KONDA değerlendirdi: ‘Kürtler ilk defa...'

KONDA değerlendirdi: ‘Kürtler ilk defa...'

Yaşanan devri ‘küresel ara buzul dönemi’ olarak adlandıran KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır’a göre, umutsuzluk ve belirsizlikten kurtuluş için iktidardan muhalefete ‘yeni bir ütopya üretilmesi ve bunun siyasetinin örgütlenmesi’ gerekiyor.

Türkiye'nin güvenilir kamuoyu araştırma şirketlerinden KONDA'nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır, yaşanan dönemi “Küresel ara buzul dönemi” olarak tanımladı. Ağırdır, umutsuzluk ve belirsizlikten kurtuluş için “iktidardan muhalefetine yeni bir ütopya üretmeli ve bunun siyasetini örgütlemeliyiz” dedi.

"Kürtler ilk defa 'Kürt partisine bu yapılır mı' itirazı içinde diyen Ağırdır, "Kürtler, HDP’ye ya da ardından gelecek olan başka partilere sahip çıkacaktır. Ama mesele sadece oy verme davranışı değil. Mesele asıl olarak; Türkiye bu gerilimi taşıması mümkün mü, bu meselenin sürdürülmesi mümkün mü" ifadesini kullandı.

Mezopotamya Ajansı'na konuşan Ağırdır, bugün Kürtlerin en önemli meselesini, ‘biz’ duygusunun parçalanıyor ve kimliklere dayalı kutuplaşma yayılıyor olarak gördüğünü belirterek, şunları kaydetti:

“Çünkü bu ruh hali ortak yaşam iradesini güçlendiren bir motivasyon üretmiyor. Aksine ortak yaşam iradesini zayıflatan motivasyonlar üretiyor. O zaman korkular çalışıyor. Biz CHP, HDP ya da HAYIR diyen blok üzerine konuştuk ama AK Parti ya da muhafazakar küme üzerinden bakarsak, onlar da tabandan almıyorlar. Siyasi aktörleri anlamında değil. Oradaki sade AK Parti’ye ya da MHP’ye oy vermiş 25 milyon insana baktığım zaman o insanların önemli bir kesimi gerçekten kendi vatanları veya inançları üzerinden bir tehdit algısına sahip. Bütün dünyanın Türkiye’nin bölüneceğine inanıyor. Gelişmeler de onları haklı çıkaracak önek üretti vs.

‘HER PARTİ BİR KİMLİĞİN İÇİNDE TIKANDI KALDI’

Ağırdır, ‘Tablo buysa, o zaman ne yapmak gerekiyor? ‘ sorusuna ise şu karşılığı verdi:

“Hayırcı blok diye bakarak değil, bütün Türkiye’nin yüzüne bakmalıyız. Sadece Türklerin değil Kürtlerin de, sadece sekülerlere, solculara ya da Alevi ve aydınlara değil, muhafazakarlarda dahil bütün Türkiye için yeni bir ütopya üretmeli ve bunun siyasetini örgütlemeliyiz. Bugün var olan partilerin hiçbirisi bunu yapma kapasitesine sahip değil. Bu partilerin hepsi bir kimliğin unsuru ve kutuplaşmanın bir parçası haline dönüşmüş durumdalar. Bu anlamda HDP’nin Türkiyelileşme projesi çok anlamlıydı. Ben o zaman dedim keşke bütün partiler Türkiyelileşebilse. Çünkü, her parti bir kimliğin içerisinde tıkanıp kaldı. Ama hayat başka türlü aktı. Bölgedeki gelişmeler, Türkiye’deki gelişmeler, PKK’nin yaptıkları, devletin tercihleri, AK Parti’nin tercihleri sonuç olarak önümüzde böyle bir mesele var. Dolayısıyla burada bu kadar umutsuzluk üretecek, bu kadar kaygı, korku geleceğe bakmak yerine gerçekten ortak geleceğe olan inancımızı beslemek gerekiyor. Önce her birimizin kendi zihninde, gönlünde bir yenilenme üretmeye ihtiyacımız var. Bu çaresizlikten kurtulmak ve yeniden bu ülkenin ortak hayata, ortak geleceğe olan inancını tazelemekten başlamamız lazım.”