Türkiye'ye yeni sığınmacı dalgası... Soğukta yürüyerek yalın ayak geliyorlar

Türkiye'ye yeni sığınmacı dalgası... Soğukta yürüyerek yalın ayak geliyorlar

Son birkaç aydır Türkiye’ye Afganistan ve Pakistan’dan akın var. Sığınmacılar; Iğdır, Ağrı, Van, Kars üzerinden dondurucu soğuklarda çoğu kez yürüyerek geliyor. Bu illerden de büyükşehirlere geçmeye çalışıyor. MHP’den ihraç edilen eski vekil Sinan Oğan, Iğdır'dan YURT gazetesine konuyla ilgili açıklamalarda bulunurken, yolların mültecilerle dolu olduğunu belirterek, hükümeti acil önlem almaya çağırdı.

Barış CAN / YURT

Doğu Anadolu’da yaşayan vatandaşların uzun süredir konuştuğu Afgan ve Pakistanlı sığınmacı sorunu, son birkaç gündür Türkiye gündemine de girdi. İran sınırından Türkiye'ye gelen sığınmacıların sayısındaki artış, bazı soruları da beraberinde getirdi. 

Uzun süre sessiz kalan hükümetten ilk açıklama dün geldi. İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Afganistan'da devam eden terör eylemleri ve ekonomik sıkıntılar sebebiyle büyük çoğunluğu genç erkeklerden oluşan Afganistan uyruklu kişilerin, İran üzerinden Türkiye'ye ve Avrupa ülkelerine yoğun bir şekilde göç ettiği ifade edildi. Bugün Afganistan İcra Heyeti Başkanı Abdullah Abdullah ile bir araya gelen Başbakan Binali Yıldırım da, konuyu gündeme getirdi. Yıldırım, "Türkiye, Afganistan'dan, yasa dışı göç tehdidiyle karşı karşıya. 2015 yılından yapılan anlaşma çerçevesinde mülteciler ülkelerine iade ediliyor. Yasal yollardan gelen kardeşlerimizin başımızın üstünde yeri var. Ama yasal olmayan yollardan gelenler ciddi sıkıntı oluşturuyor" dedi. 
Şu sıralar memleketi Iğdır'da bulunan ve MHP’den ihraç edilen eski milletvekili Sinan Oğan da, Doğu Anadolu bölgesinde yaşanan yasa dışı göç ile ilgili YURT gazetesine değerlendirmelerde bulundu. Oğan, "Iğdır, Kars ve Erzurum'da ciddi bir mülteci akını var. Ben şu an yoldayım, yollar mülteci dolu" dedi. 
"Suriyeli sığınmacılar konusunda zannediyorum, hükümetin medyaya bir talimatı var. Bu konuda haberler pek yapılmıyor. Memlekette Türk bulmak zorlaştı. Türk milleti kendi ülkesinde garip ve azınlık durumuna getiriliyor" değerlendirmesinde bulunan Oğan, kendisinin de talimatla televizyonlara çıkartılmadığını iddia etti. Oğan, "Verilen talimatlarla bize ekran ambargosu uygulanıyor. Nedeni ise 'cumhur ittifakı'nın üyelerinin bizden çekinmesidir. Bizzat televizyonları arayıp talimat vermeleridir" dedi.  

"IŞİD'Lİ, YPG'Lİ, PKK'LI TERÖRİSTLER RAHATLIKLA SIZABİLİR"

"Türkiye kamuoyu bunun çok farkında değil. Batıda bu bilinmiyor, yeni yeni öğreniyorlar. Siz de haber yaptınız. İran'da 3 milyona yakın Afgan mülteci var ve öyle anlaşılıyor ki son zamanlarda İran'dan bu mülteciler biraz da yol verilerek, Türkiye'ye geliyor. Kaçakçılar vasıtasıyla Türkiye ile İran arasında daha çok geçiş yaşanıyor" ifadelerini kullanan Oğan, "Bu insanlara mülteci demek de yanlış, daha mülteci statüsü almadıkları için 'kaçak' demek daha doğru. Sığınmacı pozisyonundalar. Bu sığınmacıların, aslında sınırdan yakalanıp geldiği ülkeye geri gönderilmesi gerekir. Ancak Türkiye bunu yapmıyor. Türkiye nedense anlaşılamayan bir sebepten, bunları batıya geçişine müsaade ediyor. Karayoluyla Erzurum'a ulaşan, bu sığınmacılar akın akın oradan batıya gidiyor. Kimse farkında değil, nasıl ki; Suriye'den gelen sığınmacıların içerisine IŞİD'li, PKK'lı YPG'li teröristler karışıp geldiyse, bu Afgan ve Pakistanlı sığınmacıların, içerisine de rahatlıkla teröristler karışıp Türkiye'ye sızabilir" uyarısında bulundu.

'SINIRI GEÇEN SOLUĞU BÜYÜKŞEHİRLERDE ALIYOR'

Sağlık ve güvenlik sorunlarına dikkat çeken Oğan, "Türkiye'yi bu anlamda güvenlik açısından da büyük bir tehdit bekliyor. Bir de bunlar yeni sığınmacı değil, son birkaç yıldır, İran Cumhurbaşkanı '39 yıl' dedi. Bunlar, uzun süreden beri sığınmacı olan insanlar. Bunların birçoğu başka ülkelerde sığınmacı kamplarında gözlerini hayata açmış, o şartlarda büyümüşler. Bunu şunu için söylüyorum; Türkiye için ciddi bir güvenlik tehdidini de bu beraberinde getirecektir. Çünkü bunlar, doğru düzgün eğitim almamışlardır. Kamplarda doğup büyüyen bu insanlarda ciddi hastalık riski söz konusudur. Hiçbir sağlık taraması olmadan sınırdan geçenler, soluğu İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Antalya'da büyükşehirlerde alıyor" dedi.

'TÜRKİYE; SIĞINMACI, KAÇAK, MÜLTECİ DEPOSUNA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA"

Türkiye'nin zaten üzerinde 5 milyonluk bir mülteci yükü olduğunu söyleyen Oğan, "Türkiye kamuoyu sadece 3.5 milyonu aşan Suriyeli sığınmacı olduğunu zannediyor. Bunun dışında da bir buçuk milyon Türkiye'de değişik ülkelerden gelen ve kayıt dışı olan sığınmacı, kaçak var. Türkiye, adeta bir sığınmacı, kaçak, mülteci deposu haline dönmüş durumdadır. Son gelen bu dalga, Türkiye'yi güvenlik, sağlık ve ekonomik faturası açısından daha kötü ve daha zor şartlara zorlayacaktır. Sınırda muhakkak tedbir alınması lazım" ifadelerini kullandı.

GERİ KABUL ANLAŞMASI...

"Hükümetin neden önlem aldığını anlamak mümkün değil" diyen ve kendisi milletvekili iken hükümeti bu konuda uyardığını belirten Sinan Oğan, şunları kaydetti:
"Ben Meclis'teyken, bu Avrupa ile geri kabul anlaşması geçtiğinde aynen bugün yaşadıklarımızı o gün söylemiştim. Meclis kayıtlarında bunlar var. ‘Türkiye'yi adeta bir mülteci deposu haline getiriyorsunuz, bunu yapmayın’ demiştik. Maalesef bunu yaptılar, geri kabul anlaşması Avrupa ile işliyor ama onun dışında işlemiyor. Başka hiçbir yerde işlemiyor. Avrupa'ya giden mülteci nereden giderse gitsin, alınıp Türkiye'ye veriliyor. Türkiye bunu ne yapıyor? Türkiye bunu maalesef ki, Avrupa'nın Türkiye'ye gönderdiği gibi, geliş ülkesine geri göndermiyor, gönderemiyor. Türkiye'nin mültecilerle ilgili bu tutumunu sadece 'Ensar' anlayışıyla açıklamak mümkün değil.”

'TÜRK MİLLETİNE BU HÜKÜMET, BU KÖTÜLÜĞÜ NEDEN YAPIYOR?'

“Türk milletine, bu hükümet bu kötülüğü neden yapıyor anlayabilmiş değilim. Elbette ki, kadın, çoluk çocuk savaş şartlarında bunlara baktık bakıyoruz da... Ancak Suriye'de savaş bittiği halde bunlar, neden geri gönderilmiyor" diye soran Oğan, "Türkiye'de belli bir süreden sonra suç oranları korkunç derecede artacaktır. Kimse şu an onun farkında değil. Bugün bu insanlar zor şartlarda her türlü suça meyilli bir şekilde, büyüyen bu insanlar. Yarın birisi bunların eline 100 Dolar verdiği takdirde her türlü suçu işletebilecektir. Yarın bunlar gettolarda çeteleşeceklerdir. Bunların kaydı filan olmadığı için tespit edilmesi de imkansız olacaktır. Bu nedenle bunların ne teknik takibi, ne de suç takibi ve analizi mümkündür" ifadelerini kullandı.   

Sinan Oğan, Türkiye'nin acil olarak; 'biz yeterince mülteci, sığınmacı, kaçak aldık, daha fazla alamayız' diyerek, gelinleri geri göndermesi, veya bütün dünyayı, bu konuda olağanüstü bir toplantıya çağırıp, herkesin bir yük yüklenmesini talep etmesi gerektiğini öne sürdü. Oğan, "Sınırlarımız kevgir gibi; elini kolunu sallayan gelip geçiyor. Sınırlara mutlaka el atılması lazım, özellikle Iğdır-İran sınırı, Iğdır-Ermenistan sınırı bu anlamda sıkıntılı yerledir. Ve burada güvenlik güçlerimizin, imkanları da yetersiz. Gelen mülteciler bu bölgedeki, kamu imkanlarının çok üzerinde sayıdalar. O açıdan buradaki kamunun da bu açıdan yapabileceği bir şey yok. Ankara'dan bu bölgeye mutlaka destek gelmelidir. Zaten OHAL şartlarındayız. Bu bölge bu anlamda rahatlıkla kontrol altına alınabilir, rahatlıkla bu konuda hükümet, isterse denetimleri sıklaştırabilir. Sığınmacılara, kaçaklara 'açık kapı' politikası uyguluyor Türkiye" dedi.

Sinan Oğan açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:

“Amerika'ya, Avrupa'ya, İsrail'e, Rusya'ya kime bakıyorsanız bakın ya; 'bir tane mülteci, sığınmacı almıyorlar'

Dünya'da başka örneği yok, onlar mevcutları gönderiyorlar. Türkiye açmış kapıları herkes gelsin diyor. Kimin parasını kime yediriyorsunuz Allah aşkına ya. Bu milletin parasını, pulunu bu şekilde yedirirseniz, ortalığa dökerseniz o zaman duyan gelir. Mevcutlara zaten bakıyoruz buna sözüm yok, eli silah tutanlar gitsin ülkesinde savaşsın ben bunu her zaman söylüyorum. Mevcutları da artı yavaş yavaş kendi vatanlarına gönderelim. 

Şöyle bir algı var dünyada; başı sıkışan Türkiye'ye gitsin, kendi ülkesinde ekmek parası kazanamayan Türkiye'ye gitsin. Türkiye'ye gelenler sadece savaş şartlarından kaçıp gelenler değil, bu gelenlerin önemli bir kısmı da iş, ve ekmek arayışı ile geliyor. O zaman Türk milleti ekmeğini nerede arayacak?

'TÜRKİYE'DE YENİDEN BAZI HASTALIKLAR HORTLADI'

Hükümetin bu konuda yanlış tutumunu düzeltmesi lazım, Türk milletinin sınırlarına devletin sahip çıkması lazım. Türk milletinin hakkını, hukukunu koruması lazım. Yıllardır Türkiye'nin emek harcayarak verdiği, kazandığı tüberkülozla savaş, kaybedildi maalesef. Aşı haritaları yerle bir oldu. Yeniden Türkiye'de bazı hastalıklar hortladı. Gidin bakın okullara, o kadar çok yaygın hastalılar türedi ki... Gidin hastanelere adını sanını duymadığınız, hastalıklar hortlamış durumda. Burada aşısız, sağlıksız ortamda büyüyüp gelen sığınmacıların, kaçakların ciddi etkisi var. Ömrünü kamplarda geçiren Afgan ve Pakistanlıların da Türkiye'ye gelmesinden sonra bu riskler Türkiye için artacaktır. 

İÇİŞLERİ BAKANLIĞINDAN AÇIKLAMA

Öte yandan İçişleri Bakanlığından konu ile ilgili; "Yasadışı yollardan ülkemize giren düzensiz göçmenler, kolluk kuvvetleri tarafından yakalanarak sınır dışı edilmek üzere Göç İdaresi İl Müdürlüklerimize teslim edilmektedirler. Son aylarda yoğun bir şekilde İran üzerinden ülkemize giriş yapan Afganistan uyruklu düzensiz göçmenler, öncelikle çevre illerdeki Geri Gönderme Merkezleri'ne sevk edilerek sınır dışı işlemlerine başlanılmıştır. Bu kapsamda, Aşkale Geri Gönderme Merkezi'nde sınır dışı işlemleri tamamlanan Afganistan uyruklu göçmenlerden 591’i, 07/04-08/04 2018 günlerinde Erzurum’dan Kabil'e düzenlenecek olan charter seferleri ile sınır dışı edilecektir. Diğer illerimizde bulunan düzensiz göçmenlerin de sınır dışı işlemlerinin tamamlanmasından sonra önümüzdeki günlerde de sınır dışı işlemleri hızlandırılarak devam edecektir" açıklaması yapıldı.

BAŞBAKAN DA GÜNDEME GETİRDİ

Başbakan Binali Yıldırım, Afganistan İcra Heyeti Başkanı Abdullah Abdullah ile bir araya geldiği görüşmede, "Türkiye, Afganistan'dan gelen yasa dışı göç tehdidiyle karşı karşıya. 2015 yılından yapılan anlaşma çerçevesinde mülteciler ülkelerine iade ediliyor. Yasal yollardan gelen kardeşlerimizin başımızın üstünde yeri var. Ama yasal olmayan yollardan gelenler ciddi sıkıntı oluşturuyor. İçişleri Bakanlıklarımız gayet verimli bir çalışma yapıyor. İmkanlar kullanılarak bunların gönüllü bazda geriye gönderilmesi süreci de devam ediyor. Bu konudaki iş birliğinden dolayı da teşekkür ediyorum.  Mülteciler konusu zaten işleyen bir süreç Türkiye Afganistan arasında 2015'ten beri işleyen bir süreç. İlk defa gündeme gelen bir konu değil. Atılması gereken adımları atıyorlar. Bugüne kadar da bir sorun yaşanmadı. Bundan sonra da yaşanacağını düşünmüyorum" ifadelerini kullandı.

SINIRDA 1.5 MİLYON SIĞINMACI VAR

İltica ve Göç Araştırma Merkezi Başkanı Metin Çorabatır ise son 3 ayda İran üzerinden Türkiye'ye giriş yapan Afganların sayısının 20 bini bulduğunu ve göçmenlerin çoğunun İran'da yaşayanlardan çok doğrudan Afganistan üzerinden geçen yeni dalga olduğunu söylüyor.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerine göre, Mart ayı sonuna dek Türkiye'de UNHCR'a kayıt yaptıran Afgan sığınmacı ve mültecilerin sayısı 169,919.

Türkiye'de kayıtlı Suriyelilerin sayısı 3,5 milyon, diğer ülkelerden Türkiye'ye sığınanların toplam sayısı da 365 bin.

Afganlar, Türkiye'de Suriyelilerden sonra kayıtlı resmi sayı olarak en büyük ikinci göçmen grubu.

Dünya genelinde UNHCR'a kayıtlı Afgan mülteci sayısı da 2,5 milyon.

Erzurum'da Afganlarla ilgilenen bazı sivil toplum kuruluşları ve yetkililer, İran sınırında 1,5 milyon Afgan uyruklu göçmenin de, Türkiye'ye girmeyi beklediğini iddia ediyor.

SOĞUKLARDA SOKAKLARDA YATTILAR

Afgan göçmenlerin bir kısmı sınırı geçtikten sonra Erzurum'daki 1500 kişilik geri gönderme merkezinde kalıyor. Ancak merkezde boş yer kalmayınca göçmenler de son haftalarda sokaklarda yatmak zorunda kaldı.

ÇIPLAK AYAKLARLA, YÜRÜYEREK GELİYORLAR

Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) Başkanı Eczacı Erdal Güzel, göçmen dalgasının Erzurum'a ulaştığı 2011'den bu yana yardım çalışmalarına katılıyor ve göçmenlerin ihtiyaçlarını karşılamak için faaliyetler yürütüyor.

Erdal Güzel, "Son 2-3 ay içinden sağanak halinde göçmen akını oldu. Şu anda Erzurum'da sığınmacı pozisyonunda 400 ailemiz var. Ama son dönemde 200-300 km'lik yolu yürüyerek çıplak ayakla kat edip Türkiye'ye geliyorlar" diyor.

ER-VAK Başkanı, yeni bir göçmen akını ihtimalinin de kaygı verici olduğunu belirterek, şunları söylüyor:

İran sınırında 1,5 milyon göç potansiyeli olduğunu duyduk. O çok tehlikeli bir boyut bizim onu karşılayacak yapımız yok.

Bölge halkı, Iğdır, Ağrı yolundan yürüyerek geçen Afganların arabalara alınmaması konusunda da uyarılıyor, zira arabalarında göçmen bulunduranların, 'insan kaçakçılığı' yapma suçlamasıyla karşı karşıya kalabileceği belirtiliyor.

NEDEN GÖÇ EDİYORLAR?

İltica ve Göç Araştırma Merkezi Başkanı Metin Çorabatır, "Afganistan'da insanlar işsiz, fakirleşme artıyor, temel ihtiyaçların karşılanmasında güçlük çekiyorlar. Halkın da mevcut Afgan hükümetine karşı güveni azalıyor. İnsanların ümidi hem siyasi olarak hem de ekonomik olarak azalıyor" diyor.

Asya ülkelerinde toplumsal kalkınmayla ilgili araştırmalar yapan sivil toplu kuruluşu The Asia Foundation'ın (Asya Vakfı) 2017 verileri, ülkedeki memnuniyetsizliği ve göçün sebeplerini ortaya koyuyor.

Vakfın yaptığı ankete göre, 2017 yılında fırsat bulunması durumunda ülkeyi terk edebileceklerini söyleyenlerin oranı bir önceki yıla oranla yaklaşık yüzde 9 artarak yüzde 38,8 oldu. Bu oran, Afgan tarihinde en yüksek ikinci oran olarak kayda geçti.

Araştırmaya göre ülkeyi terk edenlerin birinci sebebi, ülke içindeki güvensizlik, IŞİD ile Taliban'ın saldırıyla oluşan şiddet ortamı. Araştırmaya katılanların yüzde 54.5'i de ülkeyi terk etme istekleri olarak işsizliği gösteriyor.

Türkiye'ye göç eden Afganların bir kısmı 2014'te yürürlüğe giren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Yasası uyarınca geçici koruma kapsamına alınabiliyor.

Ama göç uzmanlarına göre çoğu, kaçakçıların da teşvikiyle Avrupa'ya yasa dışı yollarla geçme arayışında.

Uzmanlar, bahar ve yaz aylarının da gelmesiyle Türkiye'den Avrupa'ya göçün artabileceği görüşünde.