Kılıçdaroğlu: Üniversiteleri Ortaçağ üniversitelerine dönüştürdüler!

Kılıçdaroğlu: Üniversiteleri Ortaçağ üniversitelerine dönüştürdüler!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Zirvesi'nde konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Benim görevim her vatandaşa sorumluluğunu hatırlatmaktır, biz üstümüze düşen görevi eksiktir veya fazladır yerine getirmeye çalışıyoruz. Kısır tartışmalardan özenle kaçınmaya çalışıyoruz. Gerilimden kaçınmaya çalışıyoruz. Kavgadan kaçınmaya çalışıyoruz. Tartışalım hay hay. Çekinmeyiz tartışmaktan. Oturup konuşalım hay hay. Oturup konuşmaktan çekinmeyiz. Televizyonlarda tartışalım hay hay, oturup televizyonlarda tartışalım” dedi.

Kılıçdaroğlu, CHP Bilgi ve İletişim Teknolojileri Genel Başkan Yardımcılığı tarafından Etap Altınel Otel’de düzenlenen Bilgi ve İletişim Teknolojileri Zirvesi'ne katıldı.

Kılıçdaroğlu konuşmasında özetle şunları söyledi: 

“Akıl artık dünyanın en önemli stratejik ürünüdür. Yani insan beyni artık 21. yüzyılda en stratejik üründür.

Eğer bir siyasetçi çıkıp bir alanda konuşma yaparken ‘biz Müslüman bir ülkeyiz, bizim mucit yetiştirmemiz mümkün değildir’ diyorsa o hazır olarak toplumu geriye götürmekle görevlendirilmiş demektir.

“EĞİTİMİN AMACI BİR SİYASAL PARTİYE MİLİTAN YETİŞTİRMEK DEĞİLDİR”

Ama maalesef ülkeyi yönetenler eğitimin önemini hala kavramış değiller. Eğitimin amacı bir siyasal partiye militan yetiştirmek değildir. Eğitimin amacı Türkiye’yi 21. yüzyılın saygın devleti kılmak için oturup çalışmaktır, üretmektir. Eğitimin amacı budur.

Elbette ki bir ülkenin saygınlığı ürettiği bilgiyle ölçülür. Ürettiği bilgi ne demektir, sanayi de katma değeri yüksek ürün demektir. Başka ne demektir, bilim insanı, yeni yayınlar demektir, yeni sanatçılar demektir, sanat dünyasını zenginleştirmek demektir. Şunu artık Türkiye’yi yönetenlerin karar vermesi lazım. Biz yüksek teknoloji ürünleri üretecek miyiz, yoksa tüketecek miyiz? 

"TÜRKİYE’NİN BİR OTOMOBİL MARKASI BİLE YOK"

Hiç kimse şunu unutmasın, Türkiye, Güney Kore’den önce otomobil üreten ülkedir. Buyurun, şimdi bakalım, dünya çapında en az üç otomobil markası var  Güney Kore’nin. Türkiye’nin bir otomobil markası bile yok. Bizim Güney Kore’den ne eksiğimiz var.

“ULUSAL BİR POLİTİKA OLMASI GEREKİRKEN EĞİTİM POLİTİKASI BAKANDAN BAKANA DEĞİŞTİ”

Eğitim sistemi milli bir politika ulusal bir politika olması gerekirken eğitim politikası bakandan bakana değişti. Ve biz eğitim politikamızla kendi çocuklarımızı denek olarak kullandık. Her bakana göre ayrı politika oluşturduk. Oysa eğitim milli olmak zorundaydı adı üstünde Milli Eğitim Bakanlığı.

“ÜNİVERSİTELERİ ORTAÇAĞ ÜNİVERSİTELERİNE DÖNÜŞTÜRDÜLER”

Üniversiteler bilgi üretemiyor. Düşünce özgürlüğünün önüne siz hangi gerekçeyle duvar örersiniz. Üniversiteleri Ortaçağ üniversitelerine dönüştürdüler. Bilim üretmeyen üniversiteler. Onlara üniversite denmez. Düşüncesini açıklayanın hapse atıldığı bir ülkede demokrasi de gelişmez bilim de gelişmez. Tren kaçarsa yakalayamazsınız.

“EKİM 2016’DA BYLOCK KULLANIMINDA MANİPÜLASYON OLABİLECEĞİNİ BAŞBAKANLIĞA BİLDİRDİK”

ByLock kullanımı dolayısıyla binlerce kişi hapislere atıldı. Oysa Ekim 2016’da ByLock kullanımında manipülasyon olabileceğini Başbakanlığa bildirdik. Bu ne anlama geliyor, şu anlama geliyor, teknolojiyi en iyi kullanan CHP manipülasyonlar yoluyla masum insanların da mahkum edilebileceğini saptadı ve bir sorumluluk gereği bunu Başbakanlığa bildirdi ama bizim raporu hiç dikkate almadılar. 2017’de geldiğimiz nokta binlerce kişinin boşu boşuna mahkum edildiği ve hapse atıldığı. Uyaran parti kim, CHP. Raporlayan parti kim, CHP. Uyuyan kim Başbakanlık. Masum insanları hapse atan kim, mevcut hükümet ve yargı, korkuya teslim olan yargı. Manipülasyon yapılabileceğini söyleyen hakimler sürüldü. Oysa biz çok önceden bunu Başbakanlığa bildirdik.

“ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR EĞİTİM YOLUYLA KÖRELTİLİYOR”

Üstün yetenekli çocuklar eğitim yoluyla köreltiliyor.

Devletlerin doğuşuna ve batışına da iyi bakmalıyız. Osmanlının batışına da iyi bakmalıyız. Bilimi ve bilgiyi reddettikten sonra Osmanlı bilimi ve bilgiyi reddettikten sonra çöküş sürecine girmiştir. Dumlupınar’da bir müzemiz var. O müzede Dumlupınar Savaşı’nda kullanılan silahlar sergileniyor. Yolunuz düşerse o müzeyi gidip lütfen gezin. Müzede kullanılan silahlar Almanların, Fransızların ve Amerikalıların, Rusların silahları. Ürettiğimiz tek silah yok. Ve biz Milli Kurtuluş Savaşı'nı hangi koşullar altında verdiğimizi de o müze aslında bize söylüyor. Boşuna Köroğlu ‘delikli demir icat oldu, mertlik bozuldu’ dememiştir. Siz delikli demiri icat edemiyorsanız mertlikten söz edemezsiniz. Elde yalın kılıç gideceksiniz karşınızdaki düşman sizi 500 metreden indirecek aşağıya. Bu aklın başarısıdır. Sizin saygınlığınız ürettiğiniz ürünlerle paraleldir dünyadaki saygınlığınız. Kültür de üretirsiniz sanatta üretirsiniz sanayi de üretirsiniz hizmet sektöründe üretirsiniz. Bilgiyi reddederseniz zaten üretemezsiniz. Üzülerek ifade edeyim iktidar olanlar hala bunun farkında değiller. Ve Türkiye Osmanlı'nın son dönemlerini adeta yaşıyor bilgi açısından, teknoloji açısından.

"KEŞKE OYUMU KULLANMASAYDIM, KEŞKE ELİMİ KESSEYDİM DEMEMELİDİR"

Yapay zekanın giderek hayatımızda bir gerçek olarak çıktığı bir 21. yüzyılın Türkiye’sinde biz nelerle uğraşıyoruz. Eğer Türkiye’yi geleceğe taşıyacaksak, saygın bir ülke kılacaksak, çağdaş uygarlığı yakalayacaksak vatandaş olarak her birimizin tek tek sorumluluğu var. Kimse ben gittim oy kullandım, böyle oldu, keşke oyumu kullanmasaydım, keşke elimi kesseydim dememelidir. Düşünerek sandığa gitmelidir. Türkiye’nin geleceğini düşünerek sandığa gitmelidir. Demokrasiyi düşünerek sandığa gitmelidir. Uygarlığı düşünerek sandığa gitmelidir.

Çocuğunu düşünerek sandığa gitmelidir. Ve oyunu öyle kullanmalıdır. O nedenle tek tek her vatandaşın sorumluluğu var, benim görevim her vatandaşa sorumluluğunu hatırlatmaktır, biz üstümüze düşen görevi eksiktir veya fazladır yerine getirmeye çalışıyoruz. Kısır tartışmalardan özenle kaçınmaya çalışıyoruz. Gerilimden kaçınmaya çalışıyoruz. Kavgadan kaçınmaya çalışıyoruz. Tartışalım hay hay. Çekinmeyiz tartışmaktan. Oturup konuşalım hay hay. Oturup konuşmaktan çekinmeyiz. Televizyonlarda tartışalım hay hay, oturup televizyonlarda tartışalım. Bilim insanlarıyla bir araya gelelim. Kendi ufkumuzu kendi dünyamızı büyütelim, geliştirelim, bundan da çekinmeyiz.

“SİVİL ÖLÜME MAHKUM ETTİK”

Bilim insanlarımız nerede? Bir bildiri imzaladılar diye yüzlerce üniversite hocasını kapının önüne koyduk. Yurt dışına çıkışlarını yasakladık. İş bulmalarını yasakladık. Sivil ölüme mahkum ettik.”