KIRMIZI ÇİZGİ

Son zamanlarda en çok duyduğumuz sözlerden biri, "kırmızı çizgi"


Herkes kendine göre bir yerlere "kırmızı çizgi" çekiyor. Bu, şu demek oluyor: "Benim (bizim) tahammülümün sınırı budur. Bunu geçerseniz sizin için fena olur". Böylece, kırmızı çizgi sözü, aynı zamanda muhatabı için bir tehdit unsuru da oluşturur. Bunun bu günlerde en sık duyulan örneği İşçilerin, emekçilerin "kıdem tazminatları" için söylenen "kırmızı çizgi" uyarısı.


Yalnız emekleri ile geçinenlerin, gelecekleri için neredeyse tek güvence gördükleri "kıdem tazminatı" birikimine, boşalmış devlet hazinesine yama olsun diye, Reis Bey ve damadı tarafından göz konuldu. Bu birikimi diledikleri gibi kullanmanın yollarını arıyorlar.


İşçiler, emekçiler doğal olarak çok tedirginler. Bu nedenle, toplu iş sözleşmeleri sırasında, yanındaki Bakana, işçileri nasıl uyuttuğunu anlatan sendika lideri (!) bile,"kıdem tazminatı bizim kırmızı çizgimizdir"dedi. Hatta hızını alamadı, önceki gün, "kırmızı çizgimizi geçerseniz, genel greve gideriz" bile dedi,


Kırmızı çizginin başka örnekleri de var. Sağlık çalışanları, öğretmenler ve daha bir grup çalışan, "bize söz verilen 3600 ek gösterge bizim kırmızı çizgimizdir" diyor. 15 Temmuz Gazileri, "bizim için toplanan destek paralarını vermediniz. Bu bizim kırmızı çizgimizdir" diyor. 
Batı dillerine buna benzer bir deyiş var: "Rubiconu geçmek". 


Romalı General Jul Sezar, Galya'yı (bu günkü Fransa), Germanium'u (Almanya) ve İspanya'yı fethedip çok güçleniyor. Roma'da Senato, bu aşırı güçlenen Generali pasifize etmek için yollar arıyor. Bunu öğrenen Sezar, ordusunu toplayıp Roma'ya doğru yürüyor ve Kuzey İtalya'daki "Rubicon" nehrinin kuzey batısında mevzileniyor. 


Romalı soylular ve senatörler, "eğer Sezar Rubiconu geçerse onu güçle, orduyla durdurmalıyız" diyorlar. Sezar bir süre bekliyor; sonra bir gün Rubiconu geçip Roma'yı teslim alıyor. Senatonun eli böğründe kalıyor.


Bizim kırmızı çizgiciler de, iktidarın o çizgiyi geçmesini bekliyor anlaşılan.


Durum gösteriyor ki, bu kırmızı çizgi uyarıları, 19 yıldır ülkeyi "babalarının çiftliği" gibi yöneten AKP iktidarını hiç etkilemiyor. Çünkü bunun sadece bir "laf" olduğunu; hiç bir eylem belirtisi olmadığını görüyorlar. 


Bu nedenle inanıyorlar ki, ortada "eylem" olmazsa, bütün kırmızı çizgiler aşılmak, bütün Rubiconlar geçilmek için vardırlar.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar