Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Medeniyet umutları

Düşünmeyeyim birkaç gün dedim, coğrafyamızdaki kötülükleri.

Aldım sırt çantamı gittim kuzeyin sakin, serin memleketlerine. Hem biraz kafamı dinleyeyim, hem de oraları sakince izleyeyim, yaşayayım diye.

Tablo gibi güzel memleketler var. İnsana sırf insan olduğu için değer verilen. En azından o ülkede bulunanlara.

Ve en önemlisi de Doğa Ana’ya bir saygı, yaşama bir saygı…

***

Ülkemizdeki riyakarlık, doğaya ve insana ihanet, vahşi ve aleni vurgun ve talan düzeninden biraz uzaklaşayım demiştim ya.

Ama nafile.

İnsanın vücudu uzaklarda olsa da aklı ve kafası ister istemez memlekette kalıyor.

Gözlerim güzel yemyeşil dağlara, şelalelere, göllere, denizlere bakarken aklımdan neler geçiyor neler.

Ve çok kıskandım oralarını…

Hayal ettim birazcık memleketim de keşke böyle olabilse idi diye…

***

Ama gerçek hayat irkiltiyor insanı.

Parazitler ortalığa kene gibi yapışmış.

Ne oldu şu güzelim Anadolu’nun güzel insanlarına?

Göz göre göre aptal yerine konulmayı ve sömürülüp talan edilmeyi kanıksamış daha bunca insanımız var.

Ve hırsızlarına ve cellatlarına bu kadar aşık olan zavallılarımız var.

Sayıları da halen o kadar çok ki!

Ah, cehalet ve ezberletilmiş ulvi yalanlarla satın alınmış zihniyetler.

***

Çağdaş dünya almış başını gidiyor. Örneğin Norveç’de elin oğlu ülkeyi tünellerle donatmış.

1200 civarında kara tünelleri ile harika dağ doğasını ve çevreyi korumuşlar.

35 tane deniz altı tünellerle de bağlamış bir sürü adasını birbirine.

Hem de öyle 3-5 kilometre değil.

Bizdeki bir tanecik 3-5 kilometrelik İstanbul Boğazı altındaki geçitin kaç katı düşünün ve ama maliyetleri de çok, ama çok daha düşük.

Norveç deniz altı tünellerinden geçerken fahiş fiyatlar ve yandaş karları sağlayarak bizi enayi yerine koyan ve bizi bırak , henüz doğmamış torunlarımızı bile gırtlağına kadar borçlandıran şu soygun düzeni sorumlularını pek fena andım.

Aklımdan geçenler de işte tam şimdi siz bu satırları okurken düşündüklerinizin aynısı!

Sonra, haydi Akdeniz’in sıcak cennetine. Yani İspanya'ya. Daha doğrusu Barcelona’ya…

Orada ne mi gördüm?

31 Mart seçimleri sonunda güzel ve umutlanan İzmir’imizin umarım 50 yıl sonraki belki gerçekleştirebileceğimiz halini!

Önceki ve Sonraki Yazılar