İstatistik bikini gibidir...

“İSTATİSTİK bikini gibidir, asıl görünmesi istenen yeri kapatır” aforizmasını duymuşsunuzdur. Türkiye’de son yıllarda bu aforizmaya uyan çok sayıda gelişme yaşandı. Örneğin bir sabah kalktığımızda kişi başına düşen milli gelirimiz 2 bin dolar artmıştı, o sanal artıştan sonra bir seviye bile yükselmediğini de unutmamak gerek. Ardından enflasyon hesaplamasında kullanılan veriler değiştirildi, enflasyon gerçek rakamından daha düşük çıkar oldu. Bu yaklaşım, seçim öncesinde iktidar ve muhalefeti karşı karşıya getiren işsizlik rakamlarının hesaplanmasında da kullanılıyor.

Ana soru şu: Türkiye’de kaç kişi işsiz? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, TÜİK’in yaptığı hesaplamaya göre, 2014 yılı sonu itibarıyla 2 milyon 850 bin kişinin işsiz olduğunu açıkladı. Bu rakam, 2015 yılı Şubat ayında 3.2 milyon kişiye ulaştı. Muhalefet partilerine göre ise rakamlar değişik, 6 milyon diyen de var, 4 milyon diyen de… Peki rakamlar neden bu kadar farklı? Çünkü işsizliği hesaplama yöntemi sağlıklı değil. Örneğin Türkiye’de ev kadınları işsizler arasında sayılmıyor oysa Batı’da 18-65 yaş arası çalışmayan herkes yani ev kadınları da işgücü istatistikleri arasında yer alıyor.

Türkiye, işsizlik hesaplama yöntemini 2014 yılının son aylarında değiştirdi. Öncelikle daha önce ayda bir kez yapılan hanehalkı işgücü anketinin artık her hafta yapılmasına karar verildi.

Ankette iş arama süresine ilişkin soru değiştirildi. Soru daha önce “Son üç ay içinde iş arama kanallarından birine baş vurdunuz mu?” şeklindeydi. Yeni uygulamada üç aylık süre dört haftaya indirildi. Böylece daha önce 3 ay içinde başvuruda bulunanlar işsiz sayılırken yeni dönemde dört hafta yani bir ay içinde iş arama kanallarından birine başvuranlar işsiz sayılmaya başlandı. Başka bir deyişle eğer 5 hafta önce iş için başvuruda bulunmuşsanız devlete göre ‘işsiz’ değilsiniz. Zekice değil mi?

Bu değişim geçmiş yıllarla yapılan kıyaslamada kullanılan endekslere de uygulandı. Hesaplama yöntemi böyle değişince işsiz sayısı da düşük çıkıyor, geçmiş yıllara oranla da azalmış görünüyor. Zaten ev kadınları, iş aramak için İŞKUR’a değil de eş-dosta başvuran, Ankara’da ya da başka bir yerde torpil arayanlar devlete göre işsiz sayılmıyor.

Gazetelerde sık sık okuyorsunuz, her yıl mezun olan 700 bin gence iş yaratmak zorunda Türkiye. Büyüme rakamları, kapasite kullanım oranları ortada, sizce var olan işsiz sayısına her yıl eklenen 700 bin kişi işe girmiş midir? Komşunuza, ailenize, arkadaşlarınıza bakarak bu soruya yanıt verebilirsiniz… Türkiye, bugün bir seçimi daha geride bırakıyor, umarız kısa zamanda kurulacak hükümet soruna kalıcı çözümler getirecek adımlar atar, yoksulluk, işsizlik ülkenin kronik sorunları olmaktan çıkar.
İyi pazarlar…

Önceki ve Sonraki Yazılar