsunuz? Yakın çalışma arkadaşlarınızdan bahsedebilir misiniz?

Biz bu göreve gelirken birbirimizi tanımadan seçildik. Seçildikten sonra, 81 ilde mücadele eden kadın arkadaşlarımın fikir ve önerilerini alarak Merkez Yürütme Kurulu’nu oluşturdum. Ama çok şanslıyım diyebilirim, o kadar iyi insanlar geldi ki bu kurula. Birlikte çok güzel bir mücadele götürüyoruz. Sözümüz bir, eylemimiz bir. Hiçbir şekilde ayrışmadan, uyum içinde 2 yıldır beraber çalışıyoruz. Kadın hareketinde aslında çok sık rastlanmayan bir birliktelik ve çalışma uyumu yakaladığımıza inanıyorum. Çünkü biz 14 arkadaşımla, 14 yoldaşımla harika bir ekip olduk ve bu açıdan çok şanslı olduğumu düşünüyorum.

Erkek çalışma arkadaşınız var mı?

Erkek çalışma arkadaşlarımız da var. Danıştığımız erkek arkadaşlarımız var. Özellikle gençlik kollarındaki arkadaşlarımızla sık sık fikir alışverişinde bulunuyoruz. Gençlerin öngörüleri benim için çok değerli. Genç kadınlarımızın özellikle fikirlerini alıyorum. Onlar geleceğe bizden daha farklı bir vizyonla bakabiliyorlar.

Çalışmalarınızdan en çok dikkatimi çeken konulardan biri de kadınların parti içindeki eğitimlerine önem vermeniz. Siyasal partilerde kadınlara eğitim anlamında gerekli yatırımın yapılmadığı hep konuşulur. Siz “Güçlenerek Geliyoruz” sloganıyla, kadın kollarına yönelik eğitim çalışmaları yürüttünüz. Bu çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?

Bu eğitimlere 81 ilde başladık. Çünkü siyaset yaparken, iletişim kurduğunuz kesime, doğru bilgiyle giderseniz, başarılı olursunuz. Biz kadın kollarının tüm kademelerinde görev yapan kadınlar olarak doğru bilgiyle siyasi çalışma yürütmek istiyoruz. Neden örgütte kadının eğitimini önemsiyoruz? Çünkü evlere kadınlar giriyor. Erkeklerin giremediği yerlerde yine kadınlar var. Alanda ve sokakta siyaseti kadınlar yapıyor. Geçtiğimiz haftalarda 180 kadın Genel Merkezimizde Parti Okulu’nda, 2 günlük bir eğitim aldılar. Bu eğitimler, önümüzdeki günlerde il örgütlerimizde tüm partili kadınlarımıza verilecek.

Bu eğitimler neleri kapsıyor?

İletişim, aile sigortası eğitimi, gibi hem genel hem de özel konulara ilişkin parti politikalarımıza yönelik eğitimler. Bugüne kadar yaklaşık 40 ildeki kadınlarımız eğitim aldı, bunu 81 ilin tamamında gerçekleştireceğiz. Eğitimlerimizi tamamlayıp, kadınlar olarak alanlarda olmaya devam edeceğiz.

Yani CHP’de siyaset yapan bütün kadınlar donanımlı bir biçimde alanlarda siyaset yapmaya devam edecekler.

Kesinlikle. Doğru bilgiyle ve doğru iletişimle.

Şu anda CHP kadın Kolları 81 ilde örgütlü. Sizden önce örgütlü olunmayan iller var mıydı?

Ben göreve geldiğimde kadın kollarımız 8 ilde örgütlü değildi. Bu illerden 7’sinde örgütlenmemizi tamamladık. Bunlar Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’ndeki illerdi. Şu anda sadece İç Anadolu Bölgesinde 1 ilimiz kaldı. Onunla ilgili çalışmalarımız da devam ediyor. Üye sayımızın yetersiz olduğu bazı ilçelerimiz var. Bunlarla ilgili de çalışmalarımız devam ediyor.

Kadın üye sayısının arttırılması ile ilgili de  çalışmalarınız var mı?

Tüm il ve ilçelerde yeni üye kayıt işlemlerini bizzat yürütüyoruz. Partimizin kuruluş yıldönümünde “Geleceğe Yol Arkadaşımla Yürüyorum” sloganıyla bir proje başlattık. Bu projenin amacı 81 ilde  kadın üye sayısını arttırmaktı. Amacımıza da ulaştık diyebilirim. Kadın üye sayımızda ciddi bir artış oldu.

Emek verirseniz, insanlara ulaşırsanız Cumhuriyet Halk Partisi’nin etki alanı çok geniş ve Türkiye’nin her yerinde karşılığı var. Emek çok önemli.

Şu anda partinizin kadın üye sayısı kaç?

Ben göreve geldiğimde yaklaşık 324.000 civarındaydı. Şu anda 380 binleri bulduk ve her geçen gün bu sayı artıyor. Hedefimiz partimizdeki kadın üye sayısını 500.000’e çıkarmak. Umarım, bu görev sürem içinde, bu sayıya ulaşacağız. Özellikle ülke genelinde kadınların Cumhuriyet Halk Partisi’ne çok ciddi bir yönelimi var. Bunu çok açık gözlemleyebiliyoruz. Doğrudan bana gelip üye olmak, partide görev almak istediğini söyleyen pek çok kadın var.

Genelde kadınlar siyaset yapmaya başladığında gülen yüzlerini biraz kaybediyorlar. Sert ve erkek gibi siyaset yapan kadın örneklerini görüyoruz. Siz güler yüzlü siyaset yapan bir kadınsınız. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz? Siyaseti erkek gibi mi yapmalıyız?

Tam tersine kadın diliyle siyaset yapmamız lazım. Kadın dili farklı bir dil. Bunu erkek, çok anlayamaz. Eğer kadın vicdanıyla, kadın diliyle giderseniz ve güler yüzünüzden eksik etmezseniz başarıya ulaşırsınız. Ben böyle başarıya ulaştım. Formül bu. Hiç afaki nutuklara, konuşmalara gerek yok. Karşınızdaki kişi, sizde kendinden bir şeyler bulabiliyorsa, o zaman amacınıza ulaşıyorsunuz. Ben bunu yapmaya çalışıyorum. Karşınızdaki kişi “benim gibi”, “benim gibi düşünüyor, benim gibi yol yürüyor” diyebilmeli.

Kadınca siyaset, erkek dilinden ve siyasetinden daha etkili diyebilir miyiz?

Kesinlikle diyebiliriz.

Bugün bize her kapı açılabiliyorsa, nedeni kadınlarımızın varlığıdır. Bazen konuşuluyor: “Efendim orası bize oy vermez.” Hiçbir zaman böyle düşünmedim, düşünmüyorum. Bize bu ülkede açılmayacak kapı yok. Doğru dil kullanırsanız, doğru yolu kullanırsanız her kapı bize açık.

Hele de evlere kadınlar üzerinden girildiğinde başarı daha da artarak devam ediyor. Kadınların evdeki etkisi büyük. Size yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Yaklaşık 1 yıl önce, Doğu’da bir ilimizde, İl Başkanımız ve İl Kadın Kolları Başkanımız ile birlikte çalışma yapıyoruz. Kış günü... Dağın eteğinde bir köy dikkatimi çekti. Dedim ki, Başkanım buraya gidelim. Dediler ki, “yol kötü, gidişimiz zor olur”. Israr ettim. Yaklaşık 5-6 hanelik bir köy. Gittik. Oturduk, kış günü, soba yanıyor. Kadınlar bir araya toplandı. Önceden bilgisini almıştım, o köyün tarihinde bizim partimize hiç oy çıkmamış. Kadınlara sordum: “Neden bu köyden CHP’ye hiç oy çıkmıyor?” diye.

Dediler ki, biz çok oy kullanmayız. Başkaları bizim yerimize oy kullanır. Ben de üzüntümü ifade ettim ve “Neden sizin hakkınızı başkası kullansın” dedim. “Hangi partiye isterseniz ona verin, ama Lütfen oyunuzu siz kullanın” dedim. Kadınlar arasında yaşlıca, 70 yaşlarında bir teyzemiz vardı. Yaşlı teyze dedi ki, “ilk kez buraya bir siyasetçi geldi, bizimle oturdu konuştu” dedi. Neyse köyden ayrıldık, ben arkadaşlarıma dedim ki, “Bakın siyaset süreklilik ister, buraya gelmeye devam edin. Birkaç defa daha gelin köye.” Bizim kadın kollarımız köye tekrar gittiler. Seçimler yapıldı ve ben  o köyün sonuçlarını merak ediyordum ve  özel olarak takip ettim. İl başkanımızı aradım, sordum. Dedi ki, “Başkanım köyden bize 1 oy çıktı”. Ve biliyor musun ben eminim ki o 1 oyu, o yaşlı teyze verdi. Soruyu soran ve yorumu yapan teyze. O 1 oy benim için o kadar kıymetli ki... Şimdi biz, hani diyoruz ya, “ulaşamadığımız yer bizim değildir”. Eğer ulaşırsak, bize her yer oy verir, yeter ki ulaşalım, yeter ki kendimizi anlatalım, yeter ki umut olabilelim kadınlara.

Bu açıdan Genel Başkanınız Sayın Kılıçdaroğlu’yla da çalışma tarzınız benzerlik gösteriyor sanırım. Onun da genel başkan sıfatıyla böyle bir çalışma anlayışı olduğunu dile getiriliyor. Doğru mu?

Genel Başkanımız benim ekolüm. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, gerçekten bu ülkeye gelmiş geçmiş en kıymetli siyaset adamlarından birisi.

Özellikle siyasette kadınlar konusundaki hassasiyetini her fırsatta dile getiriyor. Öyle mi gerçekten?

Partinin bütün kademelerinde kadınların olması için çok ciddi çaba sarf ediyor.

Kılıçdaroğlu ile çalışmanın nasıl olduğundan da biraz bahsedebilir misiniz?

Ben öncelikle çok keyif alıyorum. Çünkü çok çalışkan bir insan. Çünkü insana dokunabiliyor, karşısındaki onda kendinden çok fazla şey bulabiliyor. Bu yüzden ben kendisiyle çalışmaktan çok mutluyum. Her zaman çok saygılı. Bugüne kadar benim çalışmalarıma bir engeli, müdahalesi hiç olmadı. Şimdiye kadar hiç yaşamadım.

Karşılıklı nasıl bir çalışma tarzınız var?

Biz kararlarımızı alıyoruz, plan-programımızı yapıp kendilerine iletiyoruz. Kendisinin daha başarılı olmamız için bize önerileri oluyor ama hep yapıcı anlamda. Biz de kendisinin önerilerini ve katkılarını mutlaka değerlendiriyoruz. Ama hiç bir dirençle karşılaşmadım.

CHP kadın kollarının nasıl bir örgüt modeli var? Mahallelerde örgütlenmek üzerine bir modeliniz ve çalışma biçiminiz var mı? 2019’a giderken nasıl bir çalışma biçimi öngörüyorsunuz?

Parti içi eğitimlerimizi bu örgütlenme modelini kurmak için yapıyoruz. Her mahallede örgütleneceğiz. Her sandıkta, her sandık çevresinde 1 kadın görevlimiz olacak. Kadınlar kendi oturduğu ve oy kullandığı sandık çevresinde görevli olacak. Bunun anlamı şu: O bölgede oy veren insanları kadınlarımız tarayacak. Evlere gidecek, belki komşusu belki akrabası çıkacak. Mahalle örgütlenmelerimizi bu şekilde güçlendireceğiz. Her mahallenin bilgisi ve sorunu merkeze bildirilecek. Mahallenin ihtiyaçları, hastaları, doğumları, ölümleri hayatın her alanıyla alakalı konuları, sorumlu kadın arkadaşlarımız örgütüne bildirecek ve merkezde çözüm önerileri üretilecek. Biz bütün mahallerde ve evlerde aile sigortasını anlatacağız, kadınları mahallelerde güçlendireceğiz.

Aile sigortasının önemi nedir?

Kadının güçlenmesi için doğrudan kadının hesabına yatacak olan ve miktarı en az asgari ücret kadar olacak bir güvencedir.

İl ilçe düzeyinde parti içi örgütlenme çalışmaları devam ederken bir yandan da dışa yönelik etkinlikler gerçekleştiriyorsunuz. En son 30 Kasım-1 Aralık tarihlerinde İstanbul’da “Eşitlik, Adalet ve Kadın Zirvesi”ni gerçekleştirdiniz. Bu zirvenin amacı neydi ve amaçlarınıza ulaşabildiniz mi?

Düzenlediğimiz zirvede sivil toplum kuruluşları, kadın dernekleri, akademisyenler, ve kendi görev alanında etkin ve yetkin kadınlar bir araya geldi. Bu zirvenin amacı, kadınlar için güncel politikalar üretmekti. Yani bir sivil toplum kuruluşu ya da kadın örgütü, kadınlar adına CHP’den ne istiyor, dile getirilmesini istedikleri talepleri neler? Bunları öğrenmeyi amaçladık. Ve bu zirveden çok ciddi, güncel kadın politikaları ile çıktığımıza inanıyorum. Zirvenin sonuçları yayınlanacak ve örgütümüzle de paylaşılacak, içinden seçilecek bazı maddeler seçim bildirgemize de girecek.

Zirveyle ilgili size biraz magazinel olabilecek bir soru sormak istiyorum. Ayşe Arman zirvede Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile soru-cevap şeklinde bir mülakat gerçekleştirdi. Bu mülakat sonrası Ayşe Arman’ın soru soruş tarzına ilişkin özellikle CHP’li kadınlardan sosyal medyada izleyebildiğim kadarıyla, bazı olumsuz eleştiriler yapıldı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, bir rahatsızlık duydunuz mu?

Hayır kesinlikle hiç rahatsız olmadım. Çünkü o bir gazeteci. Gazeteci nedir? Özgürce yazandır, özgürce konuşandır. Genel Başkanımız da basına karşı her zaman özgürlükçü  ve anlayışlı bir insan oldu. Basın ve ifade özgürlüğünü her fırsatta savundu. Ayşe Arman da özgürce Genel Başkanımıza sorularını yöneltti, özgürce bilgiler aldı ve kendini olduğu gibi ifade etti. Biz hep diyoruz ya; “susturulmuş medya olmasın, herkes özgürce konuşsun”... Bence gayet güzeldi.

Peki kadınların partiniz içindeki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Çünkü bütün partiler seçim zamanı geldiğinde kadınlara “mahalle mahalle, ev ev gezeceksiniz” diyorlar, sonra adaylık süreçlerine gelindiğinde kadın temsilinin çok aşağılarda kaldığını görüyoruz. Bu konuda siz kendi partiniz açısından nasıl bir değerlendirme yapıyorsunuz?

Bizim partimizde de diğer partilerde de kadın temsil oranı çok düşük. Karar mekanizmalarında ve yönetimlerde de çok düşük. Ama diğer partilerden farklı olarak bizim partimizde %33’lük bir cinsiyet kotası var. Bu cinsiyet kotası kadınların karar mekanizmalarında temsil edilebilmeleri için getirilmiş bir kota. Yeterli mi derseniz, ben hayatın %50’sini kadınlar temsil ediyorsa, karar mekanizmalarında da kadınların %50 oranında temsil edilmesi gerektiğine inanıyorum. Olması gereken, doğru olan eşit temsildir. Ayrıca kadınların kotalara sıkıştırılmasını da istemiyorum. Çünkü biz özgürlükçü bir partiyiz. CHP özgürlükçü bir partiyse eğer; ki, öyleyiz, o yüzden kotalarla değil de gönül ister ki, partinin bütün organlarında kadınlar kendiliğinden %50 oranında temsil edilsin.

Peki siyaset yapacak kadın bulmakta zorlanılıyor mu?

Hayır. Hiç zor değil. İnanın. O kadar çok yetkin, etkin ve bu ülkenin geleceğine yönelik söz söyleyebilecek kadınlarımız var ki, ama her yerde olduğu gibi erk yapı kadınların ortaya çıkmasını engelleyebiliyor. Kadının hayatı her alanda mücadeleyle geçiyor. Adaylıklarda mücadele, temsilde mücadele, kurullarda, organlarda yer alabilmek için mücadele... Yani hiç kimse bizlere, kadınlara hiçbir şey sunmuyor. Sürekli kendi imkanlarımızla kendi mücadelemizle bir yerlere gelebiliyoruz. Ama bu dönem  partimizin kadın örgütü daha görünür, daha güçlü, daha bilinçli. Kadınlarımız artık, daha ne istediğini bilen bir şekilde yol alıyor ve daha cesur. Önümüzdeki seçimlerde bizim partimizde her alanda, her organda, her kurulda  kadınlar daha çok yer alacak. Biz de Kadın Kolları Genel Başkanlığı olarak kadın arkadaşlarımızın siyasette varlık gösterebilmesi ve daha fazla kadının aday olması için her zaman destek olacağız.

2019 yılında CHP’nin seçim bildirgesinde kadınların talepleri hakkettiği yeri bulabilecek mi?

Kesinlikle bulacak, bu konuda çalışmalarımız var. Seçimlere yönelik bir kadın programı hazırlıyoruz. Seçim bildirgesinde bu programımız yer alacak. Kadın politikalarımız yenilenecek ve her alanda kadınlara geniş yer verilecek.

Gelelim kadına yönelik şiddete. Şiddete uğrayan pek çok kadın, olanaksızlıklar nedeniyle şiddetten kurtulamıyor. Şiddete rağmen evliliklerini, ilişkilerini, sürdürmeye devam etmek zorunda kalıyor.  Yerelde kadın sığınma evlerinin olmayışı ve güvenli ortamların yaratılamaması en büyük sorun. Yerel siyaset ve belediyeler açısından bakarsak, CHP’li belediyeler bu konuyu gündemlerine alacaklar mı? yerel yönetimler düzeyinde partinizin bu tür projeleri var mı?

Genel Başkanımız Belediye Başkanları toplantısında ve her fırsatta, özellikle kadınlar için sığınma evleri, kreşler, kadının sosyal hayata katılması için etkinlikler, semt evlerinin açılmasını istediğini dile getiriyor. Kadına şiddet maalesef artarak devam ediyor. Her gün en az bir kadın öldürülüyor, en az 10 kadın şiddete maruz kalıyor. En az 20 kadın tacize ve tecavüze uğruyor. Bunlar sadece istatistiklere giren sayılar. Bir de kayıt dışı olan olaylar, bilmediklerimiz var.

Biz bir yandan kadın mücadelesini yürütürken, bir yandan da kadına yönelik bu olumsuzlukların artmasındaki sebepleri araştırmak zorundayız. Mevcut iktidarın kadına yönelik yanlış politikaları, son zamanlarda kadın cinayetlerinde artışa sebep olmuştur. Bugün 2011 yılındaki kadın cinayetlerinin sayısına bakıyorsunuz, düşük bir oran. Çünkü o dönemde İstanbul Sözleşmesi ve SEDAV kabul edilmişti. Ama 2017’lere doğru geldiğimizde, istatistiksel olarak korkutucu boyutlarda bir artış görüyoruz. Bunun nedenini araştırdığımızda, kadına yönelik yanlış politikalar ve çıkarılan kanunlardır. Mesela, yeni yaşadığımız bir olay: Çorum’da bir belediye meclis üyesinin meclis oturumunda, hem de 5 Aralık’ta yani, Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının tanınmasının yıldönümünde yaptığı konuşma; mevcut iktidarın kadına yönelik bakış açısını özetleyen somut bir olaydır. Kadın cinayetlerini legal gören bir yapıyla karşı karşıyayız.

Bizim belediyelerimiz bu anlamda, kadına yönelik, oldukça önemli projelere imza attılar ve atmaya da devam edecekler.

Müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesine karşı da mücadele ettiniz. Kanun onaylandı, bundan sonra ne olacak? Siz neden karşıydınız bu kanuna?

O kadar acı ki, ilk müftü nikahı Diyarbakır’da yapıldı, ancak geçerli değil. Çünkü henüz kanunlaşmadan ve İç İşleri Bakanlığı tarafından yetki verilmeden yapılmış bir nikah. Nikahı kıymaya gelen müftüyü izliyorsunuz, müftü ne yapacağını bilemez halde. Yanında belediye görevlisi var ve o müftüye ne yapması gerektiğini söylüyor. Bizim ülke gündemimiz müftü nikahı mı? Bu,  iktidarın, kadın üzerinden gündem saptırma çabasıdır. Zaten %90’ı Müslüman olan bir ülkede insanlar gidiyor, önce dini nikahını yaptırıyor sonra da gidip resmi nikahını kıydırıyor. Bundan kimsenin bir şikayeti de müdahalesi de yok. Ülke gündemini değiştirmek için böyle bir yasa değişikliğine ihtiyaç mı var? Mevcut iktidar ne zaman sıkışsa, kadın üzerinden bir olguyu ortaya atıp, “siz bununla oyalanın” diyor. Arkasından torba yasalarla, kadını sosyal hayattan koparan, kadını ikincilleştiren yasaların çıkartıldığına tanık oluyoruz.

Aynı zamanda bir kız çocuğu annesi olarak sormak istiyorum. Kızlarımızı nasıl koruyacağız?

Bu kanunlarla ve yürütülen politikalarla çocuk evliliklerinin önü açılıyor. “Çocuk gelin” demiyorum, çünkü çocuktan gelin olmaz. Ve bu evlilikleri tespit etmemiz çok zor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu illerimizde bunları tespit etmek imkansız. Ben 81 ilde çalışma yaptım. Kadınların, çocukların, genç kızların acılarını biliyorum. Bu getirdikleri yasa, bu çocuklar için bir zulümdür. Önümüzdeki yıllarda bu kanunun sonuçları ile yüzleşeceğiz. Ama umarım, 2019 seçimlerinde, bu ülke parlamenter sisteme geri döner ve bu yasaları da iptal ederiz. Bunu başaracağımıza ve kızlarımızı koruyacağımıza inanıyorum.

Kadınlara ilişkin politikalarınızı belirlerken, sivil toplum kuruluşları ve kadın örgütleri ile ortak çalışmalar yürütüyor musunuz?

Her konuda sivil toplum kuruluşları ile ortak çalışma içindeyiz. İstanbul’da sivil toplum kuruluşları ve kadın örgütleri ile birlikte “Kıyafetime Karışma” sloganıyla büyük bir eylem gerçekleştirdik. O günlerde kadınlarımız sokak ortasında kıyafetlerinden dolayı tacize uğramışlardı ve bu da çeşitli haber kanallarında konu olmuştu. Şort giydiği için otobüste, sokakta tekmelenen kadınlarımız oldu. İstanbul’da, 2000 kişiyle “Kıyafetime Karışma” diyerek yürüdük, ama hiçbir parti flaması veya bayrağı taşımadan. Tamamen kadın hareketi olarak oradaydık. Çünkü ben, kadın hareketini partiler üstü görüyorum. Biz kadın dernekleriyle ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte daha çok şey yapacağız. Görüşmelerimiz devam ediyor, genel merkezimizde ortak toplantılar düzenliyoruz. Kadın adına ne yapılması gerekiyorsa biz herkesle iletişim halindeyiz ve ortak hareket etmeye hazırız. Parti olarak ön planda olmamıza gerek yok. CHP olarak sivil toplum kuruluşlarına, hem katkı vereceğiz hem de birlikte yol yürüyeceğiz.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun ifadesiyle Cumhuriyet tarihinin en önemli kadın buluşmasını gerçekleştirdiniz. 5 Aralık Eşitlik ve Adalet Buluşması. Bu buluşmanın ana sloganı, “Hakkım Var, Ben Seçerim”di. “Ben Seçerim” sloganı ile anlatmak istediğiniz neydi?

“Ben Seçerim” çok kıymetli bir slogan. “Hayatımı ben seçerim”, “Kıyafetimi ben seçerim”, “İstediğim kişiyle evlenirim, ben seçerim” dedik. Hayatın her alanında, aklınıza ne gelirse,  her şeyimizi biz kadınlar olarak seçeceğiz ve seçmeliyiz.

Buluşmayla ilgili neler söylemek istersiniz?

Salon hınca hınç doluydu ve bir o kadar da salonda yer bulamadığı için dışarıda kalan kadınlarımız vardı. Ben açıkçası bir şok yaşıyorum. Yaklaşık 48 saat uyumadım. Çünkü 81 ilden gelecek, bu davaya gönül vermiş kadınlarımız yollardaydı. En büyük endişemi açıklayayım size; hep dua ettim. Dedim ki; “inşallah hiç kimsenin burnu kanamadan buraya ulaşır ve tekrar evlerine dönerler”. Çünkü bu çok büyük bir sorumluluk. Bu insanlar size güvenip yola çıktıysa, omuzlarınıza çok ağır bir sorumluluk çöküyor. Çünkü organizasyonlarda iyi şeyleri herkes sahiplenir, ama bir olumsuzluk olursa, bu olumsuzluk tamamen bana yansıyacaktı. Esas endişem oydu. Neyse ki, çok şükür herkes sağlıkla geldi ve sağlıkla gitti. Oradaki kitleye gelince, açıkçası ben de tahmin etmiyordum, bu kadar ciddi bir katılımın olacağını. Tahminim 20.000 kişinin geleceğiydi. Etkinlik öncesi 81 ille irtibat halindeydim, ve geri dönüşleri alarak yaklaşık sayıyı hesaplamıştım. Buna göre 20.000-25.000 kişinin geleceğini tahmin ediyordum. Ama gerçekten beklediğimin çok üstünde bir katılım oldu. Ve coşku muhteşemdi.  İnsanlar yoldan gelmiş ve yorgun olmasına rağmen tribünlerde programın sonuna kadar hiçbir kıpırtı olmadı ve çok düzenli bir şekilde programı tamamladık. Hiçbir olumsuzluk yaşanmadı. Geri dönüşlere baktığımda, çok ciddi bir memnuniyet var. Bu beni çok mutlu etti. Demek ki, bu tür organizasyonlarda doğru yolu denerseniz, doğru kişilerle yola devam ederseniz başarı kaçınılmaz.  Bu buluşmanın gerçekleşmesinde ben çok ciddi destek aldım. Belediye başkanlarımızdan, genel başkan yardımcılarımızdan, çok sevgili Genel Başkanım Sayın Kılıçdaroğlu’ndan... Bunlar benim için çok önemli. Çünkü ben ekip çalışmasına inanıyorum. Tek başımıza hiçbirimiz, hiçbir şey yapamayız. Ekip çalışmasıyla ancak başarıya ulaşabiliriz. Biz bir ekip olarak çalıştık. Perde arkasında, görülmeyen emekler var: Çocuklar var gençler var. Sevgili Ayça AKPEK, Yasin AKSU, Emre CANER, Sevgili Ayten GÜLSEVER var.  MYK üyelerim Sayın Veli AĞBABA, Seyit TORUN, Tekin BİNGÖL, Özgür ÖZEL ve  daha sayamadığım birçok isim var. Bu arkadaşlarımın hepsi oradaydı ve bana güç verdi. O yüzden çok ama çok mutluyum. Amacımıza ulaştık. Bu bizim için güzel bir başarı öyküsü oldu. Çıta yüksek. Önümüzde güzel projeler var, bizi izlemeye devam edin.

Başkanım çıtayı yükselttiniz, bundan sonra sırada ne var?

Aslında henüz hiçbir yerde paylaşmadım ama sizinle paylaşmak istiyorum. Aklımda bir “Kadın Adalet ve Barış Yürüyüşü” var. İnşallah önümüzdeki dönemde bu kadrolarda olursak bunu mutlaka gerçekleştirmek istiyorum. Çünkü önümüzde bir seçim süreci var. O seçim sürecinden sonra böyle bir yürüyüş planlıyorum. Bu bir kadın yürüyüşü olacak. Yine böyle bir çağrıyla,  Doğu ve Güneydoğu’yu kapsayan bir Adalet ve Barış Yürüyüşü yapmayı hayal ediyorum. Çünkü o bölgedeki kadınların çığlığını duymak ve duyurmak, sesleri olmak çok kıymetli. Umarım yapabiliriz.