Korku dağları bekliyor

AKP-MHP iktidarı korku içinde.
Doğal olarak da en çok, iki partinin liderleri, Tayyip Bey ve Devlet Bey korkuyor.
Tayyip Bey, Başkanlık seçiminden önce yapılacak yerel yönetim seçimlerinden korkuyor.
Ya geçen referandumdaki gibi bir sonuçla karşı karşıya kalırsa; Ankara’yı ve hele de İstanbul’u kaybederse başına gelebilecekleri kestiremiyor.
7 Haziran seçimleri sonrası, söylentilere göre, ‘’bu sonuçları kabul edemem diyerek duvarları yumrukladığı geceyi hatırlıyor olsa gerek.
Bu durumda, milletvekili ve Başkanlık seçimlerini bu yılın yaz aylarına ve hele de 15 Temmuza alırsa ne olacağını kestirmeye çalışıyor.
Yandaş yazarların her hafta birinin üfürdüğü, AKP oylarını yüzde 50’nin üzerinde gösteren anketler kendisine ulaşmıyor olsa gerek.
Yoksa böyle moralini yükseltici sonuçları görmek varken, anket uygulamalarını niye durdursun?
Eğer yüreğinde o büyük ‘’kaybetme korkusu’’ olmasa, şimdiye dek hiç bir sorunlarına kulak vermediği, hatta ‘’ananı da al da git’’ diye azarladığı çiftçilere, sanki kendi kesesinden bağışlıyormuş gibi, ‘’mazotunuzun yarı parasını artık biz vereceğiz’’ diye niye vadetsin?
Hayvan üreticilerine ‘’size üç yüz baş hayvan vereceğiz; yavrularına da alım garantisi veriyoruz.
Bu kıyağımızı da unutmayı ha!’’ diye ‘’Çifteler Harası’’ çalışanı üslubu ile neden seslensin değil mi?
Tayyip Bey Başkanlık seçimlerinin iki turlu olmasından rahatsız!
Elinden gelse referandum sonuçlarını iptal ettirecek.
İki turlu seçimle, Başkanlık seçimleri için barajın yüzde 50+1’e gelmesi belli ki uykularını kaçırıyor.
Bunun için ne yapıp edip MHP oylarını kendisininkine katmak istiyor.  MHP’de ise zaten ‘’korku dağları bekliyor’’.
İYİ partinin kuruluşu, ülkücü  tabanın kendisine karşı güvenini yitirmesi, Devlet Bey’i AKP ile bütünleşmeye zorluyor.
Bütün bu, her türlü seçim güvencesini ortadan kaldıran, eşitliğe ve adalete aykırı ‘’ ittifak kanunu’’ hazırlıkları, AKP seçim barajını geçtiğinde MHP’nin de barajı geçmiş sayılacağı; öteki partilerin ise yüzde 10 barajını aşmaya çalışacağı gibi akla ziyan uygulamalar, bu iki siyaset cambazı partinin yüreklerini saran korkunun büyüklüğünü apaçık ortaya koyuyor.
Ve nihayet, Afrin askeri harekâtını oya dönüştürme çabaları; yurt dışında kimsenin anlam veremediği ‘’Osmanlı Tokadı’’ yaveleri, hep iç politikaya ve hatta yalnızca milliyetçimuhafazakâr-dinci-fetihçi kesimlere uzatılan bir ‘’elma şekerinden’’ öteye gitmiyor.
Şeker bitince elinde sapı kalacak olan gariban seçmen uyanmadan önce, Tayyip Bey ve Devlet Bey ‘’Malı götürmeyi’’ bekliyor.
‘’Korkunun ecele faydası yoktur’’ demiş atalarımız.
AKP-MHP birlikteliğinin sonu gelmiş görünüyor.
Bunun için ‘’çok alametler belirdi’’.
Hem ne demiş Büyük Tevfik Fikret:
‘’Evet, sabah olacaktır, sabah olur, geceler 
Tulû-ı haşre(x) kadar sürmez’’
(x): Kıyamete kadar

Önceki ve Sonraki Yazılar