Suruç davasının üçüncü duruşması başladı...

Suruç davasının üçüncü duruşması başladı...

Urfa’da IŞİD saldırısı sonucu 33 kişinin hayatını kaybettiği Suruç Katliamı davasının 3. duruşması bugün Hilvan Adliyesi’nde görülüyor.

Urfa’nın Suruç kentinde 20 Temmuz 2015’te IŞİD tarafından gerçekleştirilen ve 33 kişinin hayatını kaybettiği, 100’e yakın kişinin yaralandığı Suruç Katliamı’yla ilgili davanın 3’üncü duruşması bugün Hilvan T Tipi Cezaevi kampüsü duruşma salonunda görülüyor.. Biri tutuklu 3 sanığın yargılandığı davada 104’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

 İşte duruşmadan detaylar;

Duruşma salonu girişinde jandarmalar "içeri çanta almıyoruz" deyince, uygulamaya tepki gösterildi. Jandarma karşıçıkanlara müdahale etti. Katliam mağdurlarına karşı "müdahale için kalkanları, copları toplayın gelin" çağrısı yaptı.

Duruşma 11:07'de başladı...

İlk olarak Avukat Nuray Özdoğan söz aldı. Özdoğan sorgunun SEGBİS sistemi ile yapılamayacağına, sanığın duruşmada hazır edilmesi gerektiğini söyledi.

Avukatlar sanığın SEGBİS ile ifadesinin alınmasına tepki gösterdi

"Neye dayanarak SEGBİS sistemi ile sorgu almak istiyorsunuz?"

"Sanığın getirilmesine engel bir tablo yok, heyetinizin verdiği kararı değiştirmesine sebep olacak bir olgu yok. Neye dayanarak SEGBİS sistemi ile sorgu almak istiyorsunuz? Mahkemeniz dosyanın ciddiyetinin farkında değil. Bu herhangi bir adam öldürme dosyası değil. İnsanlığa karşı işlenmiş bir suç dosyası. Mahkemenizin bunun ciddiyetinin farkına varması gerekir."

 Özdoğan'dan sonra söz alan Avukat Özgür Erol, "sorgular yüz yüze yapılırken Mahkemede SEGBİS neden diye sordu"

 "3 Katliam dosyasının ikisi Ankara'da birisi Hilvan'da görülüyor. Diyarbakır ve Ankara katliamı dosyalarında, sanık duruşmaya getirilmişken sorgular yüz yüze yapılırken, mahkemenizin SEGBİS kurmasının amacı nedir? Suruç Katliamı'nda 33 insan hayatını kaybetmişken dosyada sadece 1 sanık var ve onu da duruşmaya getirmiyorsunuz.

Avukat Mehmet Ümit söz aldı: Gün geçtikçe dosyanın müştekilerinde, yargılamanın adil olacağına ilişkin ümit azalıyor. SEGBİS ile ilgili vereceğiniz karar da bu konuda belirleyici olacaktır. 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Avukat Mehtap Sakinci müdahillik talebinde bulunuyor ve sanığın yüz yüze yapılacak sorgusunda bulunacaklarını beyan ediyor.

Avukat Leyla Han Tüzel: Ankara Katliamı dosyasında da sorgu SEGBİS ile yapılmak istendi ama bizim ısrarımız sonucu yüz yüze yapılan sorguda biz 4 tutuksuz sanığı tutuklattık. Mahkemenin bu durumun farkına varması gerekiyor.

Avukat Kazım Bayraktar: Sadece sanığın değil dosyadaki 2 tanığın ifadesi de bizden kaçırılmıştır. Biz tanıkların da duruşmaya getirilmesini ve duruşmada dinlenilmesini talep ediyoruz.

Avukat Can Tombul: Mesele SEGBİS sistemi tartışması değildir sadece. Bu konu mahkemenizin dosyaya yaklaşımı ile ilgili bir şeydir. Mahkemeniz verdiği karardan neden dönmüştür? Sanığın, müştekilerin bir itirazı bulunmazken verdiğiniz karardan dönmüş olmanız bizde şüphe yaratır elbette. Heyetinizin üzerinde baskı olduğunu düşünüyoruz. Siz sanığı duruşmaya getirmezken dosyanın avukatları Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar tutuklandı. Dosyanın müştekisi Özgen Sadet tutuklandı. Dosya açıldığından bu yana 3 heyet başkanı ve yaklaşık 10 heyet hakimi değişmiş oldu. Bu bile bizim heyetiniz hakkında şüphe etmemize neden olacak bir durumdur.

Avukat Arın Yeniaras söz aldı: 26 Ekim 2017 de dosyanın iki temel avukatı tutuklandı. Kendi müvekkillerinin otopsilerine katıldıkları için tutuklandılar. Bizim kanatimizce Özlem ve Sezin’in tutuklanması da bu dosya için ellerinin, ağızlarının kapatılmasından başka bir şey değildir. Dosyanın mağdurları ve avukatları kriminalize edilerek failleştirilmeye çalışılıyor. Kriminalize edilmesi gereken faillerdir. Bunun için de sanığın duruşmaya getirilmesi gerekecektir.

Savcı avukatların sanığın duruşmaya gelme talebinin reddedilmesini istedi

Duruşma savcısı, sanığın ve tanıkların duruşmada hazır edilmesi talebinin reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti ise sanığa "duruşmaya gelmek istiyor musun?" diye sordu. ve duruşmaya karar için ara verdi.Verilen aranın ardından duruşma başladı. Ara sonrası müştekiler, izleyiciler yine aranarak salona alındı.

Mahkeme heyeti sanık müdafiileri çekildiği için sanığın getirilmesi konusunda duruşma sonunda karar verileceğini açıkladı.

Dosyada sanık müdafii olarak görevlendirilmiş olan avukatlar dosyadan istifa etti. Sanık müdafiiler "Vicdani olarak duruşmada bulunmayı doğru bulmuyoruz" diyerek dosyadan çekildiler.

Müşteki ifadelerine geçildi. Müştekiler de sanığın duruşma salonuna getirilmesini istedi

Bayram Boyraz: Mahkemeniz neden getirmiyor sanığı duruşmaya, ben bunu anlamak istiyorum. Sanığı bizden neden kaçırıyorsunuz? Sokaktaki insanlar dahi duruşmadan bir şey çıkmayacağını bize söylüyorlar.

 M. Şerif Akhamur: Sanığın duruşmaya getirilmesini talep ediyorum.

 Sinem Kılıç: Ben her duruşmaya 2000 kilometre uzaktan geliyorum. Ama siz sanığı Ankara'dan buraya getirmiyorsunuz. Biz adaleti aramak için buradayız sanık gelene kadar da burada olacağız. Biz hiçbir düş yarım kalmayacak dedik hala sözümüzün arkasındayız.

 Fethi Aydın: Çocuklarımızı elimizden alan katiller neden burada değil? Benim çocuğum bu halka hizmet etmek istiyordu ama katledildi. Siz sanığa burada mı ifade vermek istersin, yoksa orada mı ifade vermek istersin diye soruyorsunuz. Bu ne kadar keyfi bir tutumdur. Suruç gazileri, yaralıları, avukatları neden tutuklanıyor bunu anlamak istiyorum. Sanık bu duruşmaya gelene kadar elbette ben de geleceğim ve bu davanın peşini bırakmayacağım.

 Nimet Yurtgül: Sanık duruşmaya gelene kadar ifade vermeyeceğim.

 Gökçe Çetin: Sanık duruşmaya gelene kadar ifade vermeyeceğim.

 Şemsi Yurtgül: Oğlumu öldürenlerden şikayetçiyim. Benim oğlumu neden öldürdüler? Suçu neydi? Sizin de çocuklarınız var. O katili burada görmek istiyorum.

 Sunay Sadet: Suruç Katliamı'ndan bu yana olmadık şey kalmadı. Bu duruşmaya sanık gelecek diye hazırlandık, yine getirmediniz. O sanığı burada görmek istiyorum.

Av. Arın G. Yeniaras: Özgen Sadet kardeşinin tabutunu taşıyan kişinin, ablasının cenazesini taşıdığı için örgüt üyeliğinden tutuklandı kayda geçmesini istiyorum.

Hasan Tuna: Her duruşmaya geldiğimizde aynı şeyleri duyuyoruz. Davacı mısın? Elbette davacıyım çocuğumu kaybettim ben orada. Sanığın buraya getirilmesini istiyorum.

 Ali Sadet: Söyleyecek çok şeyim var ama öncelikle şu katilin duruşmaya getirilmesini istiyorum.

 NE OLMUŞTU?

 20 Temmuz 2015’te, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla, Kobane’ye oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek için Suruç’a gelen olan 300 genç, konakladıkları Amara Kültür Merkezi’nde basın açıklaması yaptıkları esnada, Suriye, Irak ve Türkiye’de katliamlar yapan cihatçı terör örgütü IŞİD üyesi Abdurrahman Alagöz tarafından intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıda 33 kişi hayatını kaybetti, 100’e yakın kişi de yaralandı.

 Saldırıyla ilgili soruşturmaya 23 Temmuz 2015’te gizlilik kararı getirildi.

 21 AY SONRAKİ İLK DURUŞMADA TEK TUTUKLAMA

 Katliama ilişkin ilk duruşma 21 ay sonra, 4 Mayıs'ta görülmüş, mahkeme heyeti ailelerin müdahillik talebinin kabul edilmesine, Suruç Emniyet Müdürünün yargılandığı dava dosyasının incelenmesine, Abdurrahman Alagöz’ün aramalarda ele geçirilen telefonunun baz istasyonu tepiti için müzekkere yazılmasına, M. Kadir Cebael, Mehmet Akaltın, Şeymus Sarı ve D. Büyükçelebi'nin eşi Songül Büyükçelebi, Nusret Yilmaz hakkında IŞİD soruşturması olup olmadığının araştırılmasına, kimlik ve iletişim bilgileri için müzelere yazılmasına, Türkiye Barolar Birliği, Diyarbakır Barosu, Şırnak Barosu, Antep Barosu ve Özgür Hukukçular Platformu, Demokrasi İçin Hukuk, İnsan Hakları Derneği ile Halkların Demokratik Partisi, Eğitim Sen, ESP, SGDF, Eğitim Sen, PSAKD’ın müdahillik taleplerinin reddine, Ceren Çoban hakkında suç duyurusunda bulunulmasına, sanıklardan 10 Ekim davasından da tutuklu yargılanan Yakub Şahin'in bu dava için de tutuklanmasına ve sonraki duruşmaya SEGBİS ile hazır edilmesine karar vererek duruşmayı 14 Temmuz’a ertelemişti.

 14 Temmuz'da görülen ikinci duruşmaya ise tutuklu tek sanık Yakup Şahin SEGBİS ile katılmış, avukatlar ve aileler duruma itiraz etmişti.

 Duruşmada verilen ara kararda, olaya tanık olan kişilerin davaya müdahil olma taleplerinin bir sonraki celsede değerlendirilmesine, yaşamlarını yitirenlerin eşyalarının ailelere iade edilmesine, dosyada adı geçen ve IŞİD sorumlularından olduğu ve Suriye’de öldürüldüğü iddia edilen Deniz Büyükçelebi’nin ölümünün araştırılmasına, kurumların müdahillik taleplerinin reddine, Yakup şahinin tutukluluğunun devamına karar verilerek duruşma 13 Kasım’a (bugün) ertelenmişti.

 Saldırıda yaşamını yitirenlerin isimleri şöyle: Koray Çapoğlu, Cebrail Günebakan, Hatice Ezgi Sadet, Uğur Özkan, Nartan Kılıç, Veysel Özdemir, Nazegül Boyraz, Kasım Deprem, Alper Sapan, Cemil Yıldız, Okan Pirinç, Ferdane Kılıç, Yunus Emre Şen, Çağdaş Aydın, Alican Vural, Osman Çiçek, Mücahit Erol, Medali Barutçu, Aydan Ezgi Salcı, Nazlı Akyürek, Serhat Devrim, Ece Dinç, Emrullah Akhamur, Murat Yurtgül, Erdal Bozkurt, İsmet Şeker, Süleyman Aksu, Büşra Mete, Duygu Tuna, Polen Ünlü, Nuray Koçan, Vatan Budak, Mert Cömert.