Komünist

Allah biliyor ya Tayyip Bey'i hiç sevemedim. Kendisiyle hiç karşı karşıya gelmedim. Ancak İstanbul Belediye Başkanlığından beri, gazetelerden, TV'lerden kendisini izliyorum. İdeolojisi ve politikaları bir yana, fiziği de bana çok itici geliyor. Kafa derisine yapışık seyrek saçları, gülmeyen gözleri, kırpık bıyıkları, hafif raşitik bacakları ile külhani yürümesi ve doğal olmayan konuşma biçimi ile bana hiç sempatik gelmiyor. Ama bu benim öznel duygularım. Kendisi için, ''Ben onun g..ünün kılıyım'' ya da ''şimdi istese onun odalığı olurum'' diyen evli kadınlar, “erkek erkeğe aşık olur mu? Ben oldum işte” diyen erkekler (!) var. Ne diyeceksiniz? Gönül bu, “oka da konuyor, ota da”. Herkesin duyguları kendine.

Tayyip Bey beni bir kere güldürür gibi oldu. Başbakanlığının ilk yıllarıydı. Bir pazar yerindeki tezgahta biberlerin tadına baktıktan sonra, pazarcının sırtına sertçe vurup, hafif yaşaran gözlerle, “ulan tatlı dedin, dağıttın bizi be!” dedi. O zaman bana bu olay içtenlikli, sempatik geldi. Gülümsedim. Sonraları şu Fetullah olayı çıkınca Tayyip Bey'in kolayca kanmaya meyyal bir yapısı olduğunu anladım. Zaten eski futbolcu Rıdvan da geçenlerde onun için ''saftır'' dedi. ‘Acaba…’ diye düşündüm, “Şimdi Fetullah hoca yanında olsa, onun da sırtına vurup, ‘ulan alnımız secdeye değiyor deyip dağıttın bizi’ der miydi”.

Tayyip Bey'in konuşmaları, son zamanlarda, ister istemez, belki sırtındaki yükün aşırı stresinden ve belki de sağlık sorunları nedeni ile iyice insicamını kaybetti. Kemal Bey'in fanilasını falan diline doladı. Söylediği bazı sözler ağzından, hiç düşünülmeden çıkmış gibi olmaya başladı. Mesela bir yerde durup dururken, ''solcular, komünistler vatansever değillerdir'' diye bir söz sarf etti. Bu söz ağzından çıkmadan önce bir an tarihi düşünseydi, İkinci Dünya Savaşında Nazi istilacılarına karşı vatanlarını savunurken can veren 50 milyon Sovyetler Birliği vatandaşının öncülerinin Komünistler olduğunu hatırlardı. Daha dün Vietnam'da ABD emperyalist istilacılarını kovmak için can veren büyük yurtseverlerin de komünistlerle birlikte ve onların önderliğinde savaştıkları aklına gelirdi. Türkiye'de 68'li-78'li genç komünistlerin, sırf vatansever oldukları için darağaçlarında, ya da faşistlerin kurşunları ile can verdiklerini hatırlardı.

Ben yaşamım boyunca, bir sürü milletten, tabii ki en çok da Türkiye'den pek çok komünist gördüm, tanıdım. Kimisi gençti, kimisi yaşlı; kimisi kısaydı, kimisi uzun; kimisi güzeldi, kimisi çirkin; ama hepsinin ortak bir özelliği vardı. Yurtlarına ve hem yurtlarındaki hem de başka ülkelerdeki emekleri ile alın terleri ile yaşayan, üreten, yaratan insanlara, tüm varlıkları ile aşkla, ihtirasla bağlı idiler.

Atatürk'ün Türk şoförleri için söylediği iddia edilen ama tıpkı uyduruk hadisler gibi asla söylemediği bilinen bir söz var. “Türk şoförü en asil duygunun insanıdır” demiş güya. Bu sözün ne biçim olarak ne de içerik olarak hiç bir anlamı yok. Ama kim uydurduysa bir ‘hoşluğu’ da var. Ben bu hoşluğa bir anlam da katayım.

Tayyip Bey,”Komünist en asil duyguların insanıdır!”

Biliniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar