‘İnce, Erdoğan’ı iktidardayken indiriyor’

‘İnce, Erdoğan’ı iktidardayken indiriyor’

Köşe yazarlarının bugünkü gündeminde CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin performansı vardı. İnce’nin, en başından itibaren Erdoğan’a karşı polemiği yöneten kişi olduğu, altın vuruşunu ise seçimlere iki hafta kala İstanbul’da yaptığı belirtildi. Türk siyasetindeki yeni fenomenin İnce olduğuna yer verilirken, “Erdoğan vurdukça İnce yükseliyor!” yorumu yapıldı.

Gazetelerin köşe yazarlarının bugünkü gündeminde, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin performansı vardı. ‘Büyük Türkiye ve güçlü liderlik iddiasının içini dolduramayan bir Erdoğan’a karşı polemikçi siyasetin elbette uygun zamanı. Ama bunun için bir İnce olmak lazım” değerlendirmesi yapılırken, İnce için ‘Türk siyasetindeki yeni fenomen’ ifadesi de kullanıldı.

Cumhuriyet yazarı Kadri Gürsel, ‘İnce, Erdoğan’ı iktidardayken indiriyor’ başlıklı yazısında, Muharrem İnce’nin seçime damgasını şimdiden vurduğunun altını çizerken, “İnce’nin harekete geçirdiği toplumsal-siyasal dinamizm, Ecevit’in 70’lerde kendi adının etrafında oluşturduğu heyecan dalgasını anımsatmaya başlıyor” dedi.

İnce’nin kampanyasının bir ayağını Türkiye’nin acil sorunlarına çözüm vaadi ve kutuplaşmaya karşı barışın savunulmasının oluşturduğunu bildiren Gürsel, “Kampanyanın diğer ayağında ise Erdoğan’ın “indirilmesi” var. Dikkat ederseniz “Erdoğan’ın iktidardan indirilmesi”nden bahsetmiyorum. Demokratik ve meşru nihai hedef tabii ki Erdoğan’ın iktidardan indirilmesi... Ama İnce, Erdoğan’ı henüz iktidardayken indiriyor” ifadelerini kullandı. Gürsel, özetle şunları kaydetti:

“Erdoğan’ın biraz da kolaylaştırıcı rakipleri sayesinde oluşturduğu “yenilmezlik efsanesi”ni yıkan, dozu ayarlı ve planlı bir polemik sayesinde İnce, meydanlarda konuştuğu her gün AKP liderinin “kişi kültü”nü tahrip ediyor, karizmasını sarsıyor, onu hata yapmaya zorluyor ve hatalarını da rakibine karşı, açıkçası iyi kullanıyor.

ALTIN VURUŞ

İnce, en başından itibaren Erdoğan’a karşı polemiği yöneten kişi oldu; inisiyatif hep İnce’de, Erdoğan hep savunmadaydı. İnce, polemiğini olgunlaştırdıktan sonra bence liderlik iddiasının “altın vuruş”unu seçimlere tam iki hafta kala İstanbul’da yaptı.

16 yıl önce, kendisini dezavantajlı hisseden kesimlerin desteğini arkasına alıp, aşağıdan ve dışarıdan gelerek sonunda statükoyu yerle bir eden Erdoğan’a, miadının bu bakımdan çoktan dolduğunu şu sözlerle anlattı İnce:

‘Benim rakibim kim?

Benim rakibim bir beyaz Türk, beyaz Türk...

(…)Karşısında da bu milletin zencisi var. Zencisi benim, beyaz Türk o.

Bana gariban diyor. Doğru. Ben garibanların adayıyım, doğru (‘Başkan İnce’ sloganları). Rakibim beyaz Türk, Saray’ında beyaz çay içiyor. Ben sizin gibi siyah çay içiyorum. Onun için o beyaz Türk, ben zenci.

İŞİN SIRRI

Bütün televizyonlar onun, bütün gazeteler onun. O manşetleri atıyor, ben manşetlere karşı savaşıyorum. Onun yanında medya var, benim yanımda millet var millet. O artık eskisi gibi değil, o saraylı. O, fukaralık günlerini unuttu. O, pahalı elbiseler, pahalı saatler, pahalı uçaklar, pahalı helikopterler... Onlarla yaşıyor. Milletin evladı benim, halk çocuğu benim. (...) Statükocu olan Erdoğan, yenilikçi olan benim.’

Bu söylemle Muharrem İnce, yıllar önce üzerine basarak yükseldiği zeminden Erdoğan’ı indiriyor. “Türkiye’nin zencisi, garibanların adayı, manşetlere karşı savaşanı, yenilikçisi benim” diyerek Erdoğan’ı ahlaki, siyasi ve sosyal olarak şimdi kendisinin durduğu bu yerin tam da karşı kutbuna yerleştiriyor ama kutuplaştırmıyor. İşin sırrı da bu.

İnce’nin söylemi kutuplaştırıcı değil. İnce bu söylemiyle Erdoğan’ı AKP tabanından ayrıştırmayı deniyor. Kendisini ise Erdoğan’ın tabanıyla karşıtlaştırmıyor. Tam tersine Erdoğan’ın yoksul seçmeniyle kendisi arasında özdeşlikler oluşturuyor.

Erdoğan, İnce’nin kendisinden ve kampanyasından, ona karşı kültürelci ve kimlikçi karşıtlık yaratmak için malzeme devşiremiyor. büyük Türkiye ve güçlü liderlik iddiasının içini dolduramayan bir Erdoğan’a karşı polemikçi siyasetin elbette uygun zamanı. Ama bunun için bir İnce olmak lazım.”

SİYASETTE YENİ FENOMEN

Habertürk yazarı Fatih Altaylı ise Muharrem İnce'nin hiç kimsenin beklemediği bir performans sergilediğini belirterek, şunları kaleme aldı:

"Meydanları kendi partisi dışında da kendisini merak edenlerle doldurmayı başardı. Partisinde büyük bir heyecan yarattı ve bu heyecanı hep yukarıya taşıdı. Partisinin oylarını konsolide etmekle kalmadı, artırdı. CHP’yi 1970’lerde Ecevit’in elde ettiği başarıdan bu yana görülmemiş bir oy seviyesine doğru götürdü. Hitabeti, hazırcevaplığı, gerekli hallerde sert, gerekli hallerde nüktedan tavrıyla ilk kez bir lider ya da lider adayının Erdoğan karşısında ezilmeyebileceğini gösterdi. Erdoğan’ın belirlediği gündemin peşinden koşmadı, gündemi kendi belirledi. Peşinden koşturdu. Gerçi Erdoğan bu konuda yaptığı hatanın farkına vararak birkaç gündür söylemini değiştirip Kandil ve terörle mücadele söylemine kaymayı tercih etti, ama sanki biraz geç kaldı. Sonuç olarak Türk siyasetindeki yeni “fenomen” Muharrem İnce’dir.”

‘ERDOĞAN VURDUKÇA İNCE YÜKSELİYOR’

Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi ise "Cumhurbaşkanı Erdoğan  vurdukça  Muharrem İnce yükseliyor. Muharrem İnce’nin bagajının olmaması nedeniyle Erdoğan’ın kullanabileceği bir açık vermiyor" dedi.

"İnce’nin yükselişinde ‘ince‘ bir çizgi var. Muharrem İnce hâlâ AK Parti seçmeninden oy alamıyor" diyen Selvi, "24 Haziran seçimlerinde başarılı bir çıkış yakalayan Muharrem İnce, son düzlüğe girerken CHP’nin sosyolojik sınırını aşmış durumda. CHP’nin her seçimde takıldığı yüzde 25 sınırını aşan İnce’nin seçmenlerle sağladığı diyalog, ortalama Türk vatandaşının anlayacağı dili kullanması, Erdoğan’la polemiğe girmesi, dinle, dindarlarla, başörtüsüyle bir sorununun olmaması nedeniyle yükselişini sürdürüyor " ifadelerine yer verdi.