Ahmet Taşgetiren: Perinçek’in adamları bedel ödetir

Ahmet Taşgetiren: Perinçek’in adamları bedel ödetir

Ahmet Taşgetiren: İktidar, Perinçek'e bağlı adamların iktidar icraatını kendileri yönetiyormuş gibi bir tavır içine girmesinin toplumsal bedelini görmüyor

Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, Doğu Perinçek'in Genel Başkan olduğu Vatan Partisi yöneticilerinin iktidara yakın bir görünüm vermesinin, hükümete yaramayacağını ifade eden yazı kaleme aldı. ‘Görülmeyenler ve sonuçları’ başlıklı yazısında Ahmet Taşgetiren, “İktidar, son zamanlarda ekranlara bana göre bilinçli olarak taşınan Perinçek’e bağlı adamların iktidar icraatını kendileri yönetiyormuş gibi bir tavır içine girmesinin nasıl bir toplumsal bedel ödeteceğini görmüyor” diye yazdı. İktidar medyasını eleştiren Taşgetiren yazısının devamında şu tespitlere yer verdi: İktidar medyası ülkenin her türlü problemini “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karizması” ile cevaplandırma yolunu tercih ediyor. Erdoğan söz konusu ise her şey “zafer kıvamı”nda olmalı, gibi bakılıyor. NATO dedik mi, Erdoğan zafer kazanmalı, asgari ücret denildi mi öyle, emeklilikte yaşa takılanlar denildi mi öyle, enflasyon -faiz denildi mi öyle… Hakikaten o zafer kazansa ülke de kazanmış olur, ama ona bağlanarak zaafları da zafer gösterme gibi bir yol benimsenirse bunun ülkeye bedeli ağır olabilir. Onun için Trump Erdoğan’ı övünce, Putin birkaç hoş söz söyleyince bunları ülke için de mutlak başarı gibi görmenin sağlıklı olmadığını, çünkü her ülke liderinin her sözünün kendi ülkelerinin çıkarı ile ilgili olduğunu unutmamalı.

“İktidar, kendisine yakın medya dilinin zaman zaman nasıl zehirleyici bir nitelik kazandığını görmüyor. Köşelerde yazılıp çizilenler olsun, sosyal medya planında seslendirilenler olsun, adaletten, haktan, hukuktan, hatta zaman zaman ahlaktan nasipsiz görüntüler sergiliyor. “Düşman var ve sen ona ne söylesen hak ediyor” yaklaşımı, fanatik bir izleyiciyi tatmin etse bile geniş toplum kesimlerinde çok kötü etki yapıyor.

İktidar, son zamanlarda ekranlara bana göre bilinçli olarak taşınan Perinçek’e bağlı adamların iktidar icraatını kendileri yönetiyormuş gibi bir tavır içine girmesinin nasıl bir toplumsal bedel ödeteceğini görmüyor.

İktidar, en son Güngören’de ortaya çıkan “kibir gösterileri”nin halk tarafından bireysel olaylar olarak görülmediğini görmüyor.

İktidar, kendisine yakın medyanın Davutoğlu ve Babacan’a yönelik aşağılayıcı dilinin, toplumda hiçbir karşılığının olmadığını görmüyor. “Erdoğan olmasaydı ne Davutoğlu olurdu ne de Babacan, hatta ne de Abdullah Gül” gibi yaklaşımların, bu insanların en yüksek görev alanlarında hizmet yapmış olması gerçeği yanında boş ve anlamsız olduğunu görmüyor.

Son söz: İktidar sadece Davutoğlu ve Babacan’ın yola çıkışlarının, diğer siyasi partilerden daha çok Ak Parti için anlam taşıdığını görmeli. Görmek kolay değil biliyorum, ama bunun kendisi için hayati mesele olduğunu bilmeli.”