
Kadınları özgür olmayan ÜLKE ÖZGÜR DEĞİLDİR
Toplumun, ülkenin meselelerine duyarlı bir sanatçı Menderes Samancılar. Her fırsatta; “Herkesi ilgilendiren, meselesi olan bir projede olmayı tercih ederim” diyor.
Gamze Medeni - YURT Gazetesi
O yüzdendir “Günümüzü nasıl yorumluyorsunuz?” sorumu şöyle yanıtlıyor: “Önce kadınlarımızı özgürleştireceğiz ki, bu ülke geleceğin temellerine sağlam adım atabilsin”
Başlarken;
Hem beyazperde de hem de ekranda keyifle izlediğim usta bir oyuncu Menderes Samancılar. Kıvanç Sezer imzalı ‘Babamın Kanatları’ filmiyle 23. Uluslararası Adana Film Festivali’nde ve 53. Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödüllerini aldı. “Bu ülkenin sancısı olan, inşaatlardaki işçi ölümlerine direkt parmak basmış önemli bir film. Her eve lazım dediğimiz filmlerden. Herkesin izlemesi gerekir” diyor. Sinemadan, Yılmaz Güney'’, bugünün Türkiyesi’nden, yeni projelerine uzanan bir sohbet oldu.
Geçtiğimiz gün tiyatro, sinema oyuncusu Erdal Tosun’u kaybettik. Ani ölümü sevenlerini üzdü. Siz ne söylersiniz?
Çok üzgünüm. Zamansız bir ölüm oldu. Erdal'dan bahsederken içim burkuluyor. Hayat dolu bir insandı. En son iki ay önce Antalya’da beraberdik, sohbete koyulduk. Sonra etrafımız kalabalık oldu, sohbeti çok fazla sürdüremedik. “Baba buna da şükür, uzun zamandır bir araya gelemiyorduk” dedi. İkimiz de dönüp dönüp birbirimizi ne kadar özlediğimizi söyledik. Bu da son görüşmemiz oldu.
Uzun zaman oldu dizilerde göremiyoruz sizi?
Bir iki tane yaptık, çok iç açıcı işler olmadı, ömrü kısa sürdü. Şubat ayında ekranlara yeniden dönmeyi planlıyorum. Yeni projeler elbette geliyor en uygun olanına bakıyoruz. Ayağımıza dar gelirse nasır yapar, bol gelirse topuğumuza vurur tam ortasını arıyoruz. Herkesi ilgilendiren bir mesele olsun istiyorum. Ekranlara baktığınızda birbirinden iyi işler var.
Size dair aklımda olan; dizilerde kâhya, filmlerde ezilen insan ve işçi rollerinin hakkını başarıyla veren aktör… Bu roller sizin seçiminiz mi?
Fiziksel durumumla ilgili galiba! Yapımcılar ve yönetmenler fiziğimi, bu bahsettiğiniz roller için daha yatkın görüyor. Ben de Avrupalı birini oynamak istiyorum ama tipten kaybediyoruz. Hâlbuki her rolü oynayabilirim. Benim için rol fark etmiyor gelen işin doğru olması, yorumlayabileceğim nitelikte olması önemli.
Bir projeyi kabul ederken nelere dikkat edersiniz?
Sinema ve diziyi ayrı değerlendirmek gerekiyor. Sinemada önce hikâyesinin doğru olması lazım. İlla topluma mesaj vermesi gerekmiyor. Toplumu geriye götürecek nitelikte bir proje olmasın. Meselesi hepimizi ilgilendirirse seve seve çalışıyorum. Dizilere biraz daha ticari bakıyorum. Fakat şiddetten yana olmayan, şiddet karşıtı işlerde çalışmayı tercih ederim.
Menderes Samancılar kuralları var mı bu rolü ben oynamam diyor musunuz?
Hiç böyle düşünmem. Yeter ki senaryosu iyi olsun her türlü rolü oynarım.
Şöyle arkanıza yaslanıp en çok kimleri seyretmekten hoşlanıyorsunuz?
İsim vermek çok zor. Nejat İşler’i izlemeyi çok seviyorum, halı dokur gibi bir oyunculuğu var. Keşke dizi yapsa da benim de dizi merakım başlasa. Onu doya doya izlesek. Haluk Bilginer’i seyretmeye doyamam. Rıza Kocaoğlu’nu da ayrı bir yere koyuyorum mesela. Demet Evgar başlı başına iyi bir oyuncu. Nurgül Yeşilçay oyunculuğun alçaklık noktasına gelmiş, alçak diyorum işte o kadar yetenekli. Kendisini de çok seviyorum. Zaten saydığım bu isimler çok sevdiğim insanlar. Bunlar sadece iki üç örnek, saymakla bitiremeyiz. Kötü oyuncular çok az. Ülkemiz oyuncu cenneti.
Sakin, dingin imajınız bir yana protest bir tarafınız da var. Toplumsal meselelerle yakından ilgisiniz. Bu sanatçının görevi midir?
Kişiliğimle ilgili, sanatçı olmamla ilgisi yok. Acı çeken birinin yanında durmak görev gibi aslında. Sanatçı olmak daha farklı bir hale getiriyor sadece. Çünkü toplum seni izliyor, yaptığın işleri de merak ediyor. Toplumsal meselelerin tartışıldığı yerlerde seni görmek istiyor. Orada söyleyeceğin, vereceğin mesajlar önemli. Birbirimizi sevmeyen bir topluma dönüştük. Herkes kendi yakınını seviyor. Oysa bugün ihtiyacımız olan en önemli şeylerden biri
birbirimizi sevmemiz.
‘Babamın Kanatları’ nasıl bir film?
Bu ülkenin sancısı olan, inşaatlardaki işçi ölümlerine direkt parmak basmış önemli bir film. Her eve lazım dediğimiz filmlerden herkesin izlemesi gerekiyor.
Bu filmi neden izleyelim?
Bu ülkede yaşayanların oturdukları binalar varsa bir anlamda inşaat işçileri sayesinde. Seyircinin rahat uyuyup vicdanının temiz olması için bu filmi izlemesi gerekiyor.
Oyuncu kadrosunda kimler var?
Oyuncu kadrosunda birbirinden yetenekli genç arkadaşlarımız var. Son derecede başarılılar. Daha da başarılı olacaklarına inanıyorum. Çünkü oyunculuk makamında zirve yok. Bir yüksek vardır ve oraya hep tırmanmanız gerekir. Bunu da ölünceye kadar sürdürmek zorundasınız.
Bu filmle hem Antalya'da hem de Adana'da ödül aldınız. Bu başarı sizi şaşırttı mı?
Şaşırmadım. İddialı değildim ama umudum da vardı ne yalan söyleyeyim. Favoriler arasındaydım. Favoriler arasındaysanız, kazanma şansınız vardır. Her zaman söylüyorum ben o ödülü aldım diye en iyi oyuncu benim anlamına gelmez. Diğer aday gösterilen oyuncularda iyi oyunculardı. Laf olsun diye söylemiyorum.
Bu ödüller filmin gişesini olumlu etkiler mi?
Bakalım göreceğiz. Etkilemesi lazım. Yurtiçinde ve yurtdışındaki festivallerde toplam 20’nin üzerinde ödül aldı. Seyirci de bu ödülleri neden alıyor diye merak etsin. Bazen maalesef ödül de etkili olmayabiliyor. Mesela Nuri Bilge Ceylan'ın filmlerine baktığımızda dünyanın en önemli ödüllerini alıyor ama gişesi o kadar da yeterli olmuyor.
Yılmaz Güney’in devrimci yüreği herkese kısmet olmaz
Yılmaz Güney için, taşı çekip film yapıcam dese sadece taş gösterse sokaklarda yine kitlelere hitap ederdi, yine seyircisi olurdu diyorsunuz. Bugün de böyle yönetmenlerimiz var mı?
Herkesin yeteneği farklı Yılmaz Ağabey başka bir adam bambaşka bir kişilik. Ondaki devrimci yürek herkese kısmet olacak bir şey değil. Umut filmi sinemamızda yapılan bir devrimdi. Ondan sonra çok şey değişti. Zaten bunu bile yapmak başlı başına yeter. Onun için Yılmaz Ağabey’i konuşurken başkalarının dışında değerlendirmek gerekiyor. O çok özel bir adamdı insanlığıyla da yönetmen kimliğiyle de bizim rehberimiz oldu. Ne mutlu bana onunla çalışma imkânım olmasa da en azından tanıştık, sohbet etme şansımız oldu. Birbirinden çok değerli yönetmenler var. Emine Alper, Özcan Alper, Reha Erdem, Yüksel Aksu, Çağan Irmak... Saymakla bitmez. Festivallerde izlediğimiz ismini hiç duymadığımız yetenekli yönetmenler gördük. Bu ülkeye çok faydaları olacak aydınlık filmler çekecekler.
Bugünlerde en büyük utancımız Aladağ
‘Yanmış Orman Kokusu’ adlı şiir kitabınızda Berkin Elvan’ı, ölen çocukları anıyorsunuz. Çocuklara derin bir hassasiyetiniz var. Geçtiğimiz günlerde 12 çocuk Aladağ’da yurt yangınında hayatını kaybetti neler söylemek istersiniz?
Bizim çocuklara verdiğimiz değerin en net göstergesi; Aladağ. Çok öteye gitmeyin. Çocukların yandığı yurt söndürüldü belki, ama anaların acısı hiç bir zaman sönmeyecek. Bu eğitim kurumlarının kolları bu kadar çarpık olmamalı. Bu çocukların yolunun aydınlanması gerekir. Biz bu açılımı yapamazsak ne ülke bir yere varır ne de çocuklar.
Gelecek hem aydınlık, hem karanlık
Günümüzü nasıl yorumluyorsunuz?
Bu ülkenin yarınlarını kuracak akıllı sağlam gençlere ihtiyacı var. Biz gençlerimize, çocuklarımıza, kadınlarımıza sahip çıkarsak bu ülkenin geleceği daha kolay olur. Kadınları özgür olmayan bir ülke özgür değildir. Önce kadınlarımızı özgürleştireceğiz ki bu ülke geleceğin temellerine sağlam adım atacak.
Sosyal medyayla aranız nasıl?
Sadece Twitter kullanıyorum. Ne Facebook, ne İnstagram kullanıyorum. Hiç birisiyle alakam
yok. Twitter’ı da toplumla diyaloğumu kurmak, bazı mesajları vermek zorunda olduğum için kullanıyorum.
Sosyal medya bu kadar hayatımızın içindeyken ondan uzak olmayı nasıl beceriyorsunuz?
Benim yerime başkaları hesaplar açıyor, kapatıyor onlarla baş etmek mümkün değil. Daha çok
gazete okumayı seviyorum. Hayatı gazeteden takip ediyorum.