S-400'ler kimi vuracak?

S-400'ler kimi vuracak?

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, bugünkü köşesinde "S-400'ler kimi vuracak?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

TKP (Türkiye Komünist Partisi) Genel Sekreteri ve soL yazarı Kemal Okuyan, bugünkü köşesinde "S-400'ler kimi vuracak?" başlıklı bir yazı kaleme aldı. 

Yazısında "AKP hükümetiyle mücadeleyi bir kenara koymaksızın, onun Rusya ile ilişkilerinin mantığını sergilemeyi ihmal etmeksizin ve Rusya’daki Putin iktidarının sınıfsal ve ideolojik karakterine ilişkin bir yanılsama içine girmeksizin şu söylenmelidir: Türkiye’nin S-400 silah sistemini alması dünyanın en güçlü terör örgütü NATO’nun iç çelişkilerini derinleştirdiği, NATO’nun müdahale yeteneğini azalttığı, Türkiye’de ABD emperyalizminin etkisini sarstığı için, halkın  çıkarları doğrultusunda değerlendirilebilecek bir gelişmedir. Halk yararına bir gelişme demiyorum, halk çıkarına değerlendirilebilececek bir gelişme diyorum" ifadelerine yer veren Okuyan'ın yazısından ilgili bölümler şöyle:

Bir hükümetin iç politikası dış politikasından tamamen farklı bir doğrultuda gelişebilir mi? Esas itibariyle halk düşmanı olan bir siyasi iktidar, uluslararası alanda mazlumların, yoksulların çıkarlarını savunup, dünyadaki eşitsizliklere karşı konum alabilir mi?

Kestirme yanıt yanlışa götürse de, hemen her örnek için geçerli bazı önermeleri baştan sıralayabiliriz.

Bir hükümet, gündüz insan gece kurt adam olamaz. Onun bastığı sınıfsal zemin içeride de dışarıda da aynıdır. Dolayısıyla bir ülkenin içinden bakıldığında iç politikası olumsuzlanan bir hükümete dış politikada bir erdem yakıştırmak ancak ve ancak milliyetçi bir kirlenmenin ürünü olabilir. Milliyetçilikle yurtseverlik arasındaki farkı ısrarla vurguluyoruz: Milliyetçilik, “benim sömürücüm, benim hırsızım, benim zorbam iyidir” demekken, yurtseverlik “memleket sevgisini ülkeyi sömürücülerden, hırsızlardan, zorbalardan temizleme iradesi”yle taçlandırmaktır.

Bir kural olarak, hiçbir hükümet iç politikasından taban tabana zıt bir dış politika pratiği geliştiremediği gibi, iç politika ile dış politika arasında sanıldığı kadar ciddi bir kopukluk da bulunmuyor. Dış politika iç politikanın uzantısıdır.

Şimdi bu önermelerden hareketle, AKP örneğini değerlendirebiliriz. İçeride AKP’ye karşı olup, dış politikada AKP’yle birlikte davranmak, onu desteklemek tutarsızlıktır, dahası içeride AKP’ye sanıldığı kadar “muhalif” olmamaktır. Bununla birlikte uluslararası alandaki hiyerarşik yapı ve bu yapı içindeki çelişkileri göz önüne almadan iç politikanın bakış açısını uluslararası alana taşımak çoğu kez yanlış sonuç verir. 

Türkiye’nin NATO’dan çıkması ve AB’ye adaylık statüsünü terk etmesi, komünistlerin yıllardır dillendirdiği bir taleptir. Bu talep günceldir ve şimdi daha fazla dillendirilmelidir. AKP hükümetinin, sırtını yerli ve yabancı tekellere dayayarak, NATO ve AB’yi sorgulamaksızın girdiği S-400 oyunu emperyalist ülkelerin Türkiye’deki varlığının daha da güçlendiği bir felaketle sonuçlanabilir. Bu felaketi püskürtmenin yolu ABD emperyalizmine, NATO’ya karşı mücadeleyi yükseltmekten geçmektedir. Ve bu mücadele ülkenin bütün kaynaklarını yağmalayan sömürücü patron sınıfına, o sınıfı yıllardır ihya eden zorba ve yobaz iktidara karşı mücadeleden asla ayrı düşünülmemelidir.

S-400’ler ezilenlerin tepesine düşmemeli, ezenlerin elinde patlamalıdır.

Yazının tamamı için tıklayın.