Egemen Bağış: Çözüm, mültecilerin evlerine dönmeleridir

Egemen Bağış: Çözüm, mültecilerin evlerine dönmeleridir

Daha önce Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı, Devlet ve Avrupa Birliği Bakanlıkları görevlerini üstlenen, Türkiye’nin Prag Büyükelçisi Egemen Bağış, Çekya’da Hospodarske Noviny’e konuştu.

Bir dönem, Ak Parti’nin önde gelen kurmayları arasında gösterilen Egemen Bağış Çek gazetesine verdiği röportajı kısaltarak aktarıyoruz:

MARTIN EHL: Türk-Yunan sınırındaki mevcut durumla başlayalım. Türkiye’nin mültecilerin sınırı geçmesini engellemediğini ve sınırdaki kapılarını açtığını görüyoruz. Türkiye gerginliğin arttığı bir durumda Avrupa Birliği’nden ne istemektedir?

EGEMEN BAĞIŞ: Geçen hafta Suriye’de barış ve istikrar getirmeye çalıştığımız İdlip bölgesinde 37 evladımız şehit oldu. Bu olaydan sonra neredeyse bir milyon yeni mülteci sınırımıza dayandı. Artık mülteci sorununu tek başımıza halledemeyeceğiz. Mültecilerin uluslararası hukuk uyarınca ülkeyi terk etme hakları var, Türkiye’den ayrılmak istiyorlar. Geri de dönemiyorlar, çünkü Suriye’deki Esat diktatöründen de korkuyorlar, Avrupa’ya gitmek istiyorlar. Artık sınırlarımızı tutamayız.

Şimdi ne yapılacağına karar vermek Avrupalı liderlerin işi. Çözüm, bu mültecilerin Avrupa’ya gitmeleri ya da Türkiye’de kalmaları değil. Onlar için çözüm ülkelerine geri dönmeleridir, ancak bunu yapabilmek için bu insanların öldürülmeyeceği, huzurlu, güvenli bir bölge oluşturmamız gerekir.

Ancak Avrupa’daki hiç kimse bu travmaları anlamıyor. Avrupalıların bahsettiği tek şey bize ne kadar para verebilecekleri oluyor.

Bu bir para meselesi değildir, insani bir meseledir. Destek istedik ve son yedi yılda şimdiye kadar 40 milyar dolar harcadık. Avrupa bize altı milyar söz verdi, ancak yarısını bile almadık.

Sadece son iki günde, Yunanistan’a zaten sağladıkları iki milyarın yanı sıra Yunanistan’a ilave 700 milyon Euro vermeye karar verdiler. Bu, çifte standartların başka bir örneğidir. Türkiye altmış yıldır NATO üyesi. Türkiye paylaşılan demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü ve serbest pazar ekonomisi gibi ortak değerlerimizi hep korumuştur, ancak maalesef adil muamele görmemektedir.

MARTIN EHL: AB’nin benimsemesi gereken hızlı ve kısa vadeli çözüm ne olmalıdır? Ve uzun vadede çözümler nelerdir?

EGEMEN BAĞIŞ: Kısa vadeli çözüm, Türkiye sınırına yakın bir yerde Suriye’de bu insanları koruyabileceğimiz güvenli bir bölge yaratmaktır. Uzun vadeli çözüme gelirsek, Suriye’ye demokrasi ve istikrar getirmektir. Avrupa Birliğinin kısa ve uzun vadeli çözümleri bunlardır.

Dünyadaki herkes insan haklarına saygı duyulan bir demokraside yaşama hakkına sahiptir. Suriyeliler bunu hak etmiyor mu? Biz, Suriye topraklarının hiç bir karışını dahi istemiyoruz. Bizim hiç kimsenin toprağında gözümüz yok. Askerlerimizin orada olmasının nedeni, ulusal çıkarlarımızı korumak, vatandaşlarımızı Suriye’den gelen terörizmden korumaktır. Fakat bilmeniz gereken İdlib’deki insanlar güvenli olamazsa, Paris’teki insanlar da güvenli olamaz. İdlip’teki insanların güvenliği Avrupa’yı da etkiler. Bu bilinçle hareket etmek gerekmektedir.

MARTIN EHL: AB şimdi masaya daha fazla para koyup destek olsa, bu hükümetiniz için kabul edilemez mi?

EGEMEN BAĞIŞ: Bu sadece parayla ilgili değil. Siyasi bir çözüm de olmalı. Biz AB parası istemiyoruz, AB’nin bu sorunu ortak sorumlu hissetmesini istiyoruz. Elbette para önemlidir, ancak sorunu sadece parayla çözemezler. Rusya’ya, Şam’daki diktatör Esad’a karşı hepimizin birleştiği tek bir ortak ses ve söyleme ihtiyacımız var. Tüm karar vericileri ABD, Rusya, İran, Türkiye, bölgedeki tüm farklı unsurlara, mültecilerin geri dönebilmesi için ateşkes gerektiğine ikna etmemiz gerekiyor. Yani kendi ülkelerine geri döndürmeye. Ve onlar için Suriye’yi tekrar inşaa etmeliyiz.

MARTIN EHL: Rusya’dan bahsettiniz. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri nasıl tarif edersiniz?

EGEMEN BAĞIŞ: Kendi tarihinizden, Rusya ile ilişkilerin asla çok basit olmadığını biliyorsunuz. Rusya ile uzun bir sınırımız var, çok uzun ve köklü bir tarihimiz var. Yüzyıllar boyunca birbirimize saygı duymayı öğrendik, daha iyi ve daha kötü zamanlarımız oldu. Şimdi yeni bir aşamaya giriyoruz.

MARTIN EHL: Yeni aşama, açık bir çatışma bekleyebileceğimiz anlamına mı geliyor?

EGEMEN BAĞIŞ: Ne Ruslar ne de Türkler savaşmak istemiyorlar, ama biz Türkler olarak savaşmak zorunda kaldığımızda da asla kaçmadık, bugün de kaçmayız. Tarihimiz savaşlarla dolu. Rusların tarihi de bizim tarihimize çok benziyor. Ancak geçmiş deneyimlerden ve tecrübelerden birbirimize saygı duymayı da öğrendik.

MARTIN EHL: Bu biraz ironik bir durum, Türk şirketleri Rusya’ya, Rus gazının da geçtiği Türkiye’deki Rus şirketlerine çok karıştı, Boğaziçi Rus gemilerini Suriye’ye silahlarla yelken açtı. Bu durum nasıl izah edilir?

EGEMEN BAĞIŞ: Türkiye’nin Rusya ile yaklaşık 40 milyar dolarlık bir ticaretimiz var ve her yıl Rusya’dan yaklaşık 4,5 milyon turist geliyor. Onlarla her zaman aynı fikirde değiliz ve muhtemelen 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana bir Rus savaş uçağını düşüren tek ülkeyiz. Bununla gurur duymuyoruz, böyle bir şey planlanmadı, dış kuvvetler için çalışan Türk Hava Kuvvetleri’nin içindeki hainler yaptı. İlerleyen süreçte de Rusya ile ilişkilerimizi geliştirmeye çalıştık. Ancak Suriye’deki siyasete ilişkin görüşlerimizde farklılıklarımız var.

Bir milyondan fazla insanı öldürmekten sorumlu olan Esad’ı Şam’da görevden almamız gerektiğini düşünüyoruz. Ancak Putin onu çok koruyor ve iktidarda kalmasını istiyor. Bu bizim Rusya ile en büyük anlaşmazlığımız. Ancak hava savunması söz konusu olduğunda, kendimizi korumak için Rus S-400 füze sistemini satın almaktan da çekinmiyoruz.

Öte yandan, en yakın müttefiki Esad ile savaşıyoruz. Bu çok karmaşık bir ilişkidir, ancak bildiğiniz gibi Ruslar karmaşıktır ve Türkler daha da karışıktır.