İnşaata dayalı büyümenin sonuna gelindi

Dün Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan rakamlar, Türkiye’deki ekonomik yapının çarpıklığını bir kez daha ortaya koydu. İstatistikler, 2000’li yılların başından bu yana pompalanan inşaat sektöründe artık ‘yolun sonuna’ gelindiğini net bir şekilde gösteriyor. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de konut satışları haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, yüzde 48,6 oranında azaldı. Haziran ayında ülke genelinde satılan konut sayısı 61 bin 355… Bu rakam, konut satışları veri tarihinin başlangıcı olan 2013’ten beri en düşük seviyeyi işaret ediyor.

Yılın ilk yarısını bir önceki döneme göre kıyasladığımızda karşımıza yüzde 22’lik bir düşüş çıkıyor. Ocak-haziran döneminde ülke genelinde satılan konut sayısı 505 bin 796’ya gerilemiş durumda.

YABANCIYA SATIŞ SEKTÖRÜ KURTARMAZ 
Verilere ayrıntılı olarak baktığımızda manzara şöyle:

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 84,6 oranında azalış göstererek 7 bin 319 oldu. Diğer konut satışları Türkiye genelinde bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 24,7 oranında azalarak 54 bin 36 olarak gerçekleşti. Yine Türkiye genelinde ilk defa satılan konut sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 59,2 azalarak 23 bin 265 oldu.

Verilerdeki tek pozitif bölüm yabancılara yapılan satışlar. Bu alanda yüzde 30,5’lik bir artış yaşanarak başta Iraklılar olmak üzere yabancılar haziran ayında 2 bin 689 konut almış. Bu rakam toplam satışlar içinde yüzde 5’lik bir dilimi bile oluşturmuyor.

Ekonominin tüm yükünü inşaat sektörüne yükleyip başta TOKİ eliyle ülkenin her tarafının şantiyeye çevrilmesi, bir dönemler yüzleri güldürüyor, cepleri dolduruyordu. Her köşe başında yükselen binalar, birçok sektörün satışını artırıyor, önemli bir istihdam kapısı oluyordu. İşsizlik rakamları inşaat seferberliği sayesinde düşük kalıyordu. Ancak yüksek kar oranları konut fiyatları daha da yükseltiyor, halkın çok önemli bir bölümünün asgari ücretle yaşadığı bir ülkede lüks konutların sayısı hızla artıyordu.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME İÇİN...
Bir ülke inşaat yaparak ne kadar sürdürülebilir bir büyüme sağlayabilir sorusu da sıkça dillendiriliyordu. Bu tehlikeye dikkat çekenler acımasızca eleştirildi ancak ekonominin bir bilim olduğunu unutanlar bugün bu acı gerçekle yüz yüze…

Tam sayfa gazete ilanları, bangır bangır bağıran TV reklamları yok artık. Bir ayda tek bir konut bile satamayan şirketler, var olan projelerini de durdurmaya başladı. Kimi iflas etti, kimi şirketini satmak zorunda kaldı. Bu kriz işsizliği de patlattı, inşaat sektörüne malzeme satan birçok sektörü de olumsuz yönde etkiledi.

Katma değer yaratmayan, istihdama yaratıyormuş gibi görünüp işsizlik rakamlarını gizleyen inşaat sektörünü artık yeni bir dönem bekliyor. Bol keseden atan müteahhitler başlarını ellerinin arasına alıp ‘ben nerde yanlış yaptım’ sorusuna yanıt bulup sonra da bu açmazdan nasıl kurtulacağına karar vermeli.

Burada asıl görev ise kamuya düşüyor. Emlak Bankası’nı kurup kredi pompalamak yerine imalat sektörüne ve teknoloji sektörüne yatırım yapıp gerçek katma değer yaratmak ve böylece işsizliği de önlemek için çalışmalara başlamalı. Yoksa ülke terk edilmiş koca bir şantiyeye dönecek…

Önceki ve Sonraki Yazılar