Çetin Osman Budak

Çetin Osman Budak

İnsan bozuldu mu?

Ahmet Hamdi Tanpınar;
“Cahilsin; okur öğrenirsin.
Gerisin; ilerlersin.
Adam yok; yetiştirirsin.
Paran yok; kazanırsın.
Her şeyin bir çaresi vardır.
Fakat insan bozuldu mu; bunun çaresi yoktur” diyor.
15 yıllık AKP iktidarı sonunda Türkiye zorlu, sıkıntılı bir dönemden geçiyor.
Adalet, dış politika, ekonomi, güvenlik, demokrasi, hukuk devleti, eğitim, sağlık, tarım…
Her alanda derin tahribatlar oluştu.
Bedelini 80 milyon birlikte ödüyoruz ve fatura gittikçe ağırlaşıyor.
Tanpınar’ın da dediği gibi belki de en sarsıcısı; ülke yönetimi ve çevresinden ortalığa saçılan ahlak çürümesi…
Adalet; adaleti en üst düzeyde sağlaması gerekenler tarafından hem de denetlemekle yükümlü oldukları yürütme organının kontrolü ve teşviki ile yok ediliyor.
Ortada adalet kalmayınca insanlar kendini güvende hissetmek için gücün yanında yer tutma, iktidara sığınma ihtiyacı duyuyor.
Doğruya doğru, yanlışa yanlış deme cesaretini kaybediyor.
Üzerine bir de toplumu bölme ve kutuplaştırma politikası eklenince korku büyüyor.
Bir örnek; “Ya biat edin ya cezaevine girin”, “susarsan belki başka koltuk verilir” denilerek, belediye başkanları, AKP Genel Başkanı tarafından istifaya zorlanıyor.
Bu belediye başkanları hakkında ciddi yolsuzluk ve kendi içlerinden yansıyan “parsel parsel verdin !” itiraflarıyla FETÖ’ye kaynak aktardıkları iddiaları var.
Bu çürümüş yapıyı; parti içi mesele ya da siyasi manevra olarak geçiştirmek mümkün değil…
İstifa ile suç ortadan kalkmaz.
Aynen 4 bakanın yolsuzluklarının ortada durduğu gibi…
Aklanma yeri, mahkemeler değil de bir siyasi partinin genel merkezi haline getirilirse; orada hiçbir değer ayakta kalmaz.
Geçen hafta Hürriyet’ten Sedat Ergin; “FETÖ, vantilatördeki gizli kamera ve anayasa reformu” başlığı altında kaset kumpaslarını yazdı.
Siyasete müdahaleden yakınarak iş başına gelen AKP iktidarı döneminde, siyasete hem de devletin olanakları kullanılarak, devletin güvenlik görevlileri eliyle müdahale edilmiş.
Müdahaleler olurken, bunu önlemekle görevli olan iktidar sahipleri, süreçten hiç rahatsızlık duymadı.
Hatta bu karanlık kumpasları seçim meydanlarına taşıyarak nemalanmaya çalıştı. İlkesizlik...
Siyasi tarihimizde yalanın, iftiranın, riyanın bu kadar çok kullanıldığı başka bir dönem de olmamıştır.
Yine bir örnek…
AKP Genel Başkanı; arkadaşımız Enis Berberoğlu üzerinden kurguladığı bir yalanla Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef almaya çalıştı, anında yalanlandı…
Ve iki gün önce istinaf mahkemesi Enis Berberoğlu kararını bozarak, bu iftirayı bir kez daha yalanlamış oldu.
Bu iftiralar, kumpas girişimleri kimin eseri?
Örnekleri çoğaltmak mümkün…
Peki, gelinen son durum ne?
Beka sorunu yaşayan bir Türkiye!
Tüm sorumlulukların üstünü kutuplaştırma siyasetinin karanlığıyla örtmeye çalışan, ahlaki değerleri alt üst edenler, bugün Türkiye’yi beka sorunu yaşar duruma getirmişlerdir.
Çiçero, 2 bin yıl önce “Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çöker” demiş.
Bugün dinimizi siyasete alet edenler, yalan söylüyor, iftira atıyor, kumpas kuruyor, yolsuzluk-hırsızlık yapıyor, cinayet işliyor, yetim hakkı yiyorlar.
Kalkıp bir de güzel ahlaktan söz ediyorlar.
Hadi oradan!

Önceki ve Sonraki Yazılar