Kılıçdaroğlu kapıyı araladı mı? ‘Deli miyim kardeşim, ömrü billah bu koltukta oturacağım’

Kılıçdaroğlu kapıyı araladı mı? ‘Deli miyim kardeşim, ömrü billah bu koltukta oturacağım’

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Parti Meclisi (PM) kapanış konuşmasının tüm üyeleri etkilediği, varılan kanaatin, görevden ayrılacağı şeklinde olduğu öne sürüldü, ancak zamanlamayla ilgili bir öngörünün bulunmadığı kaydedildi. CHP Lideri’nin partideki yapılanmayı tamamladığı anda bu yönde adım atabileceği savunulurken, toplantıda çok önemli mesajlar verdiği belirtiliyor. İşte o mesajlar: ‘İnce’nin başkan olamayacağını anladım. Deli miyim kardeşim, ömrü billah bu koltukta oturacağım…”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu(huh Parti Meclisi kapanış konuşmasının tüm üyeleri etkilediği, muhalifiyle, destekçisiyle herkesin üzerinde en mutabık kaldığı noktanın, her türlü olağanüstü kurultay tartışmasını yerel seçim sonrasına kadar bitirdiği şeklinde olduğu kaydedildi. CHP Lideri’nin, bir başka kapıyı da araladığına yer verilirken, ‘varılan kanaatın görevden ayrılacağı şeklinde olduğu, ancak zamanlamayla ilgili bir öngörünün bulunmadığı, partideki yapılanmayı tamamladığı anda bu yönde bir adım atabileceği’ belirtildi.

Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, “CHP’de Kılıçdaroğlu sonrası için hazırlık” başlığıyla kaleme aldığı yazıda, şu görüşlere yer verdi:

“Üzerine şimşekleri çekmemek için” adının yazılmasını istemeyen, Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce’yi de desteklemeyen etkin isme göre “Olağanüstü kurultay çabası sahada sonlandı...” Yerel seçim sonrasına kadar ötelendi…

Ancak Kılıçdaroğlu’nun önceki günkü konuşması bir başka kapıyı araladı…

“DELİ MİYİM KARDEŞİM?”

Özellikle de bir genel başkanda kendisi için olması gerekenleri “Yeni bir felsefesi ve bakış açısı olmalı; ahlaki duruş gösterebilmeli; yılmadan mücadele edebilmeli” diye 3 madde ile sıraladıktan sonra dile getirdiği şu 3 önemli cümle:

“1- Seçim sonrası Muharrem İnce’nin Genel Başkan olmasını destekleyerek bırakacaktım; İnce ile hareket eden Yaşar Tüzün’e de aktardım. Genç, dinamik, bu işi götürür diye düşünmüştüm ama o kavga çıkardı; olmayacağını anladım.

2- Deli miyim kardeşim ömrü billah bu koltukta oturacağım; Genel Başkan koltuğuna oturmanın ne büyük delilik olduğunu bilmiyor muyum?

3- Bu partide ideolojik erozyon var, il örgütlerinden tüm yönetimlere kadar, bunun düzelmesi lazım, benim de sorumluluğum var…”

EKİP LİDERİ ARAYIŞI

Bu cümleler muhaliflerden çok Kılıçdaroğlu ile birlikte hareket edenleri etkilemiş. Vardıkları kanaat Kılıçdaroğlu’nun görevinden ayrılacağı yönünde…

Bunun zamanlamasına ilişkin bir öngörüleri yok, ancak Kılıçdaroğlu’nun yıllardır dile getirdiği partideki yeniden yapılanmayı tamamladığı anda bu yönde adım atacağı yönünde.

Kılıçdaroğlu’na destek verenlerle birlikte, İnce ile hareket etmeyen muhalefeti buluşturan da bu nokta… Hedefleri, İnce’ye, “Parti için puan toplarken, kendin için adım attığında bunu tüketiyorsun” mesajını vererek yerel seçim öncesi ortaya çıkan gerilimi düşürmek. Geçen sandıkta Yalova’da gösterdiği eforu da anımsatıp İnce ve ekibini yerel seçime odaklı hale getirmek…

Ancak, Kılıçdaroğlu’nun bırakmasıyla birlikte yerine namzet olarak gösterilebilecek birkaç ismi ve ekip hareketini de yaratmak.

CHP’nin bundan sonraki sürecinde karizmatik bir lider yerine, her kesimi kucaklayan bir ekip hareketinin fayda sağlayacağına inanıyorlar.

“Değişim zorunlu olduğunda birkaç isim ve kadro çıkabilmeli, bu partiyi daha da zenginleştirir ve yenileşmenin önünü açar” görüşü hakim…

Kendileri dile getirmiyor ancak aktardıklarından uzun yıllar iktidarda kalan Japonya Liberal Demokrat Parti örgütlenmesine benzer bir yapıyı hedefledikleri sonucu çıkarılabilir…

EN AZ 3 GRUP

CHP’de bu kapsamda 3 farklı gruptan söz edilebilir…

İlki, İnce’nin de öncülük ettiği, ağırlıklı bölümü eski milletvekillerinden oluşan grup…

İkincisi yeni bir yönetim anlayışı gerektiğini savunan, parti yönetiminde olmakla birlikte Kılıçdaroğlu’nu desteklemeyen grupta yer alanlar.

Üçüncüsü ise tamamen bunların dışında CHP’nin sosyolojik algısının toplumda yıprandığını, muhafazakar kesime bu nedenle açılamadığını ileri sürüp, yeni bir parti yapılanması içinde hareket edilmesi gerektiğini savunanlar…

Ancak her üçünün de bu aşamada uzlaştıkları bir nokta var, o da “Arzu Tramvayı” histeriğinin tekrar atak yapması durumu…

Yani, Amerikalı yazar Tannessee Williams’ın, Ellia Kazan tarafından sinemaya da uyarlanan ve 4 Oscar alan oyunundaki çekişmenin ne şekilde biteceği de önemli…”