Cumhuriyet Davası yarına ertelendi

Cumhuriyet Davası yarına ertelendi

Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra bugün başladı.

Süleyman KILIÇ/YURT- Cumhuriyet davasında son dakika: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen Cumhuriyet gazetesi davasında, savunmalar yapılmaya başlandı. Mahkemede ilk savunma veren isim Kadri Gürsel oldu. Gürsel'in savunmasını tamamlanmasının ardından, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı tutuklu sanık Akın Atalay savunması yapıldı. Mahkeme heyetinin bir sorusu tartışma yaratırken karikatürist Musa Kart da savunmasını verdi. Duruşma yarına ertelendi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu’nca hazırlanan ‘Cumhuriyet gazetesi iddianamesi’nde, gazetenin son üç yıllık dönemde özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsüne uzanan süreç ve sonrasında yayın politikası, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu’nda yaşanan değişiklikler ile eş zamanlı olarak 90 yıllık geçmişinin ve kuruluş felsefesinin tam aksi yönde değişime uğradığı ileri sürülüyor.  

Cumhuriyet gazetesi emekçileri ve davaya katılan vekiller YURT'a açıklamalarda bulundu. İşte davanın ilk gününden mesajlar: 

BU DAVA BUZ GİBİ BİR GAZETECİLİK DAVASIDIR
Gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül bu davanın gerçek bir gazetecilik davası olduğunu belirterek şöyle devam etti: "Buz gibi bir gazetecilik davası bu. kar gibi net elle tutulur bir gazetecilik davasıdır. Son aylarda iktidar yetkilileri, özellikle Avrupa'dan 'gazetecileri hapsediyorsunuz' denilince diyorlar ki, 'Hayır Türkiye'de kimse gazetecilikten yatmıyor. 2 kişi filan' diyor Cumhurbaşkanı. Bugün burda görülen fotoğraf bunun tersini gösteren bir gerçektir. Burası, bu dava açık bir gazetecilik davasıdır. Gazeteciliği yargılama davasıdır, cezalandırma davasıdır. Bütün gazetecileri özgür bırakın diyorum".

12 EYLÜL SONRASINI MUMLA ARAR OLDUK

Cumhuriyet gazetesi davası kapsamında yargılanan isimlerden Aydın Engin ise davanın bir hukuk davası olmadığını, yaşanan hukuksuzluk sürecinin 12 Eylül ve 12 Mart süreçlerinde dahil yaşanmadığını belirterek, "Bu Cumhuriyet gazetesine değil, Türkiye'de basın özgürlüğüne yönelik bir davadır. Bu bir hukuk davası değil siyasi bir davadır. Bugüne kadadar arkadaşlarım 9 ay içerde kaldılar. Bu hafta 5 gün ard arda sürecek duruşmaların sonunda Cuma günü bir karar verilecek. Bu karara göre arkadaşlarım tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılacaklar ya da yeniden hapishaneye gönderilecekler bu davanın akışına göre Tayyip Erdoğan'ın sık sık vurguladığı Türkiye'de yargı bağımsızdır' iddiasının gerçek olup olmadığını böylece göreceğiz. Dolayısıyla kesin cevabı Cuma akşamı verebilirim. Ben üç darbe yaşadım, her darbenin sonunda da hapse girdim, dolayısıyla bunu söylemeye hakkım olduğunu düşünüyorum, Türkiye basın özgürlüğü konusunda genel özgürlükler konusunda yargının siyasallaşması konusunda bütün o darbenin ardından yaşanan dönemlerde de böyle günler yaşanmadı. Demekki bu günleri de görecekmişiz. Bunu duraksamadan söylüyorum, 12 Eylül veya 12 Mart sonrası askeri argıçlar hiç olmazsa hukuka bağlı gibi davranmaya çalışırdı, kimileri mış gibi yapardı, kimileri sahiden bağlı olurdu. Bu defa yargıçları bilemem ilk defa karşılarına çıkacağız. Ancak savcılıklar söz konusu olduklarında veya sulh ceza hakimleri söz konusu olduğunda evet 12 eylül sonrası savcılarını mumla arar olduk" dedi. 

DEMOKRASİ VAR MI YOK MU GÖRECEĞİZ

CHP Milletvekili Yakup Akkaya da YURT'a yaptığı açıklamada, davanın ülkede demokrasi olup olmadığını açık bir şekilde ortaya koyacağının altını çizerek, Demokrasinin en önemli ayaklarından biri özgür basındır, özgür gazeteciliktir. Bugün burada aslında demokrasi yargılanıyor. Gazeteciliğin suç olarak sayılıp sayılmadığı bugün mahkeme tarafından tespit edilecektir. Eğer gazetecilik burada yok sayılıyorsa, bu bu ülkede demokrasinin olmadığını gösterecektir. Bizim burada oluş nedenimizde elbetteki demokrasiye sahip çıkmaktır. Gazetecilerin haksız yere tutuklanmasına karşı çıkmaktır. Ben umut ediyorum ki toplumun bu konudaki duyarlılığı CHP'nin 432 kmlik bu temelde hak arayışının doğru bir mecrada olduğunu göstermektedir adale tarayışımız Adalet saraylarında da sürmektedir. Bugün yargının bağımsız olup olmadı ortaya çıkacak. Umarım biz mahcup oluruz. Yargı, hukuk bağımsız olur, gazeteciler görevlerini yaptıkları için tutuklanmazlar. Yurt ailesi bağımsız bir gazetecilik yapıyor, bugünde zor şartlar imkansızlıklara rağmen, hükümetin onca baskısına rağmen ayakta durmaya çalışıyor. Bu da demokrasimiz için çok büyük bir kazançtır. Gazetecilik yapmak ne yazıkki bir bedel ödemekten geçiyor, YURT gazetesi de bu bedeli ödeyen gazetelerimizden birtanesi" ifade etti.

BİR ÜLKENİN BU KADAR TERÖRİSTİ OLAMAZ

CHP Milletvekili Mahmut Tanal:  "Bu dava demokrasi davasıdır. Bir ülkede basın yoksa o ülkede temel hak ve özgürlükleri tehtit altındadır. Çünkü tüm özgürlüklerin başında basın özgürlüğü gelir. Basın bir ülkede susturuluyosa o ülkede, otoriter bir rejim söz konusudur. Bu otoriter siyasilerin en çok korktukları şey ise bağımsız ve tarafsız basındır. Bu sebeple bu dava Türkiye'nin hukuk devleti ve demokrasi davasıdır. Burada yargıçların varlığının yokluğunun bir turnusol kağıdı olacak bu dava. Çünkü ben 30 yıllık avukatım, eğer bu ülkede biraz hukuk kırıntısı varsa o da tüm gazeticileri tahliye edecektir. Bir ülkenin bu kadar teröristi olamaz. Bu terörü küçümsemektir. Bugün kendi gibi düşünmeyen yüzde elliye terörist diyor. Sıradan vatandaşa terörist dersen gerçek teröristle nasıl mücadele edeceksin."

'AMAÇLARI CUMHURİYETİ YOK ETMEK, BAŞARAMAYACAKLAR'

CHP Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt: "Bu dava içi boş bir dava, gazetecilerin üzerinde baskı kurmanın son raddesi. Bir 29 ekimde Cumhuriyete operasyon oldu, bu cumhuriyete yönelmiş bir tehdittir. Yok edemeyecekler. Hem referandumda görüldü, hem de adalet yürüyüşünde görüldü. Bu toplumun çoğu, Adalet Yürüşünde tavrını ortaya koydu. Bu ülede hiç birşey onların istediği gibi geriye gitmeyecek, Sansürlü günlere Abdulhamitli günlere geri gitmyecek, Menderes dönemine gitmeyek, daha ileriye gidecek. Ama bu zorlu günlerde toplumun mücadele etmesi gerektiğini görmesi gerekir. YURT uzun süredir sesi kısılmış solun, demokratların, cumhuriyetçilerin sesini Türkiyeye duyuran bir gazetedir. Çok kısıtlı şartlarda bunu yaptığı için tüm emekçilerine teşekkür ediyorum".

TÜM DETAYLARIYLA CUMHURİYET DAVASI

"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra bugün başlıyor.

Cumhuriyet davası için IFJ, EFJ, IPI, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, PEN gibi çok sayıda uluslararası gazeteci ve yazar örgütlerinin temsilcileri Türkiye’ye geldi. CHP, Haziran Hareketi, EMEP, Halkevleri, DİSK gibi birçok parti ve sivil toplum örgütü de adliye önünde yer aldı.

20.23  - Musa Kart: Bu ülkede insanların kulakları, “Eeeyy!” diye başlayan cümlelere aşinadır... Ben de savunmamı, “Eeeyy Vicdan!..” diyerek noktalamak istiyorum.

20.13 - Musa Kart:  35 yıllık karikatüristim akıl almaz iddialarla suçlanıyorum. Suçlamayı aynen iade ediyorum.

20.11 - Musa Kart: Çalmadık, çırpmadık. Evimizden ayakkabı kutularına tıkıştırılmış dolarlar çıkmadı

20.09 - Musa Kart: Tatil için aradığım numara yüzünden Silivri'de 9 ay kaldım.Yanlış rezervasyon! Musa Kart'ın esprili savunmasına salon gülünce başkan, 'İçinizden gülün' diye uyardı. 

20:08 - Ergenler yeni kelimeleri akranlarına anlatmayı severler. Ergen bilirkişimizin kelimesi de manipülasyon

20:02 - Musa Kart: Karikatürle şiddete dayalı örgütlerin yan yana gelmesi eşyanın tabiatına aykırıdır

20:00 - Musa Kart'ın savunmasına geçildi. 

19:45 - Atalay, üye hâkimin "Editöryel bağımsızlık nereye kadar" sorusuna "Editöryel bağımsızlık Cumhuriyet'te mutlak ilkedir" diye yanıt verdi. Ardından aynı üye hâkim Atalay'a "PKK, FETÖ ve DHKP-C'yi terör örgütü olarak görüyor musunuz" sorusunu yöneltti. Atalay soruyu yanıtlarken "Bu provokatif bir soru ve kamuoyuna başka türlü yansıtılacak bir soru olarak görüyorum ama şu cevapla yetinsinler:Bütün hayatım boyunca siyasi amaçlı bile olsa şiddet eylemlerine karşı çıkmış biriyim. Şiddet ve terör kitabımda yazmaz." ifadelerini kullandı.

19:40 - Akın Atalay'dan mahkeme başkanına: Siz bana Atatürkçülüğü öğretemezsiniz, dinlenen tanıklar da öğretemezler

19:35 - Heyet başkanından Akın Atalay'a: İddianame ve ifadelere göre Kurtlar Vadisi Pusu'daki Polat Alemdar'a benziyorsunuz

19:30 - Duruşma yeniden başladı

19: 24 - İstanbul Çağlayan'da görülen Cumhuriyet Davası'nda Atalay'ın ifadesinden sonra ara verildi. Aranın ardından Atalay soruları cevaplayacak.

lardır tutukluyuz.Esareti kabul etmeyiz, onurumuzdan,haysiyetimizden vazgeçmeyiz

19: 24 - İstanbul Çağlayan'da görülen Cumhuriyet Davası'nda Atalay'ın ifadesinden sonra ara verildi. Aranın ardından Atalay soruları cevaplayacak.

19:23 - Akın Atalay savunmasını İlhan Selçuk'un sözleriyle bitirdi: Herkes kendi heykelini yontar

19.07 - Akın Atalay: Bu zorlu dönemde bunun bir diyeti vardı. Onurumuzla ve gururla ödüyoruz.

19.05 - Cumhuriyet'in heykelini İ.Selçuk, U.Mumcu, M.Aksoy, B.Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Onat Kutlar’lar hayatları pahasına yonttular. Bizler burada yargılanan Cumhuriyet’çiler, bu nadide heykelin sıradaki nöbetçileriyiz.

19.00 - Akın Atalay: Biz, bugünün muktediri öyle olmasını istediği için aylardır tutukluyuz.Esareti kabul etmeyiz, onurumuzdan,haysiyetimizden vazgeçmeyiz

18.58 - Akın Atalay: Savcılığın hakkımızda istediği araştırmalarda sonuç hep lehimize ama savcı iddianameye koymamış.

18.31- Akın Atalay: Gazetenin günlük satış ortalaması ile aylık satış ortalaması arasında çelişki var.Basın İlan Kurumu aylık tirajı 1 milyon eksik yazmış. Matematikteki dört işlemi bilen herkes, gazetenin tirajıyla ilgili iddiaların da nasıl çürüdüğünü görür!..

18.31 -  Akın Atalay: Gazetenin günlük satış ortalaması ile aylık satış ortalaması arasında çelişki var.Basın İlan Kurumu aylık tirajı 1milyon eksik yazmış

18.24 - Akın Atalay: Aydınlık Gazete ve Vatan Partisi'ndekilerin 7 yazısının yeri iddianame sayfaları değil çöp kutusudur. Cevap vermeyi zul sayarım.

18:20 - Verilen aranın ardından Akın Atalay savunmasına devam ediyor:

“Oda TV ve Ergenekon dönemlerinden bu yana değişen pek bir şey yok. Yapılanlar aynı, yalnızca yapanlar değişmiş.”

17.45 - Duruşmaya ara verildi.

17.20 - Atalay: Bylock ile ilgili tüm iddiaları yanıtladım. Mutlu oldunuz mu? Tatmin oldunuz mu? Siz kendi konuşmalarınızı böyle açıklayabilir misiniz? Cumhuriyet'in 92'nci kuruluş yıldönümü için arayan gazetecinin telefonunu açıp 49 saniye konuşmam suç delili.

17.15 - Atalay: Tam 6,5 yıl önce evimi yaptırıp ödeme yaptığım bir parkecinin oğlu üzerinden "fanstastik"çe suçlandım.

17.10 - Atalay:  Bedel karşıligi yapılan işlem bile şüpheli işlem olarak önümüze getiriliyor. FETÖ ile ilgili olduğu söylenen Kaynak Medya’dan 2014-16  arası 8 işlemde toplam 41 bin TL reklam almışız Evet 41.000-TL değilse de 37.000-TL’si doğru. Ama son on yılda Yeni Şafak'ta 309, Sabah'ta 286, Star'da 177, Akşam'da 138, Hürriyet'te 154.Habertürk'te 64, Türkiye'de 148, Yeni Akit’te 44, Milli Gazete'de 75 kez yayınlanmış Bank Asya reklamı.

17:05 - Aynı zaman diliminde Cumhuriyet’te ise 5 kez, evet sadece 5 kez yayınlanmış. Bu durumda bizim yayımladığımız reklam nedeniyle FETÖ/PDY  irtibatı iltisakı değerlendirmesi yapılıyorsa, diğer gazetelerin aralarındaki ilişkiyi tanımlamak için kullanılacak kelime bulmak epey güç olacaktır. 

17.00 - Atalay: Bank Asya reklamlarından Cumhuriyet'in aldığı gelirle diğer gazeteleri karşılaştırıyor. Yeni Şafak, Aksam gibi gazetelerde yüzlerce kez Bank Asya reklamı yayınlanırken Cumhuriyet'te 5 kez yayınlanmış.  Kaynak Medya A.Ş'den 3 yılda 8 işlemde 37.000TL'lik reklam alınmıştır. 10 yılda Yeni Şafak 309,  Star gazetesi 177 işlem var. Cihan Haber Ajansı'na yapılan ödemenin sebebi 2015'teki iki genel seçim sonuçlarının satın alınmasıdır. Bu hizmeti tüm kanallar almıştır. MASAK raporunda 6 yılda 9 şüpheli işlem tanımlanmış, toplam değeri cironun binde biri bile değil.

16:50 - Atalay:  Yine de tek tek açıklayacağım.Cihan Haber Ajansı'ndan ajans hizmeti satın alındı ve Kaynak Reklam A.Ş'den 37 bin TL reklam geliri elde edildi. Ama  aynı 10 yıllık süreçte Yeni Şafak 309 kez, Sabah 286, Yeni Akit 44 kez Bank Asya reklamı aldı. 2014'te "Özgür basın susturulamaz, gazetecilere özgürlük" isimli ilanı basmak için alınan para da şüpheli işlem sayılmış. Ülkedeki tüm medya kuruluşları gibi 2015'teki iki seçimde Cihan Haber Ajansı'ndan hizmet aldık ve bedelini ödedik.

14:48 - Atalay:  Bu şirketle başka bir ilişkim de olmadı. Mahkeme gerek duyarsa Kanal D, CNN Türk, Habertürk, Show TV, Star TV, Fox TV, Hürriyet gibi medya kuruluşlarına yazı yazarak 2015'teki seçimlerde Cihan Haber Ajansı'nden hizmet alıp almadıklarını ve ne kadar ödediklerini sorabilir. Feza Gazetecilik "Özgür Basın susturulamaz" ilanı vermiş. Bu ilanın bedeli almamış olsaydık belki o zaman kuşku duyulabilirdi.

16:45 - Atalay: Duruşma yeniden başladı. Akın Atalay savunmasına devam ediyor. 

15:30 - Duruşmaya bir saat "yemek" arası verildi. 

15:15 - Atalay: Savcılığın atadığı ‘İletişim ve Bilişim Uzmanı’ Ünal Aldemir bilirkişi listesinde yok. Bu kişi 2011’de üniversiteyi bitirmiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ‘Reis’ diye söz eden paylaşımlar yapan, TİKA, SETA gibi kurumlarda gönüllü çalışmış Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde okutman olarak görevlendirilmiş biri.

15:00 - Atalay: Bilirkişi Ünal Aldemir, Cumhuriyet Gazetesi manşetinin ‘darbecilerin ihanet konuşması’ kısmını raporunda kesmiş. Savcı bilirkişi manipülasyonu. 

14:50 -  Atalay: Dosyada iki iddianame var. Basına bir gün önce sunulan ile size sunulan farklı. Haber yapınca bilirkişi raporu iddianameden çıkarıldı. Cumhuriyet dosyasındaki bilirkişilerden birinin ismi dosyada gizlenmiş. Gizli bilirkişilik hukukta yok ama savcıda var.

14.25 - Atalay: Yenigün A.Ş. borca batık degildir. Güveni kötüye kullanma suçu için ahlaken, mesleki olarak batık olmak gerekir. Kimseye kapı kulu olmadık.

14.15 - Atalay: Bizim gazetemizde editöryal bağımsızlık vardır ve patronlar yazı işlerine, köşe yazılarına karışmaz.

14.02 - Atalay: İddianamede yayın politikasının değiştiği yönünde değerlendirmelere yer veriliyor. Savcılığın bununla ilgilenmesi abes. Gazetelerin içeriğini ve yayın politikasını denetlemek savcıların görevi de değildir, haddi de değildir.

14:00 - Atalay: İddianamede yayın politikasının değiştiği yönünde değerlendirmelere yer veriliyor. Savcılığın bununla ilgilenmesi abes.. Savcılığın bununla ilgilenmesi abes. Gazetelerin içeriğini ve yayın politikasını denetlemek savcıların görevi de değildir, haddi de değild

13:45 - Atalay: Eski yönetimden 5 kişiden 2'si yeniden seçim yapılacak toplantı öncesinde istifa edip üçü de mazeretsiz katılmamıştır. Bu seçime istifa edip katılmayan iki kişi, (aleyhte tanıklar) sonra toplantı yeter sayısı yok diye sonradan başvuruda bulunmuştur. 

13:30 - Atalay: Soruşturmayı yapan Savcı Murat İnam hakkında FETÖ üyeliğinden iki müebbet hapisle açılan dava sürüyor; ama hala görevdeler. Yayın politikasında laiklik ilkesi bulunan kadim bir gazeteye FETÖ suçlaması yapan Savcı, FETÖ'den sanık. Cumhuriyet'in boyun eğeceğini, ödün vereceğini düşünenler varsa yanılıyorlar. Bizi baskıyla korkutamazlar. Devlet içinde yuvalanmış çetelerle gazetenin ilişkisi yoktur.

13:25 - Atalay: Cumhuriyet Gazetesine yönelik soruşturma tam bir hukuk cinayetidir. İki amaç var: Cumhuriyet gazetesini susturmak ya da teslim almak, korkusuzca yazmaya devam edeceklere mesaj vermek. Bizi baskı, tehditle korkutamazlar. Örgütlerle ve devlet içinde yuvalanmış çetelerle gazetenin ilişkisi yoktur. Tek faaliyeti gazeteciliktir. Bu gazetenin adını Atatürk vermiştir. Yazarları bedel ödemiştir, katledilmiştir. Direncimizi kıramazlar. Bu operasyona maruz kalan, teslim alınmak, direnci kırılmak, pes ettirilmek istenen gazete öyle sıradan bir gazete değildir son nefesimize kadar gazetecilik mesleğine,etik ilkelere, onurlu geçmişe leke sürdürmeyeceğiz. Boyun eğmeyeceğiz.

13:22 - Atalay: Bu gazete Cumhuriyet'tir ve bu gazete bir gazetecilik anıtıdır! Son nefesimizi verinceye dek dik duracağız. Bu gazetenin köklerinde, tarihinde ve hatta genlerinde bağımsızlık ve özgürlük tutkusu vardır. Soruşturma ve kovuşturma sürecine bakılınca, bu yargılamanın akla mantığa ne kadar aykırı olduğu görülecektir. Bu haksızlığı yapanlar, asıl onlar çok korkuyorlar. Cumhuriyet korkmaz, teslim olmaz, pes etmez.

13:20 - Atalay: 31 yıllık avukatım ilk kez bir duruşmaya kravatsız geldim, çünkü geçen hafta kravatları topladılar. Savunmada kullanacağım kitapları sakıncalı diyerek getirmeme izin vermediler. 'Suç Örgütleri' isimli kitabı savunmamda kullanacaktım ama izin verilmedi. Bu dava Cumhuriyet'e ve gazeteciliğe saldırıdır.

13. 15 - Aranın ardından Akın Atalay savunmasına başladı.

13:01 - Duruşmaya 15 dakika ara verildi. 

13:00 - Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Erdem Gül,  "Salonun tıka basa olduğunu" vurgulayarak davayı takip eden tüm gazetecilere teşekkür etti.

12.50 -  Savcı, Kadri Gürsel'e iddianamede olmayan unsurlardan soru sordu. 

12.45 - Mahkeme Başkanı, Kadri Gürsel'e yayın danışmanı ile basın danışmanı arasındaki farkı sordu. Mahkeme Başkanı'nın sorusu salonda gülüşmelere neden oldu.

12:41 - Gürsel: Kadri Gürsel savunmasını bitirdi. Gürsel beraat istedi.

12:34 - Gürsel: İddianamedeki isnatların dayanaklarını anlatıyor. Vakıftaki imza yetkim, köşe yazım. Bu iddialar gerçek dışıdır. Birincisi, Bylock kullanıcısı kişilerle iletişim kurduğum gerçek dışıdır. Dayanaktan yoksundur, HTS kayıtları incelenince 112 kişiden 102’si ile olduğu iddia ediliyor. 17’si beni tek taraflı aramış. 85’i mesaj atmış. 85 kişi bana bir defaya mahsus bir ya da iki mesaj atmış. 17 kişi de beni aramıştır. Ben iletişim kurmadım, onlar iletişim kurmak istemiş ama ben kurmamışım. Benimle irtibat kurmaya çalışmalarının nedeni bağımsız bir gazeteci olmamdan kaynaklandığına inanıyorum.

12:30 - Gürsel: 112 kişiden sadece sekizi ile karşılıklı iletişimim var. 5’i Bylock kullanıcısı. Mesleğim sebebiyle konuştum. Bunu bilmem mümkün değildir. İki kişiyi ben aramışım. Bir defaya mahsus olmak üzere. Biri Ahmet Altan, babasının vefatı sebebiyle aradım. Açmadı. Mümtazer Türköne'yi de bir kez aradım, saldırıya uğramıştı, geçmiş olsun diye aradım              

12:25 - Gürsel: İddia makamı hakkımdaki HTS kayıtlarını inceleme gereğini duymamış mıdır? cevapsız smsler, bir defaya mahsus telefonlar, bunları iddia makamı teşhis etmemişse görevini ihmal etmiştir, bunları bilerek kullandıysa görevini kötüye kullanmıştır                       

12.15  - Avukatların ilk savunmaları bitti. Sıra gazetecilerin savunmalarında. İlk söz Kadri Gürsel'in 

12.06 - Mahkeme Başkanı, iki büyük salondan birinde duruşmanın görüldüğünü ve böyle devam edeceğini söyledi. Ama salonun yetersiz kaldığı açık.

11.42 - Cumhuriyet avukatlarından Abbas Yalçın, soruşturma aşamasından itibaren yapılan hukuksuzlukları sıraladı ve "Bu hikayade ne vicdan ne hak ne de hukuk var" dedi.

11.40 - Savunma için ilk söz Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu'ya verildi. Ancak savunma metninin içinde bulunduğu evraklara jandarma el koyduğu için savunmasını yarın yapacak.

11.32 -  'Cumhuriyet'çilerin kimlik tespiti bitti. İddianamenin özeti okunarak duruşma devam ediyor.

11.30 - Duruşma salonunda bir askerin silahlı olarak bulunmasına avukatlar itiraz etti. 

11:29 - Ahmet Şık'a 'Çocuğunuz var mı' diye soruldu. Şık "Gurur duyduğum bir kızım var" diye cevap verdi. Şık malvarlığına ilişkin sorulan soruyu ise "tek dikili ağacım kızım" diye yanıtladı.

10.37 - Güvenlik görevlileri, tutuklu Cumhuriyetçilerin duruşması için ayrılan 150 kişilik salonun dolduğunu ifade etti. Gazeteciler, duruşma salonuna alınmamalarını alkışlarla protesto etti.

10.30 - Duruşma salonuna izleyici alınmaya başlandı. CHP Milletvekili Mahmut Tanal: “Duruşma salonu tıklımtıklım. Kendinize güveniyor iseniz bu yargılama büyük salonlar yapılmalı halk gerçekleri öğrenmeli.” dedi. Salona alınmayan gazeteciler sarı basın kartlarını gösterdi.

10:00 - Önder Çelik'in eşi mahkeme salonu önünde oluşan arbede sırasında "Tutuklu eşlerini alın" diye bağırdı.

09:50 - Cumhuriyet davası Çağlayan'da: 'Hemen şimdi adalet' sloganıyla balonlar gökyüzüne bırakıldı.

09: 42 - Dışarıdaki Gazeteciler İnisiyatifi adına basın açıklamasını Candan Yıldız okudu.  "Biz gazeteciler, sansürün kaldırılmasını yıllardır bayram diye kutluyoruz" diyen Yıldız, açıklamaya şöyle devam etti:

Bu davada 19 gazeteci yargılanıyor. İddianameye bakarsanız terör örgütüne yardım ve yataklıkla suçlanıyor. İddianamede tam 660 kez "haber" ifadesi geçiyor. Çizerlerin karikatürleri, gazetecilerin "haberleri" terör diye sunuluyor. Darbenin siyasi ayağı gizlenirken, gazetecilere aba altından sopa gösteriliyor bu dava ile. Bugün burada olmama sebebimizi sevgili Ahmet Şık Oda Tv davasında söylemişti; "Bu baskı ve zulümden çocuklarımızın düşlerini gerçek kılacak bir hayat çıkaracağız" Hiç kimse endişe etmesin, gazetecilik kazanacak. Bu ülkenin fikri hür, vicdanı hür gazetecileri hakikatin peşinden gidecek. Gazetecilikten asla vazgeçmeyeceğiz. Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın. Kahrolsun istibdat"

09: 37 - CHP İl Başkanı Cemal Canpolat da burada kısa bir konuşma yaptı.Enis Berberoğlu'nun tutuklanması sonrası başlatılan "adalet yürüyüşü"ne değinen Canpolat, "Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu bu içi boş iddianame için de 25 gün yürüdü. Cumhuriyet her dönem saldırılarla karşı karşıya kalmıştır. Laikliğe sahip çıkıldığı her dönem saldırılara uğramıştır. Bunun son olmasını diliyorum" diye konuştu.

09:33 -  Avrupa Parlamentosu adına konuşan SPD'li Arne Liets "Bizler dayanışma için buradayız. Deniz Yücel için de adalet diliyoruz" dedi. Liets'in ardından Avrupa Parlamentosu (AP) Yeşiller Grubu Eş BaşkanıRebecca Harms söz aldı. "Ahmet içeride olduğu için aslında özel nedenlerle buradayım. Basın özgürlüğü demokrasinin temelidir" diyen Harms, şunları söyledi:"Ayrıca sizler, burada olanlar bizim kahramanlarımızsınız. Sizlerden cesaret alıyoruz. Bu Türkiye'nin bütün vatandaşlarına iyi şanslar diliyorum. Ayrıca Türkiye'deki demokrasi sorunu bütün dünyanın sorunudur. Tekrar dayanışma dileklerimi iletiyorum."

09:30 - CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, "Tam 9 aydır Cumhuriyet'i susturmaya yönelik operasyon sürüyor. Bu davanın tüm muhalifleri kapsadığını görüyoruz. Cumhuriyet çalışanları sorgusuz, sualsiz ve iddianamesiz uzun süre cezaevinde kaldılar" hatırlatmasında bulundu. "İktidar, FETÖ ile ilişkisini gizlemek için Cumhuriyet'i hedef aldı ve içi bomboş bir iddianame hazırladı. Bir iddaname hazırlandı ve bu iddianame bir balondur" dedi. Barış Yarkadaş sözlerinin ardından elindeki balonu patlattı.

09:22 - Uluslararası Basın Enstitüsü Medya ve İletişim Direktörü Steven Ellis, "Bugün bu davaya, uluslararası dayanışma mesajımızı iletmek için geldik. Burada Sınır Tanımayan Muhabirler, Basın ve Medya Özgürlüğü işin Avrupa Merkezi ve Uluslararası Yayıncılar Birliği'ni temsil ediyoruz. Burada aynı zamanda Türkiye hükümetine mesaj vermek istiyoruz. Muhalefeti susturmayı ve hesap vermekten kaçınmak için açılan davalar sonuçsuz kalacaktır. Bu dava, gazeteciliği bir suç haline getirmek için. Bu dava 17 gazeteci ve yöneticinin kaderinden çok daha fazlasına karar verecek. Bu dava bu ülkede demokrasinin bir yeri olup olmadığını gösterecek. Biz işini yaptığı için hapiste olan her gazeteci için mücadelemize devam edeceğiz" dedi.

09:16 - Filiz Kerestecioğlu da basın açıklamasında konuştu. "Bu son dönemde hayatımız boyunca yaşamadığımız kadar, ne için orada olduğunu bile bilmeden yaşadığımız dönemlere girdik. Bu arkadaşlarımız ki, içinde benim meslektaşlarım, avukat arkadaşlarımız da var. Sadece Cumhuriyet'te çalıştıkları için hapse girdiler" diyen Kerestecioğlu, "Bildiğiniz gibi bu ülkede gazeteciler terörist, siyasetçiler terörist, kadınlar terörist, sadece iktidar yanlıları terörist değil. Böyle bir ülkede adaleti aramak gerçekten zor" ifadesini kullandı. Kerestecioğlu'ndan sonra söz alan Umut Oran, "İfade özgürlüğü haktır ve bütün uluslar bu özgürlüğe saygı duymak zorundadır. Demokrasinin iki ayağı vardır; biri düşünce özgürlüğü, diğeri haber alma özgürlüğüdür. Bu millet bu özgürlüklerin askıya alınmasını hak etmiyor" dedi.

Oran'ın açıklamasının ardından İstanbul Adliyesi önünde toplanan grup "Susma haykır, faşizme hayır" sloganı attı.

09:14 - Çağlayan'dan İstanbul Adliyesi'ne yürüyen TGS'liler basın açıklamasının yapılacağı alana geldi.

09:00 - HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, CHP İstanbul milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Barış Yarkadaş ile Sosyalist Enternasyonel Başkan Yardımcısı Umut Oran da basın açıklamasına katılanlar arasında.

08:51 - Duruşma öncesi "Dışarıdaki Gazeteciler" öncülüğünde bir basın açıklaması yapılacak.

Gazetenin adeta FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C terör örgütlerinin savunucusu ve kollayıcısı olduğu savunulan iddianamede, “Basın özgürlüğü ve evrensel hukukun sağladığı ağır eleştiri içeren haber ve yorum yapma hakkının çok ötesinde geçmiş, kayıt dışı illegal siyasete zemin hazırlayarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı asimetrik savaş yöntemleriyle hedef tahtası haline getirmek üzere yoğun bir algı operasyonu başlatmıştır” ifadelerine yer verildi.

MİT TIR’LARI HABERİ DE İDDİANAMEDE

Taraf gazetesine atıfda bulunulan iddianamede, MİT TIR’ları haberinin yayınlanması için Cumhuriyet Gazetesi’nin seçildiği iddiasına da yer verildi. İddianamede Akın Atalay’ın gazete yönetimine geçmesi ile Atatürkçü yönetici ve yazarların tasfiye edildiği iddia edildi. İddianamede bazı sanıkların ise FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının gizli haberleşme ağı olan Bylock kullanıcısı kişilerle çok sayıda bağlantı kurdukları da ifade edildi.

AYDIN ENGİN GİBİ İSİMLERE 15 YIL HAPİS İSTEMİ!

İddianamede, PKK terör örgütü elebaşlarından Cemil Bayık ile Kandil’de yaptığı röportaj, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı şehit eden teröristlerle telefon görüşmesi yapması ve bu görüşmeyi haberleştirilmesi, MİT TIR’ları savcısının cezaevinden gönderdiği yazıyı haberleştirmesi ve sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımları delil gösterilen gazeteci Ahmet Şık’ın “PKK ve DHKP/C Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. Halen yurtdışında olan Can Dündar ile birlikte Mehmet Murat Sabuncu, Mehmet Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay’ın da “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçundan 7,5 yıl 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
Gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç ve Önder Çelik’in “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 11,5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Şüpheliler Bülent Utku, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya’nın ise “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından 9,5 yıldan 29 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istendi. Şüpheliler Güray Tekinöz ve Turhan Günay’ın “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından 8,5 yıldan 22 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
kadri-musa

TAM 9 AY GEÇTİ

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu’nca “FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında, aralarında Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve karikatürist Musa Kart’ın da bulunduğu 9 kişi, 5 Kasım 2016’da tutuklandı. Hakkında yakalama kararı bulunan gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ise yurtdışından 12 Kasım tarihinde dönerek teslim oldu. Yine yurt dışında bulunan gazetenin eski yayın yönetmeni Can Dündar hakkında da yakalama kararı çıkarıldı.

GÖZLER BUGÜN ÇAĞLAYAN’DA

Davanın tutuksuz sanıkları arasında gözaltına alındıktan sonra sağlık durumları nedeniyle serbest bırakılan Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başka Orhan Erinç ile Cumhuriyet yazarları Aydın Engin ve Hikmet Çetinkaya da bulunuyor. Duruşma öncesi “Cumhuriyet Davası Koordinasyonu” 11’i tutuklu toplamda 17 Cumhuriyetçinin yargılandığı davanın ilk duruşmasında buluşma çağrısı yaptı.  Duruşmayı tutuklu gazetecilerin yanı sıra çok sayıda gazeteci ve meslek kuruluşu da izleyecek.