Bunlar seçimleri de iptal eder! Yıllardır “milli irade” diye ortalığı yıkanlar, o irade kendilerinin aleyhine dönünce, ne “milli” ne de “irade” umurlarında oluyor.

Siyasal İslamcılar için esas olan kutsal saydıkları davadır. İktidar uğruna bütün araçlar meşrudur onlar için. Yalan, hile, riya, pusu, sahtekârlık, takiye amaca ulaşmak için kullanılacak ve günah sayılamayacak yöntemlerdir. Siyasal ahlakları yoktur.

İslamcılar için “milli irade” kendi dar dinci programlarını desteklemek için verilen oylardan ibarettir.

Demokrasi, iktidara ulaşmak için sadece bir araçtır. Her şey iktidar içindir. Bir kez iktidar ele geçirilip, rejim ve toplum dönüştürülmeye başlayınca, gerçek yüzleri de ortaya çıkar. Asıl programlarını uygulamak için her fırsatı değerlendirir, sinsice ele geçirdikleri iktidarı acımasızca kullanmaktan kaçınmazlar.

Erdoğan ve AKP’nin, 7 Haziran’dan sonra iktidarı bırakmamak için neredeyse Türkiye’yi yakmaya kalkmalarının anlamı budur. Ülke fiili bir iktidar gaspıyla karşı karşıyadır.

Sorun şudur; eski rejimi, cumhuriyeti yıktılar, ama yerine kendi rejimlerini henüz tam olarak kuramadılar. Erdoğan ve AKP, kurmaya çalıştıkları rejimi anayasal / hukuksal bir güvenceye almaya çalışıyor. Bunun için zora ya da rızaya dayalı bir mutabakat oluşturmak istiyor.

Sürmanşetimizdeki haberi dikkatle okuyun lütfen, Erdoğan bütün gerçeği dün itiraf etti. Erdoğan, “Türkiye’nin yönetim sistemi değişmiştir. Fiili durumun hukuksal çerçevesinin anayasal olarak kesinleştirilmesi gerekir” dedi.

Bu sözler rejimin sinsice, örtülü bir darbe ile değiştirildiğinin ve fiili bir durumun yaratıldığının itirafıdır.

Anlamı şudur; ülkede şu anda bir hukuk düzeni yok. Bir kopuş yaşanıyor. Sonucu ise siyasal kavga belirleyecek.