Hatırlarsanız geçen hafta Schumann Rezonansından
bahsetmiştik. Hani herkes kendi enerjisini
temizlese ortalık tertemiz olur demiştik de artık benim
beynim yandığından “Nasıl” kısmını bu hafta konuşacaktık!
Şimdi diyeceksiniz ki,
Dört yanımız savaş alanı!
Sistemler çöküyor!
Dünya birbirine girmiş!
Ülkemde çakma darbeler yaratılıp çakma kahramanlıklar
kutlanıyor!
Kardeş kardeşe kırdırılıyor!
Derdimiz bu mu?
…
İşte tam da bundan bahsediyorum!
Çook kirliyiz.
Enerji çok kirli!
O yüzden hepimiz yarı baygın geziyoruz!
O yüzden ilişkiler bozuk!
O yüzden senin biricik çocuğun sorunlu!
O yüzden benim canım babam hastalandı!
…
Ne yapalım?
Benim ya da başkalarının söyledikleri ile ezbere bir
şey yapmayın! Sadece fark edin!
Gözlemleyin, araştırın, deneyin, görün!
Ben ancak kendi deneyimlerimi sizlerle paylaşabilirim
ve bir faydası olursa ne mutlu bana!
Zaten amacım buradan ahkâm kesmek değil.
Niyetim benim gibi insanlar için bir farkındalık yaratabilmek.
…
Mesela;
Yıllarca söyleyemeyip içime attığım her şey, sustu-
ğum her şey bir gün bedenimde tiroit olarak patladı.
Ticarethaneye dönüşmüş hastanelerde ordan
oraya koşturup bir sürü radyasyon ve ilaç yüklenirken
“yeter” dedim.
Doktorlara ve bilime saygım sonsuz ama bedenimi
benden daha iyi kim bilebilir?
Bedenimle iletişime geçtim.
Hangi durumlarda boğazımın arızalandığını gözledim.
Sustuğumu fark ettim!
Sonra, niye sustuğumu fark ettim!
Derken; 
Ya küserlerse!
Ya beni sevmezlerse!
Ya yalnız kalırsam!
Ya parasız kalırsam!
Gibi korkularla sustuğum her şeyi söylemeye baş-
ladım! Ben söyledikçe korkularım susmaya başladı.
Ben kendimi ifade etmeyi becerdikçe nodüllerim
geri adım atmaya başladı!
Tabi ki bu çok kolay bir süreç değildi!
Ama zaten yaşamak kolay bir şey değil ki!
Ne var ki;
Böyle bir yolculuğa çıktığınızda ve olan biteni anlamaya
başladığınızda enerjinizin hafiflemeye başladığını
hayretle fark ediyorsunuz.
Ve bakıyorsunuz ki etrafınızda sizin gibi insanlar
çoğalmaya başlamış, bilgiler size akmaya başlamış.
Bu çok sihirli bir durum!
Denemeye değmez mi?