YURT ÖZEL | Çorlu tren faciasının mağdurları adalet nöbetine devam ediyor

YURT ÖZEL | Çorlu tren faciasının mağdurları adalet nöbetine devam ediyor

Çorlu’da geçen sene gerçekleşen ve 25 kişinin hayatını kaybettiği tren faciasına ilişkin yalnızca 4 TCDD personeline dava açılmasına tepki gösteren yaşamını yitirenlerin yakınları Çorlu Adliyesi önünde eylem yapmaya başlamıştı. Çorlu'da yaşanan facianın son durumu davanın takipçilerinden Avukat Akçay Taşçı Yurt'a anlattı.

Tolga Kaan Ateşli

8 Temmuz 2018'de Uzunköprü-Halkalı seferini yapmakta olan yolcu treninin 5 vagonu, Tekirdağ'ın Muratlı ile Çorlu ilçeleri arasındaki Sarılar köyünde raydan çıkarak devrilmişti. Yetkililer kazanın, rayların üzerinden geçtiği aşırı yağışa bağlı toprak menfezin kayması sonucu meydana geldiğini açıklamıştı. Resmi açıklamalara göre, 362 yolcunun bulunduğu trende 25 kişi ölmüş 338 kişi yaralanmıştı. Çevre şartlarının zorlu olması nedeniyle kazaya ilk olarak çevredeki köylüler ve yaralı kurtulan yolcular müdahalede bulunmuştu. 

Meclis'e verilen "Çorlu'da tren kazası araştırılsın" önergesi, AKP ve MHP'nin oylarıyla kabul edilmemişti. 

Bir katliam olarak nitelendirilebilecek ve 25 kişinin ölümüne neden olan bu faciadaki adalet arayışını, davanın takipçisi olan Sosyal Haklar Derneği avukatlarından Akçay Taşçı, YURT'a anlattı. 

SAVCILIK SORUŞTURMADA SKANDALLARA İMZA ATTI

"Çorlu Katliamı’nın hemen sonrasında savcılık tarafından bir soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmada beklenen elbette ki, olayda kusuru ve sorumluluğu olan herkesin tespit edilmesi, ifadesinin alınması, bilimsel bir araştırmanın yapılarak suçluların tespit edilmesi ve haklarında iddianame düzenlenmesiydi" diyen Taşçı, "Öncelikle dosya kapsamında atanan iki bilirkişi de bu dosyanın doğrudan tarafı idi. Bilirkişilerden Mustafa Karaşahin, Ulaştırma Bakanlığı’na danışmanlık vermişti ve facianın yaşandığı hat dahil birçok hatta danışmanlık yapmıştı. Mustafa Karaşahin danışmanlıktan ayrıldıktan sonra hızlı tren hatları danışmanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bünyesindeki Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulu üyeliği görevine getirilmiştir. Halen bu kurulda üye olarak çalışmaktadır. Olayın gerçekleştiği hatta danışmanlık yapan ve halen davanın tarafı olan bakanlık bünyesinde çalışmaya devam eden birinin bu dosyada tarafsız davranabileceğini düşünmek bile abestir" diyerek davada tarafsızlık ilkesinin hiçe sayıldığını ifade etti. 

'TESPİTLER TUTARLI DEĞİL'

"Olaydan hemen sonra, henüz kimlik tespitleri ve defin işlemleri dahi tamamlanmamışken, hat tekrar ulaşıma açılmış olduğundan; olay gecesi, henüz daha arama kurtarma işlemleri devam ederken olay yerine helikopter ile götürülen bilirkişilerin yaptıkları tespitleri denetleme ve gerekirse yeniden keşif ve olay yeri incelemesi yapılmasını talep etme hakkımızı kullanmamız mümkün olamamıştır. Ancak olayın gerçekleştiği hattın sinyalizasyon ihalesini alan şirketin yönetim kurulu başkanı olan kişinin özellikle sorumluluk belirleme noktasındaki tespitleri de kabul edilebilir değildir" diyerek yapılan tespitlerin tutartlılığını sorgulamaya çağırdı.

Avukat Akçay Taşçı'nın YURT'a yaptığı açıklamalar şu şekilde: 

"Çorlu Katliamı’nın hemen sonrasında savcılık tarafından bir soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmada beklenen elbette ki olayda kusuru ve sorumluluğu olan herkesin tespit edilmesi, ifadesinin alınması, bilimsel bir araştırmanın yapılarak suçluların tespit edilmesi ve haklarında iddianame düzenlenmesiydi.

Ancak savcılık yaptığı soruşturmada üst üste çok ciddi skandallara imza attı.

Öncelikle dosya kapsamında atanan iki bilirkişi de bu dosyanın doğrudan tarafı idi. Bilirkişilerden Mustafa Karaşahin, Olayın gerçekleştiği hatta danışmanlık yapan ve halen davanın tarafı olan bakanlık bünyesinde çalışmaya devam eden birinin bu dosyada tarafsız davranabileceğini düşünmek bile abestir.

'BİLİRKİŞİNİN BAKANLIK İLE TİCARİ İLİŞKİSİ BULUNMAKTADIR'

Bilirkişi heyetinde yer alan bir diğer bilirkişi Bekir Sıddık Binboğa Yarman, Savronik isimli şirketin o tarihte yönetim kurulu başkanıdır, halen aynı şirketin yönetim kurulu üyesidir. Savronik isimli şirket ise trenin devrildiği hattın sinyalizasyon ihalesini alan şirkettir. Bilirkişi Bekir Sıddık Binboğa Yarman’ın yönetim kurulunda yer aldığı Savronik isimli şirketin aldığı ihalenin bilgisi http://www.savronik.com.tr/tr/programlar/rayli-ulasim-sistemleri/taahhut-projeleri/linkinde yer almaktadır. Kısacası, bilirkişi Bekir Sıddık Binboğa Yarman’ın TCDD ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile ticari ilişkisi bulunmaktadır ve almış olduğu ihale nedeni ile TCDD ve/veya Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın olaydaki sorumluluğunun ortaya çıkması, bilirkişi olan kendisini de sorumluluk altına sokacaktır.

Sonuç olarak savcılık çok şaibeli bir soruşturma yürütmüş ve nihayet şüphelilerin büyük kısmı hakkında takipsizlik kararı vererek en alt düzeydeki dört çalışan hakkında iddianame düzenlemiştir. Takipsizlik kararı da başka bir skandaldır. Takipsizlik kararında savcılık şüphelilerin kimliklerini bile tespit etme gereği duymadan şüpheli siyasetçiler, bürokratlar ve TCDD’nin üst yönetiminde yer alan kişiler… Hakkında tüm mağdur ve müştekilere yönelik atılı suçtan delil yetersizliği nedeniyle KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA karar verilmiştir.

Yalnızca bu paragraf dahi, etkin bir soruşturma yürütülmediğinin açık kanıtı niteliğindedir.

Savcılık, şikayetçilerin dilekçelerinde şikayet edilen kişiler olarak yer alan ‘siyasetçiler’, ‘bürokratlar’, ‘üst düzey TCDD yetkilileri’ ibarelerini değiştirmeye ve söz konusu kişilerin kimliklerini tespit etmeye dahi ihtiyaç duymamıştır.

Bahse konu kişiler ‘meçhul şüpheliler’ değil, TCDD 1. Bölge Müdürü, TCDD Genel Müdürü, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ve ilgili kamu görevlileridir. Tek tek kimliklerinin tespit edilerek sorumluluklarının araştırılması gerekir.

Sonuç olarak savcılıkça yürütülen soruşturma, eksik olmanın ötesinde şaibelidir. Bu hususları tamamını etraflıca açıkladığımız dilekçeyle takipsizlik kararına karşı itirazlarımızı sunduk. Şu anda bu kararın açıklanmasını bekliyoruz. Bunu beklerken de ailelerle birlikte bir nöbet başlatıldı. Her gün Çorlu Adliyesi’nin önünde saat 10.00 ile 12.00 arasında bir nöbet tutuluyor. Bu nöbetin de tek bir amacı var: Gerçek sorumluların cezalandırılması"