ÖZEL | Halkın tepkisi karşılık buldu: Tacizciye üst sınırdan ceza

ÖZEL | Halkın tepkisi karşılık buldu: Tacizciye üst sınırdan ceza

İstanbul'da Ercan Kızıltaş tarafından şort giymesi nedeniyle minibüste saldırıya uğrayan Asena Melisa Sağlam'ın davası geçtiğimiz günlerde sonuçlanmıştı. Kamuoyunda 'şortlu kadın' olarak tanınan Sağlama destek veren avukatlardan Pelin Pınar Kaya YURT'a konuştu.

Neslişah Bozkurt

İstanbul'da Ercan Kızıltaş tarafından şort giymesi nedeniyle minibüste saldırıya uğrayan Asena Melisa Sağlam'ın davası geçtiğimiz günlerde sonuçlanmıştı.

İstanbul Anadolu 14’üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma sonucunda, sanık Ercan Kızıltaş hakkında, Sağlam’a "Edepsiz" ve "Hayasız" dediği için 5 ay ceza verilmesi kararlaştırıldı. Kızıltaş'ın adli sicil kaydı incelemesinde ortaya çıkan Bakırköy 43’üncü Asliye Ceza Mahkemesinin verdiği 3 yıl 9 ay hapis cezası da göz önüne alınarak sanık, 45 ay ceza aldı. Mahkemenin üst sınıra yakın verdiği kararla birlikte Kızıltaş, toplam 21 ay cezaevinde kalacak.

Bu gelişmeler üzerine Asena Melisa Sağlam'a destek veren avukatlardan Pelin Pınar Kaya'ya dava sürecini ve kadınların gündelik yaşantılarında karşılaştıkları, şiddet, taciz ve cinsel istismar vakalarına karşı hukuki olarak nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini sorduk.

YURT'a konuşan Kaya, şunları söyledi: 

'RAMAZAN AYINDA KAPALI GİYİNMESİ GEREKİYOR'

Sanık daha önce Asena Melisa Sağlam’a fiziksel olarak gerçekleştirdiği saldırıdan ötürü bir ceza almıştı. Ancak “edepsiz ve hayasız” dediği için hakkında açılan hakaret davası sürüyordu. Asena Melisa Sağlam’ın dosyalarıyla ilgilenen meslektaşımızın yanında biz de gönüllü avukatlar olarak dayanışma amacıyla duruşmalara katıldık. Sanık mahkeme salonuna getirilmedi, duruşmaya SEGBİS aracılığı ile bağlandı. İddianame okundu ve aslında daha önce söylediğini kabul ettiği sözleri söylemediğini belirtti. Aslında suç olduğunun bilincindeydi ve bu nedenle inkar etmeye başlamıştı. Aynı zamanda saldırıyı gerçekleştirdiği zaman Ramazan ayı ve oruçlu olduğunu, Ramazan ayında Asena Melisa Sağlam’ın kapalı giyinmesini ve örtünmesi gerektiğini belirtti. Bir suç işlediyse de zaten ahirette bunun hesabını vereceğini söyledi. Kendisinin hakarete uğradığını belirtti. Davranışları, konuşmaları pişman olmadığını açık şekilde gösteriyordu. Mahkeme kanunda belirlenen ceza kapsamında üst sınıra yakın bir ceza verdi. Bu bizim için oldukça sevindirici oldu ama yeterli değil.

KADINLAR NE YAPMALI?

Kadınlar elbette susmamalı, hukuken tüm yollara başvurmalı ama bu tek başına yeterli değil. Şunu unutmamalıyız: Kadınların başına gelen bu olaylar, kadın cinayetleri tamamen politiktir. Gericilik ve kapitalizm kadınlara saldırmaya devam ediyor. Her gün yeni bir gerici söylem duyuyoruz. Biri çıkıyor “Kadınlar bizim mahremimiz, kutsalımız, anamız, bacımızdır” diyor, diğeri hamile kadının sokağa çıkamayacağını, yanında bir erkek olmadan hızlı araba kullanmasının dinen yasak olduğunu söylüyor, ötekisi kızlı erkekli eğitim olmaz diyor, kısaca her gün birtakım kişiler kadınların kahkahalarına, giyimlerine, okuyacakları okullara, gidecekleri ve çalışacakları yerlere karışıyor. Bir suç işlediğinde de hesabını ahirette vereceğini söyleyebiliyor.

Kadınlara uygulanan şiddet bundan ibaret değil. Kadınları ucuz iş gücü olarak görüp emeğini sömürenler de kadına şiddet uyguluyor. Bu nedenle bu olaylara karşı verilecek mücadele sadece bireysel özgürlükler alanı üzerinden tanımlanamaz. Bu söylem ile yol almak mümkün değil. Evet, bugün bir kadın boyun eğmedi ve hakkını arayıp kazandı, ancak şu anda başka bir yerde başka bir kadın şiddete maruz kalmaya devam ediyor. Kadınların ezilmeyeceği, sömürüye, tacize, tecavüze, şiddete uğramayacağı, kız çocuklarının zorla evlendirilmeyeceği  ve öldürülmeyeceği bir düzen için birlikte mücadele etmesi şarttır.