Önünde düğme olmayan cübbelerimizi unutmayacağız

Önünde düğme olmayan cübbelerimizi unutmayacağız

Ankara Barosu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ile yaşanan gerilimin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın meslek kuruluşlarının seçim yönteminin değiştirileceği açıklamasına yanıt verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın meslek odalarını seçim sisteminin değişeceği açıklamasını yanıt veren Ankara Barosu, seçim sistemi değiştirilerek baroların sesinin kısılmaya çalışıldığını ifade ederek, “Var olduğumuz müddetçe önünde düğme ve ilik olmayan cübbelerimizin anlamını unutmayacağımıza ve mesleğimize başlarken ettiğimiz yeminden dönmeyeceğimize dair halkımıza söz veriyoruz” dedi.

Yazılı açıklama yapan Baro, meslek örgütlerinin sesinin kısılmaya çalışıldığını ifade ederek, şunları belirtti:

 “Baroların seçim esasını değiştirerek onu halkın ve avukatların sesi olmaktan çıkarıp, siyasal iktidarların kapalı gözleri haline getirmeye çalışan her türlü yasal düzenleme, vatandaşların hak arama özgürlüğüne ve savunma hakkına sınırlama getirme çabasıdır. Bu çabalar, onu sergileyen baskı düzeninin ömrü kadar sürecektir ama avukatlık mesleği boyun eğmeyi inatla reddeden bir meslek olarak her zaman var olacaktır. Barolar ve avukatlar, hak savunucusu olarak bireyin ve halkın yanındadır. Var olduğumuz müddetçe önünde düğme ve ilik olmayan cübbelerimizin anlamını unutmayacağımıza ve mesleğimize başlarken ettiğimiz yeminden dönmeyeceğimize dair halkımıza söz veriyoruz.”

‘VAR OLMANIN YEGANE TEMELİ İNSAN OLMANIN TEMEL HAKLARINI SAVUNMAK’

“Avukatlar ve meslek örgütleri olan barolar, insan olmanın en temel hak ve koşullarını korumak ve savunmak durumundadır. Var olmalarının ve bağımsızlığının yegane temeli budur. Bu nedenle, siyasal iktidarların savunma makamından rahatsızlık duymaları ve onları itibarsızlaştırarak tasfiye etmek için yasa değişikliklerini gündeme getirmeleri şaşırtıcı değildir. Ancak bu isteğin dile getirildiği her zaman diliminin, varlık nedeni ve yasal sorumlulukları nedeniyle barolarca ya da bazı meslek odalarınca hak ihlallerine ve inşa edilmeye çalışılan baskı ortamına karşı çıkıldıktan hemen sonraki zamana denk gelmesi ise son derece anlamlıdır.”