Ecevit'e yazarkasa fırlatmıştı: Mansur Yavaş insanlık dersi verdi

Ecevit'e yazarkasa fırlatmıştı: Mansur Yavaş insanlık dersi verdi

Türkiye’nin 2001 krizi sırasında Başbakan Bülent Ecevit’e yazar kasa atmasıyla tanıdığı ve AKP döneminde Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde çalışmaya başlayan Ahmet Çakmak, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Türkiye onu, 2001’deki ekonomik kriz sırasında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e başbakanlık binasından çıkarken yazarkasa fırlatması ile tanımıştı. Bu eylemi ile 2001 krizinin sembolü haline gelen ve AKP döneminde Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde çalışmaya başlayan Çakmak, Mansur Yavaş’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesinden bu tarafa yapılan engellemelere, Melih Gökçek’in ve sosyal medyada trol olarak tanımlanan hesapların Yavaş hakkında söylediklerine kayıtsız kalamadı ve gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Çakmak, Ecevit’e yazarkasa attığı Türkiye ile AKP Türkiye’sini de karşılaştırdı.

Çakmak’ın açıklamaları şöyle:

Mansur Yavaş’ın seçilmesi halinde seçimin hemen ertesinde birçok kişiyi işten çıkaracağını ve kendi ekibiyle çalışacağını sandığını belirten Çakmak, “Baktık bir gelişme yok. ‘İstanbul seçimi yenilenecek, o yüzden bekliyorlar’ dedik. İstanbul seçimi de geçti, şu an Ağustos ayına ilerliyoruz. Mansur Yavaş daha bir kişinin işine son vermediği gibi, son derece nazik, son derece sıcak, içten olan amirler başımıza geldi. Bu insanların gösterdiği nezaket ve incelik bize insanlık dersi verdi. Bunu neye göre söylüyorum? Şimdi troller bana saldırıya geçecekler. ‘Düne kadar AKP’li idin de şimdi ne oldu’ diyecekler. O yüzden bunlar bilinsin. Ayrıca ben Tayyip Erdoğan cezaevine girdiği zaman peşinden koşturan bir insandım.” dedi.

AKP’li Hayati Yazıcı’ya mail ile ulaşarak Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde işe başladığını belirten Çakmak, “Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde çeşitli birimlerde çalıştım. Daha sonra Melih Gökçek işimize son verdi. Benim suçum olmadığı halde, kendileri gibi düşünmüyorum diye beni çıkardılar. Tekrar devreye Hayati Yazıcı girdi ve beni yeniden işe başlattırdı. Melih Gökçek görevden alındıktan sonra yerine gelen Mustafa Tuna ve ekibi ne kadar adam varsa, 15 Temmuz’da canını ortaya koyan ne kadar işçisi, memuru, amiri varsa, hepsinin işine bir günde son verdi. Bunların içinde ben de vardım. Hani bunlar FETÖ ile mücadele diyorlar ya, FETÖ ile mücadele yok. 15 Temmuz’da kim canını ortaya koymuşsa onlar başka yere gitti. Kimin ayağına bir taş değmişse, kim ayağına bir çizik gelmişse bunlar da gazi olarak nimetleniyorlar 15 Temmuz’dan. Hayati Yazıcı’nın yine devreye girmesiyle 13-14 gün sonra tekrar işe başladım. Yazıcı’ya, ‘sorun dedim, bizim suçumuz ne? Biz alın terimiz para kazanmak istiyoruz. Bizi bankamatik memuru gibi işe gelmeden maaş al konuma sokmaya çalıştılar. Ben ekmeğimi çalışarak kazanmayı isteyen bir insanım’ dedim, ‘işine gelmiyorsa çık’ dediler. Benim işime son verildi. Ben de Hayati beyi aradım. Durumu anlattım. ‘O da hemen işe başlangıçlarınız yapılsın, öyle şey olmaz’ dedi. İşe tekrar başladım ama yine görev vermediler. Daha sonra seçimlere kadar fiilen Mehmet Özhaseki dönemi başladı. Artık kimseye ses çıkartacak bir ortam kalmadı.” dedi.

'MANSUR YAVAŞ İNSANLIK DERSİ VERDİ'
Yeniçağ'dan Fatih Ergin'in haberine göre, Çakmak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Anlatmak istediğim konu şu, Mansur Yavaş’ın göreve başlamasıyla bize korkunç derecede bir insanlık dersi verildi. Melih Gökçek geçen gün bir twit attı. İşçilerin ikramiyesi verilmiyor diye. Senin işe aldıklarına bir gün tahammül etmeyen Mustafa Tuna’ya rağmen Mansur Yavaş kimseyi işten çıkarmadı, herkese maaş veriyor. Bundan daha büyük bir ikramiye mi var? Biraz düşünseler Yavaş’ın insanlık dersi verdiğini anlayacaklar. Ama çalışanlar bunu anlıyor. 31 Mart’ta belediye çalışanlarından 1000 kişi Yavaş’a oy vermişse, bugün tekrar seçim yapılsa inanın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığında çalışanların yarısından fazlası Mansur Yavaş’a oy verir. Çünkü gerçekten bir insanlık dersi ile karşı karşıyayız. Mustafa Tuna’nın işten çıkardıklarının hepsini tanıyorum. Hepsi 15 Temmuz’da canını ortaya koyan insanlardı. Şimdi Pazartesi günü herkes Ankara’da külliyenin önünde toplanacak. Peki bu işten attıkları 15 Temmuz’da canını ortaya koyan, kamyonlarla yolları kesen insanlar oraya gelecekler mi? Şimdi onların hiçbirinin ne işi var ne gücü. Ben eminim ki, eğer 15 Temmuz Mansur Yavaş’ın başkanlığı sırasında olmuş olsaydı, o çalışanların hepsi taltif edilirdi. Maalesef Ankara Büyükşehir Belediyesi personelinden 15 Temmuz’da canını ortaya koyanların hepsi cezalandırıldı.” dedi.

Bugün, seçimlerin ardından geçen dört ayda halen maş alan insanlara birileri ikramiye diye algı oluşturmaya çalışıyor. Mansur Yavaş’ı engellemeye çalışanlar sanki kendileri değil mi? Elinden yetkisini almaya çalışıyorlar, bu adamın elinde güç bırakmıyorsunuz, sonra ‘ikramiye ödenmiyor’ diyorsunuz. 4 aydır herkesin maaşını veriyor, kimseyi işten çıkarmadı, bundan da bahsetsenize.

'MANSUR YAVAŞ EN BÜYÜK İKRAMİYEYİ VERDİ BİZE'
"Herkes Nisan 1 sabahı, ‘tamam biz buradan, işten atılacağız’ diye düşünüyorduk. Çünkü bizim AKP belediyeciliğinden öğrendiğimiz buydu. AKP’li bir belediyeye, bir başka AKP’li başkan dahi gelse, ertesi gün bütün ekibin işine son verirdi. Mansur Yavaş ekmeğimizle oynamayarak, en büyük ikramiyeyi verdi bize. Buradan bakmayıp da neden trollük yapılıyor? Evet biz de ikramiyeler verilsin isteriz. Ama bir gerçek de var. Mansur Yavaş, belediye şirketlerinin üzerinde bir söz sahibi olması engellenmeye çalışılıyor. Yetki elinden alınıyor, mahkeme o kararnameyi iptal ediyor. Yani o şirketlerin yıllardır yönetildiği şekilde değil, maçın doksanıncı dakikasında oyunun kuralları değiştirilmeye çalışıyor."

'REFERANDUMDA EVET DEDİM, ŞİMDİ OLSA HAYIR DERİM'
"Başkanlık sistemi için yeniden bir referandum düzenlesin, nasıl ki Ekrem İmamoğlu’nun oyu 13 binden 800 bine çıktı, aynısı ikinci bir referandumda da olur. Ben 16 Nisan referandumunda evet dedim. Evet için çalıştım. Evimin kapısının önünde havuz medyası bekliyordu, açıklamalar yapmamı istiyorlardı. Referandum konusunda aldatıldık. Referandumdan sonra her şey daha kötü oldu."

'AİLECE ECEVİT’İN ARKASINDAN DUAMIZI EKSİK ETMİYORUZ'
"Hayatımda hiç korkarak iş yapmadım. Ecevit’in önüne yazar kasayı fırlattım. Ama bir gün sonra serbest bırakıldım. Demokrasinin nimetini yedim. Şimdi adam kendisini yakıyor, canına kıyıyor ama kimseden ses yok. Sanki o külliyenin etrafında jammer cihazları vatandaşlar için kurulmuş. Vatandaşın sesi duyulmasın diye kurulmuş. Ben bugün bırak yazar kasayı, kapının önünde kafamı uzatsam ben canım okurlar. Bugün insanların tepkisini koyabileceği hiçbir makam kalmadı.

Bugün Ecevit’in arkasından kaç kişi dua ediyordur. Benim eşim, her hafta okuduğu Kuran-ı Kerim’de merhum Bülent Ecevit diye duasını eksik etmiyor. Ailece arkasından duamızı eksik etmiyoruz. Bizim Bülent Ecevit’in şahsı ile bir sorunumuz yoktu. Ülkenin ekonomik olarak krize girmesinden dolayı öyle yaptık. Allah nur içinde yatarsın."

'MANSUR YAVAŞ’LA GÖRÜŞTÜM'
"Allah Mansur Yavaş’tan razı olsun. Bize işsiz kalacağımız lanse edildi hep seçimlerden önce. Mansur Yavaş’la görüştüm, ‘işime son verebilirsiniz, hakkım sizlere milyarlar kere helal olsun’ dedim. Benim Yavaş’tan bir beklentim yok. Ama trollerin yaptığı haksızlığa karşı insani bir hassasiyetle Yavaş’a destek olmak istediğim için bu açıklamaları yapıyorum. Benim kendi oğlum da belediyede çalışıyordu. Bunların yanlışlarına dur demek için seçim öncesi işinden istifa etti. Çocuğum AKP’de gençlik kolları başkanlığı da yapmıştı. Benim çocuğum bir daha da belediyeye hayatta dönmez."