Cumhuriyet Davası'nda 2. gün... Cumhuriyet Davası yarın devam edecek

Cumhuriyet Davası'nda 2. gün... Cumhuriyet Davası yarın devam edecek

"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra bugün başladı. 12'si tutuklu 19 kişinin yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün başladı. Sabuncu ve avukat Bülent Utku, gazetenin okur temsilcisi Güray Öz, Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu üyesi avukat M. Kemal Güngör savunmasını yaptı.

Gazeteciler Can Dündar, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Musa Kart'ın sanıkları arasında bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik 19 sanıklı davanın ikinci duruşması görülüyor.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, gazeteci Ahmet Şık'ın aralarında bulunduğu 12 tutuklu sanık getirilirken; çok sayıda avukat da duruşmada hazır bulundu. CHP'li milletvekili Mahmut Tanal, Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar ile birlikte sanık yakınları ve çok sayıda yabancı basından temsilcileri de duruşmayı izledi.

Duruşmanın ikinci gününde ilk ifadeyi gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu verdi. Sabuncu savunmasına, “Bu dava bütün gazetecilere bir gözdağı davasıdır. Türkiye'de bağımsız gazeteciliğin bedeli tutuklanmaktır” diyerek başladı.

İlk duruşmada Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, gazetenin Yayın Danışmanı Kadri Gürsel ve karikatürist Musa Kart savunmalarını yapmıştı.

"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan ve tutuksuz yargılanan Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra başladı. 12'si tutuklu 19 kişinin yargılandığı duruşmanın ikinci oturumu bugün (25 Temmuz 2017) yapıldı. Bugünkü duruşmada gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Utku, gazetenin okur temsilcisi Güray Öz Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu üyesi avukat M. Kemal Güngör ve Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Önder Çelik suçlamalara yanıt verirken iddianameye ağır eleştiriler yönelttiler. Cumhuriyet avukatlarından Ayhan Erdoğan, "Delil delil değil, tanık tanık değil, bilirkişi bilirkişi değil, bu da hukuk değil" dedi. 

Murat Sabuncu, soruşturmayı başlatan savcı Murat İnam’ın 'FETÖ' şüphelisi olarak yargılandığını hatırlattı. Bülent Utku da duruşma savcısının 2014'te "Fethullah Gülen'e hakaret edildi" diye hazırladığı iddianameden alıntı yaptı. Bunun üzerine duruşma savcısı, "Sürekli hâkim savcıları suçladınız, savunmanızda esasa ilişkin bir şey göremedim. Savcıları yargılıyorsunuz" ifadesini kullandı. 

Sabuncu'nun savunması, jandarmanın savunma evrakına el koyması dolayısıyla bugüne kalmıştı. "Sansürün kaldırılışı" ve "Basın Bayramı" olarak kutlanan 24 Temmuz'da görülen ilk duruşmada Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, köşe yazarı Kadri Gürsel ve çizer Musa Kart iddianamedeki suçlamalara yanıt vermişti.

Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Almanya'da bulunan gazetenin eski yayın yönetmeni Can Dündar, Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, gazetenin okur temsilcisi Güray Öz, gazetenin çizeri Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Önder Çelik ve Bülent Utku, Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu üyesi avukat M. Kemal Güngör, Cumhuriyet muhabiri Ahmet Şık ve gazetenin köşe yazarlarından Hakan Kara, Aydın Engin ile Hikmet Çetinkaya'nın de aralarında bulunduğu 19 kişi hakkında, Türk Ceza Kanunu'ndaki 'anayasal düzene karşı suçlar' ve Terörle Mücadele Kanunu'nun ceza artırımını öngören düzenlemesi kapsamında 7,5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezaları isteniyor.  

İstanbul Adliyesi 27'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmalar, cuma gününe dek devam edecek.

Murat Sabuncu: Gülen’i öven tek yazım yok, bizler namuslu gazetecileriz

Cumhuriyet soruşturması kapsamında 268 gündür tutuklu bulunan Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu,  27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davada yaptığı savunmada "Ben Pensilvanya’ya hiç gitmedim. Gülen bana koku hediye etti, kalem hediye etti diyen gazeteci olmadım. Gülen’i öven tek yazım yok. Bizler namus ve şerefle gazetecilik yapmış; geçmişi belli geleceği de belli olan kişileriz" dedi. 

268 gündür tutuklu bulunan Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Utku, savcının kendisine Fethullah Gülen’in kitaplarını okuyup okumadığını sorduğunu belirtti; şunları söyledi:

"Gülen’in kitaplarını okumadım ama Cumhuriyet’e, Cumhuriyet yazarlarına açtığı çok sayıda davanın, şikayetinin dileklerini, açılan davaların iddianamelerini okudum."

Bülent Utku’nun savunmasını yaptığı sırada araya giren hâkimin “Savunma hakkı kutsaldır ama 45 dakikadır ilgisiz konuşuluyor” sözleri üzerine Bülent Utku, hâkime “biraz sabredersiniz savunmamın Allah'ın sopası diye bir bölüm var savunmamda. Birazdan size geleceğim. Gülen'i nasıl koruduğunuzu anlatacağım” yanıtı verdi.

GÜRAY ÖZ SAVUNMASINI YAPTI

Okur Temsilcisi Güray Öz savunmasını yaptı. 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davada Öz kendine yöneltilen 'FETÖ şüphelisi bir kişiyle iletişim kurma' suçlamasıyla ilgili, “İletişim kurduğum iddia edilen kişi Çankaya'da bir pidecidir, ben arada bir pide ısmarladığım pidecinin hakkında soruşturma yürütülen bir kişi olduğunu bilme şansına nasıl sahip olayım ki" diye sordu.

Savunmanın ardından mahkeme başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, Öz'e, “Bu davada asıl sorulması gereken soru, 'Kardeşim, bizim bildiğimiz Cumhuriyet FETÖ'cü oldu mu? Sair terör örgütlerini destekledi mi' Okur ne diyor? 'Arkadaş sen son zamanlarda niye şunu destekler yayınlar yaptın' diyor mu” diye sordu. Öz de, okurların mektuplarını kendisine yolladığını söyleyerek, şunları söyledi:

“Okurlar yazarlarla aynı fikirde olmayabilir. Eğer öyle olsaydı bir yazarı kopyalayıp bir tek yazarla devam ederdik. Türkiye'de siyasi tansiyonun yükseldiği zamanlarda Cumhuriyet'in tirajı artar. Kılı 40 yarar Cumhuriyet okuru. Sıradan bir okur kitlesi değildir. Pazartesi günleri gazetede eleştiri fırtınası eser. Önce onlar okunur. Pazartesi günleri yayın toplantılarının yapıldığı toplantılarda önce bunlar konuşulur. Gazeteye aktarılmadığı doğru değildir. Cumhuriyet gazetesinin FETÖ'cü olduğuna veya diğer terör örgütlerine yardım ettiği iddiasına kimse inanmaz. Bence savcı kendisi de inanmıyor. İnansa delil peşine düşer. Manşetlerde delil olur mu?”

SAVUNMASINI YAPAN SABUNCU ŞU İFADELERİ KULLANDI:

Davanın başladığı gün gazetecilerin bayramıdır. Bizler bayram günü yargılanmaya başlanan gazetecileriz. Dün basın bayramıydı biz gazeteciliği, haberleri savunmak durumunda kaldık. Biz bugünü otosansürün yıkılması olarak kutlayacağız.
Bu davanın savcısı, bizi tutuklatan kişi FETÖ’den ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor ama tutuksuz. FETÖ şüphelisi savcı Murat İnam bize FETÖ iftirası atıyor. Müebbetle yargılanırken tutuksuz, biz dokuz aydır tutukluyuz.
4 yılda bin 400 manşet atılır. Bilirkişi içinden cımbızla çekip rapor yapıyor. İddianameyi hazırlayan savcılar adetaları çok seviyor. Adetalarla dolu adeta bir iddianame sayın başkan. Siz gazetenin %10’u dışında tüm gazeteyi, ailelerimizi dokuz aydır mağdur ediyorsunuz. Arkadaşımızın 5 yaşındaki çocuğunun mal varlığı bile sorgulanmış.

Türkiye’de bağımsız gazeteciliğin bedeli tutuklanmak, cezaevine konmak ve savunma için 9 ay beklemek. Biz bunların hepsini yaşadık. Benim hiç MASAK raporum yok. Ama savcı ‘zengin göstersin diye’ iddianameye MASAK raporu da var diye eklemiş.
Utandım çok. 3 tanık Cumhuriyet Gazetesi’nden.

28 yıllık gazeteciyim. En son Cumhuriyet’te çalıştım. TGC ve IPI üyesiyim. Üyesi olduğum örgütler gazeteci örgütleridir.
Ben gazetede 2014 yılında çalışmaya başladım. Ama siz 2013 yılında vakıfta olanları bana soruyorsunuz. O tarihte vakıf çalışanlarını tanımıyordum. Çay içmişliğim yoktur.Tanımadığım insanlarla çalışmadığım gazetenin vakfını ele geçirmişim.

Bir gazeteci herkesle temas eder ama mesafesini korur. ‘Bylock’ kullanan 18.000 kişi varken 13 kişiyle görüşmüşüm. Bir gazeteci olarak binde birine bile temas etmemişim. Az olmuş. Cumhuriyet Vakfı Türkiye’nin en saygın isimlerinden oluşan ve tek amacı Cumhuriyet’i yaşatmak olan bir vakıftır.

Mehmet Ekinci ile konuştum. Odatv yargıcı idi. Ömürlerinden iki yıl çaldığınız, dokunanın yandığı arkadaşlarımızın görüşmecisi idim.

Biz ağır tecritteyiz. “Görmek istersen denizi yukarıya çevir yüzü” derdi Sabahattin Ali. Biz tecritte yukarıyı da göremiyoruz. Bizim gökyüzümüz deniz gibi değil Sn. Başkan.

Herkes Ahmet Şık’ın kitabı İmamın Ordusu’nun peşindeydi. Korkusuz 100 kişi tarafından basıldı. O 100 yayıncıdan biri de benim. Eskiden gazeteciler haberin ve tarihin tanığıydı artık meslektaşlarının yargılandığı davada tanıklıklar. Bu da tarihe geçecek.

İktidar temsilcilerinin, o gruba en ağır hakaretler eden gazetecilerin o zaman konuştuklarını buraya getirmeyi kendime yakıştıramam. 17-25 Aralıkta paralar, ayakkabı kutuları ortaya yayıldı. Abdullah Gül ABD’ye aracı gönderdi. Bunları yazmayana gazeteci denir mi? ‘Cumhuriyet 17 Aralık yayın yasağına uymayacak’ tweetinden darbeye destekle suçlanıyorum. Böyle bir suçu nasıl görmezdik?
Zaman zaman ailem ya da milletvekili arkadaşlar ‘Süreçte sana en ağır gelen neydi’ diye sordular. Evimin basılması mı? Terörle mücadelede bodrum katında bekletilmem mi? Çocuğu olan 47 yaşında bir adam olarak Silivri Cezaevi’nde pantolonumu çıkarmaya zorlanmam mı? Bir gazeteci olarak manşetlerin üstünden geçmem bana ağır geliyor. Burada yargılananlar 28 ile 60 yıl arasında gazetecilik yapmış kimseler. Cumhuriyet gibi laikliğin, demokrasinin savunulduğu gazetedeki insanlara FETÖ suçlaması yöneltilmesi bana zor geliyor.

Murat Sabuncu, mahkeme heyetine darbe girişimi sonrası (16 Temmuz) Cumhuriyet’i göstererek şunları söyledi: İddianameye girmeyen başyazıyı da göstereceğim. Darbe gecesi tüm çalışanlar biraradaydı. O gece 12.00’de uçaklar uçarken bizim başlığımız hazırdı. “Darbeye Karşıyız Çözüm Demokrasi”. Darbeciler gazeteleri basarken bekledik. Gelirlerse iki laf etmek için. Darbe sabahı basılan manşetimizi savcı dosyaya eklemedi.

6 milyon oy alan bir partinin olmadığı mitinge ‘Eksik Demokrasi’ demek suç mu? Yenikapı’ya HDP çağrılmadı diye ‘Eksik Demokrasi’ dememizi nasıl eleştirebilirsiniz?

Cihangir İslam, İbrahim Kaboğlu cadı avı mağduru değil mi?120 bin kişinin ihraç edilmesi cadı avı değil mi?

O gece 4 partinin vekilleri Meclis’teydi. O meydanda HDP de olmalıydı. Biz “Eksik Demokrasi” manşetimiz için suçlanıyoruz.

15 Temmuz’dan 3 gün önce bizim başlığımız “YAŞ”ta gündem” Star’ın manşeti “Feto’nun İşi Yaş”. Ne farkı var bizimkinden?
Gazetenin GYY odasının bir penceresinin mezarlığa diğeri Adliye’ye bakıyor. “Cumhuriyet’in hayatı bu arada geçti”

Mahkeme Başkanı Murat Sabuncu’ya soruyor:Terör örgütleriyle araya mesafe koyma kriteriniz nedir? Ara dönemde kim sorumluydu? “Devlet tarafından kaybedilmiş kişiler için analar 644 haftadır nöbet tutuyor” dediniz. Devlet kaybetti bilgisi sizde var mı?

Murat Sabuncu: 1 Eylülden itibaren atılan her başlık, yayın sorumlusu olan benim sorumluluğumdur. Ben üstlenebilirim. Hiç sorun değil. Ben cevap verebilirim…İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Musa Anter, Hrant Dink, Metin Göktepe’nin yolundan dönmeyiz. Vakıf yönetim kurulunun belirlediği çerçeveye göre bütün şiddet eylemleri terör olarak tanımlanır. FETÖ, PKK veya başka örgüt olsun. Bu konuda devletin bilgisi olmalı. Recep Tayyip Erdoğan da Cemil Kırbayır’ın annesi Berfu Anne’yi kabul etti, onda da bilgi vardır.

Ben Pensilvanya’ya hiç gitmedim. Gülen bana koku hediye etti, kalem hediye etti diyen gazeteci olmadım. Gülen’i öven tek yazım yok. Bizler namus ve şerefle gazetecilik yapmış; geçmişi belli geleceği de belli olan kişileriz…

AV. BÜLENT UTKU’NUN SAVUNMASI:

Mahkemede verilen 1 saatlik aranın ardından saat 15:00’da avukat Bülent Utku’nun ifadesine geçildi.

Utku’nun savunması şu şekilde;

Bülent Utku, 2002’de AKP’nin iktidar olma şansını hazırlıksız yakaladığını ve Gülen’le hareket ettiğini söyledi.

Utku, “Meslek yaşantım boyunca, düzenlediğiniz tensip zaptı gibi bir metinle, sıkıyönetim mahkemeleri dışında pek az rastladım. Zamanın koşullarını, ruhunu sadece 15 Temmuz darbe girişimi ve bu darbe girişimine karşı alınan önlemlerle açıklamak yetersiz kalır.”

“Kısaca iddianameye inanmayın, beraatimi istiyorum diyebilirdim. Öyle yapmayacağım. Ancak düzenlediğiniz tensip zaptı, heyetinizin iddianameye inandığını gösteriyor. Erdoğan, “Hapisteki gazetecilere ilişkin “144’ü terör, 4’ü adi suçlardan içeride” dedi. Dosyamıza göz atılması her şeyi anlatıyor.”
Bülent Utku savunmasına devam ederken mahkeme başkanı, “Size yönelik suçlamalarla ne ilgisi var” dedi.

Utku: Sizin istediğiniz gibi yapayım?

Erdoğan “cezaevindeki 177 kişiden sadece 2’si sarı basın kartı sahibidir” diyor. Sadece bu dosyadaki 9 kişinin sarı basın kartı vardır.
NuriyeGülmen ve SemihÖzakça cezaevine konuldular. Açlık grevi günlerce sürerken tutuklanmayı haklı-makul görecek hiçbr mazeret yoktur. İnsanların “cesaret hakkı” vardır. Ben bu hakkımı sonuna kadar kullanacağım. Ama bazı kişiler için bu “HAK” bir “GÖREV”dir. Bu görevleri yerine getireceklerin başında da hukukçular ve gazeteciler gelir. Davetim onlaradır. “Cesaret hakkını” kullanmaktan çekinmesinler.

Cumhuriyet “cesur olma hakkını” kullanan gazetelerdendir. Çekinmeden sözünü söyler. Objektif, bağımsızdır.Çok bedeller ödemiştir. Cumhuriyet operasyonu 18/08/2016 tarihli “RESEN SORUŞTURMA BAŞLATMA TUTANAĞI” ile Savcı Murat İnam tarafından başlatılmıştır.

Tutanakta soruşturmaya resen başlandığı yazılı ise de kimse buna inanmasın. Savcı Murat İnam, herkesi kandırmaya kalkıyor. Savcı Murat İnam operasyon başlatmak için Aydın Engin’in yazısı dışında başka bir haber ve yazıyı gerekçe olarak göstermemektedir.

Dosyadaki 8 yazının PKK ile ilgili olmadığı görünüyor. Savcının FETÖ+PKK için operasyona başlama nedeni toplumda yaratılmak istenen algı. Cumhuriyet Gazetesinin FETÖ ile ilintili olduğu algısının yalnız başına yaratılması yeterli bulunmamış, buna PKK da eklenmiştir.

Matbaa, bastığı gazetenin her nüshasını savcılığa teslim eder, basın savcısı bakar, suç varsa dava açar. Böyle  açılan hiçbir dava yoktur. Daha önce suçlama konusu yapılmayan haber ve yazılar daha sonra suçlama konusu olunca sormalı, “şimdiye kadar neden dava açmadın?”
Görevin bu operasyon için atanan Murat İnam'a verilmesinin nedeni, müebbetle yargılanması nedeniyle iradesinin ipotek altında olmasıdır. Cumhuriyet soruşturmasının başlangıcı 18.08.2016 olsa da operasyon fikri 29 Mayıs 2015 tarihli MİT TIR’ları haberine dayanıyor.