Elif Çakır: Bildiğimiz İsmail Kahraman dedim, bir şey yazmadım

Elif Çakır: Bildiğimiz İsmail Kahraman dedim, bir şey yazmadım

Karar yazarı Elif Çakır, Meclis'teki "Çanakkale Anması"nde gösterilecek tiyatro oyununda kadınları sahneye çıkartmayan TBMM Başkanı İsmial Kahraman'ı eleştirdi.

Kahraman'ın Kültür Bakanı olduğu 1996 yılında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı Semavi Eyice'yi görevden alarak, "Alnı secde-i rahmana değmemiş, Hristiyanların piyonu olan birisi. Ben de onu kolundan tuttum, kapının önüne koydum” demesini hatırlatan Çakır, "İşte o gün İsmail Kahraman’dan utanmıştım" ifadesini kullandı.

Elif Çakır'ın, "Meclis Başkanı piyangodan çıkmadı" başlığıyla (3 Nisan 2018) yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:

İsmail Kahraman Meclis Başkanı olduğundan bu yana...

“Laiklik yeni Anayasa’da olmamalıdır” dedi, yazmadım.

Ne dediğini bilmiyor dedim.

Bir kadın siyasetçi olan Meral Akşener ile ilgili olarak çıktı “Meral Kılıçdaroğlu” gibi yakışıksız laflar etti, yazmadım.

Çünkü utandım.

Üsküdar’da gittiği bir Kitap Fuarı açılışında, Meclis Başkanı’nın tarafsızlığına, ciddiyetine, olgunluğuna yakışmayacak şekilde, çocukça sevindirik bir hal içerisinde çıktı, “Çamlıca’daki Caminin adı Recep Tayyip Erdoğan Camii olsun. Kendisinin kabul edeceğini zannetmiyorum ama zorlayalım kendisini. Oyunuza sığınıyorum, kabul edenler ve kabul etmeyenler? Saf demokrasi budur, oylama böyle yapılır” dedi.

Bildiğimiz İsmail Kahraman dedim, bir şey yazmadım.

Meclis Başkanlığı döneminden aklımda kalanlar bunlar.

Velhasıl demek istediğim tam olarak şudur:

Sayın Kahraman’ın makamına, konumuna, yaşına uygun düşmeyen “tuhaf açıklamaları”, tavırları beni hiç şaşırtmadı, şaşırtmıyor.

Ancak herkeste bir şaşırma, herkeste bir hayrete düşme...

Yine böyle oldu.

Baktım yine herkeste bir “Duydun mu İsmail Kahraman ne yapmış?” şaşkınlığı, herkeste bir “Duydun mu İsmail Kahraman ne cevap vermiş” hayreti...

Niye hayret ediyorsunuz, ben anlamıyorum.

***

Son olay malumunuz...

TBMM “Çanakkale Şehitlerini Anma” gecesi düzenliyor. Devlet Tiyatroları bu gece için bir gösteri hazırlıyor.

Hop. Gösteriye bir saat kala, kadın oyunculara sahneye çıkmayacakları söyleniyor. Haliyle kadın oyuncular “sebep” soruyorlar. “Sebebin” Meclis Başkanı olduğu açıklanıyor. Sahneye çıkamayacakları “ancak sahne kenarında, merdivenlerde” durabilecekleri söyleniyor.

Neresinden tutsanız elde kalan, parça parça dökülen bir rezalet. Fakat, asıl utanç verici olan adı üstünde, büyük harflerle yazılı Türkiye Büyük Millet Meclisi’mizin Başkanının “Kadınlar oyuncular sahneye çıkartılmadı” iddiasına verdiği ilk cevap. Şöyle demiş:

“Zavallılar, inşallah düzelirler.”

Sayın Kahraman oldukça merhametli elbette, tepki gösteren zavallıların durumuna “acıyormuş”.

Neden?

Efendim, Sayın Kahraman, “Oldukça muhteşem bir faaliyet yapmış. Çanakkale’nin manasını bilmeyenler, tarih duygusuna sahip olmayanlar, bu muhteşem faaliyetten bahsetmiyormuş. Zaten ortada sahne yokmuş. Tiyatro eseri de yokmuş. Yer yokmuş.”

Velhasıl kamuoyu şaşkın.

Ben de diyorum ki. Şaşırmayın.

Bakınız. İsmail Kahraman dediğimiz zatı muhterem, bilinmedik bir kişilik değil. Sonradan değişmiş falan değil.

Hatırlayınız. Yıl 1996. Dönemin Kültür Bakanı İsmail Kahraman. Taksim’e cami tartışmaları gündemde. Kültür Bakanı olarak çıktı “Taksim’de çok sayıda kilise var ancak bir cami yok. İnşallah Taksim bu ayıptan kurtulacaktır.”

Türkiye’nin en önemli sanat tarihçisi olan Sayın Prof. Semavi Eyice o sırada Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı. Sayın Eyice’ye soruldu ve kendisinin söylediği özetle şuydu: “Cami yapılacaksa mimarisinin tarihi dokuya uygun olmasına dikkat edilmeli.”

Vay sen misin bunu söyleyen!

Sayın Eyice görevden alındı. Yetmezmiş gibi İsmail Kahraman bir de kameralar karşısına geçip konuştu. “Alnı secde-i rahmana değmemiş, Hristiyanların piyonu olan birisi. Ben de onu kolundan tuttum, kapının önüne koydum” dedi. İşte o gün İsmail Kahraman’dan utanmıştım. O gün bugündür beni utandırmaya devam ediyor.