'MHP 'kilit partiyiz' dese de Erdoğan’ın pratikte koalisyona ihtiyacı yok’

'MHP 'kilit partiyiz' dese de Erdoğan’ın pratikte koalisyona ihtiyacı yok’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın artık elinin güçlü olduğu, değişik nitelikte kanunları, farklı partilerle anlaşarak, belki buna bile gerek kalmadan yürürlüğe sokabileceği belirtildi.

Posta yazarı Oral Çalışlar, yeni sistemde denetlemenin, ancak çıkarılacak yeni kanunlar üzerinden yapılabileceğini, bunun için, Cumhurbaşkanının, pratikte bir koalisyona ihtiyacı bulunmadığını kaydetti. Çalışlar, “Artık Cumhurbaşkanının eli güçlü. Değişik nitelikte kanunları, farklı partilerle anlaşarak, hatta belki buna da tam olarak gerek kalmadan, yürürlüğe sokabilecek” dedi.

‘AK Parti MHP’ye mecbur mu?’ başlıklı yazısında Çalışlar, MHP'nin genel af talebinin, AKP tarafından kabul görmediğini, Alaattin Çakıcı'ya geniş bir ziyaretçi sağlayan düzenlemeyi yapan Kırıkkale Başsavcısı’nın daha düşük başka bir göreve tayin edildiğini hatırlattı. Çalışlar, şunları kaydetti:

MHP OHAL’İN DEVAMINDAN YANA AMA…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir değişiklik olmazsa, seçim kampanyası sırasında söz verdiği gibi,  OHAL'in uzatılması için Meclise başvurmayacak. MHP’nin ise OHAL'in devamından yana bir tutum içinde olduğu, parti yöneticileri tarafından açıklandı. Seçimlerden kısa süre önce, Bahçeli, "AK Parti bize mecbur" diyerek bir çıkış yapmıştı.

Seçimlerin hemen ardından, "Türk milleti MHP’yi TBMM’nin hem kilit partisi yapmış hem de denge ve denetleme görevini vermiştir." dedi.

MHP İLE İTTİFAK SAYESİNDE…

24 Haziran seçimlerinde AK Parti ve Tayyip Erdoğan, kritik eşiği MHP seçmeniyle aştı. Eğer bu destek olmasaydı Türkiye bugün bambaşka bir tabloyla karşı karşıya kalabilirdi. MHP bu nedenle "kilit partiyiz"i vurguluyor.

Öte yandan, yeni sistemde Cumhurbaşkanının konumu farklı. Hükümet kurulurken, Meclis onayına ihtiyaç yok. “Meclisin hükümeti güvensizlik oyuyla düşürmesi” gibi bir yol,yeni sistemde yok. Meclisin denetim imkanları sınırlı. Parlamenter rejim olsaydı şu an büyük olasılıkla koalisyon pazarlıkları içinde olacaktık. Örneğin, hükümetin ortağı olabilecek bir MHP, sayısal olarak, hükümeti bozma gücüne erişebilecekti. Her durumda MHP’nin hareket alanı daha geniş olurdu.

YENİ SİSTEM FARKLILIĞI

Yeni sistemde denetleme ancak çıkarılacak yeni kanunlar üzerinden yapılabilecek. Bunun için, Cumhurbaşkanının, pratikte bir koalisyona ihtiyacı bulunmuyor.

Bir kanunun çıkarılması gündeme geldiğinde, diyelim ki iktidar MHP ile anlaşamadı. AB uyum yasaları konusunda görüş farkı oluştu... O zaman iktidar diğer partilerden birine başvurabilir. O partinin programına uygunsa, kanunlar çıkarılabilir. Tabii pratikte buna da gerek kalmayabilir. Muhalefetin oturumlarda vereceği “fire”ler, Cumhurbaşkanının istediği kanunu çıkartmasını sağlamaya yeterli olabilir.

Artık Cumhurbaşkanının eli güçlü. Değişik nitelikte kanunları, farklı partilerle anlaşarak, hatta belki buna da tam olarak gerek kalmadan, yürürlüğe sokabilecek.

Bütün bunları henüz birebir görmedik. İlişkilerin nasıl gelişeceği, yeni sistemin nasıl işleyeceği henüz bilinmiyor. Yaşayarak göreceğiz.

Peki, demokratikleşme, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı gibi evrensel hukuk devleti ölçüleri bu yeni sistemde ne ölçüde hayat bulabilecek? Asıl sorun burada.”