Sırp çocuklar ‘öldü' denerek kaçırılıp satılmış

Sırp çocuklar ‘öldü' denerek kaçırılıp satılmış

Yıllar sonra Yugoslavya'daki ve sonraki dönemde Sırbistan'daki doğum evlerinden ‘öldü' denerek kaçırılan çocukların ülkenin farklı bölgelerinde veya diğer ülkelerde ‘hayata döndükleri' ortaya çıktı.

Ivan Miljkovic, 7 Mayıs 1979'da doğduktan hemen sonra ‘öldüğü' açıklanan Nenad adındaki ikiz kardeşini birkaç yıl aradıktan sonra Kosova'da bulduğunu, Nenad'ın hayatta olduğunu ve Arnavut bir ailede yetiştirildiğini anlattı.

Miljkovic, "7 Mayıs 1979'da Svilajnac kentindeki hastanede doğduk. Nenad ve ben tek yumurtaya ait sağlıklı ikiz kardeşlerdik, ağırlığımız ve kafatası ölçülerimiz aynıydı. Doğum gece olmuş, ertesi sabah ise ebe, annemize haber vermeden ve sevk belgesi oluşturmadan (arşivlerde bulunamadı) bizi Belgrad'a, neonatoloji enstitüsüne göndermiş. Bizi oraya akciğer bölgelerimizde az miktarda su tespit ettikleri için yollamışlar. Ertesi gün babam doğum evine gelmiş, kendisine çocuklardan birinin öldüğünü, diğerinin de kritik durumda olduğunu söylemişler. Babam kardeşimin cesedini görmek istemiş ve daha fazla bilgi talep etmiş, fakat her şeyin prosedüre uygun yapıldığını ve tüm belgeleri daha sonra alacağını söylemişler. 2003'e kadar tek bir belge bile alamadık" diye konuştu.

İvan'a ve kardeşine aynı kimlik numarasının verilmiş ve belgelerle çeşitli manipülasyonlar yapılarak iki çocuk yerine bir çocuğun doğmuş olduğu görüntüsünü vermeye çalışmış olmalarının ilgi çekici olduğunu söyleyen Miljkovic, sözlerine şöyle devam etti:

'KARDEŞİM OLDUĞUNU DNA TESTİ ORTAYA ÇIKARDI'

"2011'de kardeşimin hayatta olup olmadığını öğrenmek için belge toplamaya başladık ve o zaman ölüm belgesinin, otopsi raporunun olmadığını, cenazenin toprağa verildiği yerin belirtilmediğini, yani ölümün tespit edilmediğini anladık. Sonunda kardeşime farklı isim ve bilgilerle verilmiş olan kimlik sicil numarasını bulabildik ve kendisinin nerede büyüdüğünü ve yaşadığını açıklığa kavuşturduk. Kardeşim, Sırbistan'daki doğum evlerinden diğer 2 çocukla birlikte çocukları olamayan Arnavut Katolik bir aileye satılmış. DNA testi bu kişinin kardeşim olduğunu gösterdi, şimdi bu olaya karışanların cezasını çekmesi için devlete başvurduk."
Bunun bireysel bir durum olmadığını söyleyen Miljkovic, Kosovalı ailelere satılan çocukların bölgedeki etnik dengeleri bozduğunu, Sırbistan'da ölümlerin oranı artarken Arnavutların da tam tersine doğum oranının hızla artış kaydettiğini söyledi.

'YAKLAŞIK 10.000 ÇOCUK SATILDI'

Miljkovic, "Cenaze bürosunun kayıtlarında Mayıs 1979'da neonatoloji enstitüsünden hiçbir çocuğun toprağa verilmediği belirtiliyor. Bense bizden sonraki gün aynı enstitüye getirilen ikizlerin olduğunu ve onlardan bir tanesinin aynı şekilde satıldığını biliyorum. Bu, 24 saat içinde iki çocuk demek" diye konuştu.
İlk çocuk satma vakalarının 1956'da tespit edildiğini söyleyen Miljkovic, bu olayların 70'li, 80'li ve hatta 90'lı yıllarda yaygınlaştığını, resmi istatistiklerin olmamasına rağmen bazı verilerin yaklaşık 10 bin çocuğun bu şekilde satıldığını işaret ettiğine dikkat çekti.
Batocina bölgesinden Zorica Jovanovic adındaki bir kadın 2013'te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ni (AİHM) 1983'te doğan olunun ölmeyip, kaçırıldığı ve muhtemelen hayatta olduğu konusunda ikna etmeyi başaran ilk Sırp kadın oldu.

ÇOCUĞUNUN ÖLDÜĞÜ SÖYLENDİ

Zorica, 30 Ekim'de sağlıklı bir çocuk dünyaya getirdiğini, ertesi sabahsa kendisine çocuğun öldüğünün söylendiğini anlattı. Hikayeye göre 2000'li yılların başında Sırp medyası toplu çocuk kaçırmalarını haberleştirmeye başladı, Zorica ise çocuğunun akıbetiyle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak için yeniden uğraşmaya başladı, fakat kendisine çocuğun 31 Ekim 1983'te öldüğünü gösteren kanıtların bulunduğu söylendi, ancak cenaze hiçbir şekilde kendisine teslim edilmedi.
Mahkeme, Sırbistan'ın kadına tazminat olarak 10 bin euro ödemesine ve benzer durumda olan ebeveynlerin taleplerinin karşılanması için gerekli tüm tedbirlerin almasına hükmetti.
Öte yandan Miljkovic, Sırbistan'da kaybolan çocuklarla ilgili bir yasa tasarısının hazırlandığını, fakat belgede soruşturma yapılıp, suçluların cezalandırılmasının yerine mağdurlara tazminat ödemelerinin yapılmasının öngörüldüğünü aktardı. (Sputnik)