Seray Gözler: kalkınma inşaatla olmuyor, kültür ve eğitim şart

Seray Gözler: kalkınma inşaatla olmuyor, kültür ve eğitim şart

Seray Gözler bugünlerde en çok ülkedeki betonlaşmaya 'dur' demek istiyor; 'İnşaata yapılan yatırım sanata yapılmış olsaydı ülke olarak çok farklı bir noktada olurduk' diyor.

YURT Gazetesi-Röportaj Gamze Medeni-Fotoğraf Burak Tunç/ Seray Gözler gençlere şöyle sesleniyor: 'Yakın bir zamanda çok sağlam bir ülke olacağız. Günümüz gençliği bunu başaracak.  Bilinçli ve akıllı gençlerimiz Türkiye'yi sağlam bir zemine oturtacak'


Başlarken…


Bu hafta, tatlı gönüllü, vakit geçirmenin pek zevkli olduğu bir başka kadınla buluştum. Bir şeyleri kolaylaştırmanın ve güzelleştirmenin peşinde. Hayata dair her ne varsa işte onlardan bahsediyoruz. Ekranların sevilen dizisi Hayat Şarkısı’ndan da… Tiyatro ve dizi oyuncusu Seray Gözler bu sektörde başarılı olmanın sırrının ‘ben artık iyi bir oyuncu oldum’ dememekten geçtiğini, işe heyecan duymak olduğunu savunanlardan.


*Siz aslında tiyatro kökenli bir oyuncusunuz ama sizi daha çok ekranlardan tanıyoruz. Oyunculuk nasıl başladı?


Kız lisesinde okurken bir oyunda erkek rolü oynanacaktı. Erkek rolünü ben oynadım, aslında gazeteci olmak istiyordum ama oyundan çok keyif aldım ve oyuncu olmaya karar verdim. ‘Oyuncu olmak’ fikrini babamla konuştum tabi babam ilk başlarda mesleğin zor olduğunu söyleyerek, vazgeçirmeye çalışır gibi oldu ama şimdi ‘iyi ki oyuncu oldun’ diyor. Daha sonra konservatuara girmeye karar verdim ama nasıl bir yol takip edeceğimi bilmiyordum. 1980’ li yıllardan bahsediyorum. Tabi o zamanlar oyunculuk okulları da çok azdı, Ankara'da konservatuar vardı. Bizim hocalarımızın birçoğu oradan mezun oldu yani orası bir nevi Devlet Tiyatrolarının Okulu gibiydi. Daha sonra İstanbul'da da Ankara'ya denk yerler açıldı. Ben ilk olarak Devlet Konservatuarına girdim. 1983'ten beri Devlet Tiyatrosunda çalışıyorum.


*Dâhil olduğunuz tüm diziler ( Süper Baba, Yabancı Damat, Hayat Şarkısı) izlenen işler oldu. Bu başarı sizi şaşırttı mı?


Şaşırtmıyor ama mutlu ediyor. Başarılı projelerin tutması kadroyla ilgili bir mesele. Senaristin, yapımcının, yönetmenin ve oyuncu kadrosunun uyumu beraberinde başarıyı getiriyor. Titiz çalışmak yapılan işi ciddiye almak bunlar iyi projeler için anahtar. Zaten bir senaryo önünüze geldiğinde izlenir mi izlenmez mi hemen anlaşılıyor.


*Hiç canınız sıkılıp da bu sahnelerden, ekranlardan kurtulayım demediniz mi?


Evet, bunu düşündüğüm zamanlar oldu ama sadece köpürmek gibi. Anlık bir karar sonra bu düşünceden hemen vazgeçiyorsunuz. Ben hiçbir oyuncunun mesleği bırakabileceğini düşünmüyorum. Bu bizim yaşama tutunuşumuzdur. Zaten oyuncunun emekliliği olmaz. Ben yaşlanınca da oynamaya devam etmek isterim. Oynayarak öleceğiz Moliere gibi... Hayat da bir oyun değil mi zaten?


*Dizi çekimleri dünyanın en zor işlerinden derler. Bunun altından nasıl kalkıyorsunuz, kendinize zaman ayırabiliyor musunuz?

 

Diziye başladığınız zaman hayatınızı asistanlar yönetmeye başlıyor tabi çok zorlanıyoruz ama şuan da oynadığım dizi de (Hayat Şarkısı) durum diğer dizi setlerine göre daha iyi durumda. Yönetmenimiz Cem Karcı bu konuda çok titiz davranıyor aynı şekilde yapımcımız Gül Oğuz’da insani şartlar da çalışmamız için uğraş veriyor. Diziler sahneleri gereği bazen gece çekiliyor her şeyin zorluğu olduğu gibi oyunculuğun da zor tarafları var. Gece gündüz çalışmıyoruz kendimize vakit ayırabiliyoruz benim haftada en fazla üç gün çekimim oluyor.


*Eşiniz Saydam Yeniay ile aynı sektörde olmak ilişkiyi besleyen bir şey mi, dezavantaj mı?


İkimizin de aynı meslekte olması bize bir zarar vermedi. Mesleğimiz hayata dair olduğundan eve iş getirmek zorundayız. Yaşam biçimimiz oyunculuk bizim. Oturup sohbet etmeden olmaz birbirimizi bu şekilde besliyoruz. İkimizin de mesleği oyunculuk bu yüzden birbirimizi anlıyoruz neler hissettiğimizin de farkındayız. Çocuğumuzu büyütürken bütün ilgimiz onun üstündeydi Ege artık büyüdü ve ikimiz de mesleğimize öncelik veriyoruz. Tiyatro adına sinema adına yapacaklarımız daha bitmedi. Arada her evlilikte olan şeyler bizim evliliğimizde de oluyor tatlı sert geçiniyoruz.


*Oyunculuk eğitmenliği de yapıyorsunuz kursa gelenlere ‘senden olmaz’ dediğiniz olmuyor mu?


Hiçbir zaman demedim. Aslında ilk bakışta nasıl oyuncu olur anlıyorsunuz. Bir kere benim için oraya gelmesi bile önemli kendisi için bir şeyler yapıyor. Çok iyi oyuncularda çıkabiliyor.  


Burcu Biricik, Birkan Sokullu, Olgun Toker’i beğeniyorum


*Genç oyunculara, oyuncu olmak isteyenlere ne söylemek istersiniz?


Genç oyuncular hiçbir zaman ‘ben iyi bir oyuncu oldum’ demesinler her zaman ilerlesinler, yeni işler yapsınlar. Star dediğimiz yetenekli genç oyuncular ise ileride karakter oyunculuğu yapacaklarını düşünsünler ve bunun için hazırlasınlar, hep genç ve güzel kalmayacaklar bu yüzden anne rolünü de baba rolünü de oynayabilecek potansiyelde olsunlar. Kalıcı olsunlar bu sektör genç ve yetenekli olsanız da insanı tüketir.


*Beğendiniz oyuncular var mı?


Sektörde yetenekli bulduğum birkaç isim var ve onların gerçekten oyunculuk noktasında beslendiklerini düşünüyorum. Burcu Biricik, Birkan Sokullu, Olgun Toker. Çok yetenekli genç arkadaşlar, umut vaat ediyorlar. Kendilerini besleyeceklerini biliyorum. İleride tiyatroda da göreceğiz onları. Ben tiyatro yapmalarını çok istiyorum.


*Hayat Şarkısı’nın yeni sezonunda bizi neler bekliyor?


Gerçekten bilmiyorum. Dizi heyecanlı bitti. Ardından yapımcımız bizi 15 gün Yunanistan'da bir adaya kapattı. Kimse bilmiyor dizide neler olacağını biz de bilmiyoruz. Zaten bilsem de söylemem etik olmaz. Bilmemek bizim için de güzel ve heyecanlı oluyor.


*Hayat Şarkısı'nda kocasına çok saygılı ve geleneksel bir eşi (Süheyla Cevher) oynuyorsunuz. Seray Gözler’den bir parça var mı bu karakterde?


Süheyla geleneklerine bağlı ama aynı zamanda çok özgür ruhlu. Ama benim karakterimle uyuşmuyor. Süheyla Anadolu topraklarından bir kadın. Bu karakter benim gözlemlerimden ortaya çıktı. Benim içimden biri Süheyla. Bunu yadsıyamam ama bu ben değilim. Yalnızca o karakteri çok iyi tanıyorum. Bu yüzden de rahatlıkla oynuyorum. Süheyla ile tek ortak noktamız ikimizin de anne olması.


*Senaryo ilk önünüze geldiğinde bu dizi tutar dediniz mi?


 Bir senaryo önünüze geldiğinde izlenir mi izlenmez mi hemen anlaşılıyor.


*Hafta boyunca en çok izlenen dizi oluyor. Başarısını neye bağlıyorsunuz?


Biz gerçekten iyi bir ekibiz. Birbirimizle olan alışverişiz o kadar güzel ki o da ekranlara yansıyor. Çok değerli isimlerle çalışıyoruz. Ahmet Mümtaz Taylan’la karı kocayı oynuyoruz. Daha önce de Sonbahar dizisinde abi kardeşi oynamıştık her oyuncuya da nasip olmuyor ikinci defa birlikte rol almak. Onunla uyumumuz var çok iyi bir oyuncu aynı zamanda.


Sırf düşündüğü için cezaevinde olan yazarlarımız var


*Sizin gözünüzden Türkiye nasıl görünüyor?


Bu topraklar bizim hepimiz bir çatı altında olmalı hiç kimse yaşadığı yerden vazgeçmemeli. Birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz ön yargılı davranmadan, konuşmalı, dinlemeli, başkalarını eleştirmeden önce kendimizi eleştirmeliyiz. Aynı düşünmek zorunda değiliz ama aynı yerde yaşıyorsak birbirimizi anlamak zorundayız. Sanat muhaliftir, savunduğu bir düşünceyi bile yeri geldiğinde eleştirebilir. Düşünen insan, sanatçı ya da yazar bu insanların fikirleri sorgulanmamalı kabul etmeyebilirsin, eleştirebilirsin ama gülüp geçmeyi de bilmelisin. Çok seslilik her zaman iyidir tek bir ağızdan ses çıkarsa bu bir süre sonra sıkıcı olur. Senfoni orkestraları mesela neden heyecanlandırır birden fazla farklı ses aynı anda vardır. Bunun gibi tek bir kişinin düşünceleri hâkim olursa yalnız bir kişi konuşursa huzur ortadan kalkar. Farklı düşüncelere ihtiyacımız var. Türkiye’de umarım var olan yanlışlardan dönülür


Türkiye’de sanatın rencide edildiğini mi düşünüyorsunuz?


Devlet Tiyatrolarına zarar gelsin, incinsin hiç istemiyorum. Bizlere hocalarımızdan emanet biz bu emaneti gençlere vermek istiyoruz umarım birçok yanlışlardan dönülür. Sanat bir milletin kültür eğitimi demek, devlet bu yüzden sanata ve sanatçıya olan desteğini arttırmalı. Kültür Bakanlığı desteğini de arttırmalı. Şimdi bakıyorum her yer inşaat halinde biri bitiyor bir diğeri başlıyor nefes alabileceğimiz bir alan bile kalmadı. Bugün tiyatro ile ilgili birçok tartışma yaşanıyor. Devlet Tiyatroları neden var? Çünkü devlet tiyatroları kültür eğitimi veriyor siz bunu engellerseniz ülke olarak Pakistan'dan bir farkımız kalmayacaktır.