Erdoğan'ın en büyük sorunu...

Erdoğan'ın en büyük sorunu...

Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, iktidarın koronavirüs salgınına rağmen jet hızıyla geçirdiği af yasasını eleştirerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en büyük sorununun gazeteciler ve eleştirel düşünce olduğunu söyledi.

Zeyrek, "Mafya babalarından çekinmiyorlar gazetecilerden çekindikleri kadar. En az iki ünlü mafya babası son yaptıkları infaz düzenlemesinden yararlandı. Biri çıktı, diğeri de yakında çıkacak. Bir de isimlerini bilmediğimiz irili ufaklı onlarca organize suç örgütü lideri ve mensupları var, son birkaç günde aramıza katılan. Vay halimize!" diye yazdı.

Deniz Zeyrek'in "Kalemi tabancadan tehlikeli buluyorsa o siyasetçi iflah olmaz!" başlıklı yazısından ilgili kısım şöyle;

Artık hiç şüphem kalmadı!

AK Parti ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın en büyük sorunu gazeteciler ve “eleştirel düşünce”.

Niye mi böyle düşünüyorum? Anlatayım:

Çünkü, mafya babalarından çekinmiyorlar gazetecilerden çekindikleri kadar. En az iki ünlü mafya babası son yaptıkları infaz düzenlemesinden yararlandı. Biri çıktı, diğeri de yakında çıkacak. Bir de isimlerini bilmediğimiz irili ufaklı onlarca organize suç örgütü lideri ve mensupları var, son birkaç günde aramıza katılan. Vay halimize!

Çünkü, eşine, çocuğuna ölümüne zulmedenleri cezaevinde daha az tutup, bir an önce zulümlerinin suç mahalli olan evlerine göndermekten çekinmiyorlar gazetecilerden çekindikleri kadar!

Çünkü, binlerce köylünün rızkını çalan, topladığı paralarla lüks bir hayat süren tosuncuklar bile onları gazeteciler kadar endişelendirmiyor! (Bu düzenleme ile yüzlerce dolandırıcıyı, hırsızı aramıza saldılar. Aman dikkatli olun.)

Çünkü, fikirlerini ve eleştirilerini özgürce dile getiren gazeteciler, onlar için devletin üniformasını giyince kendini bütün kanunların üzerinde gören, Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz gibi bu ülkenin çocuklarını katleden katillerden daha korkutucu!

Çünkü, Soma'da tedbirsizlik yüzünden 301 madencinin ölümüne neden olanların aramıza erken dönmesi, gazetecilerinse içeride kalması onların vicdanını zerre kadar sızlatmıyor.

Çünkü, İtalyan kumaşıyla özel dikilmiş şık kıyafetleriyle ve sahte “demokrat” imajlarıyla kamera karşısına geçtiklerinde, saydığım suçluların cezalarını tam çekmeden aramıza salıverilmesini, gazetecilerin içeride kalması gerektiğini aynı anda cansiperane savunabiliyorlar.

Gazeteciler, ülkeyi yöneten siyasetçiler için mafyadan ve katillerden, gazetecilerin dile getirdiği görüş, eleştiri ve haberler de mafyanın sahip olduğu silahlardan daha tehlikeli görünüyorsa vay o siyasetçilerin hallerine. Hayatta iflah olmazlar.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan en son konuşmasında sert bir ses tonuyla medyayı yine hedef tahtasına yerleştirmişti. Kendisi gibi düşünmeyen bütün gazetecileri “virüsten daha tehlikeli” ilan etmişti. Her zaman olduğu gibi bu konuşma emir telakki edildi ve ilgili kurumlar hemen harekete geçti. Sırf Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını canlı verebilmek için bülteni 45 dakika uzatan FOX TV'ye, Fatih Portakal'ın sunduğu Ana Haber'in üç program durdurulması cezası verildi.

İlker Karagöz'ün sunduğu Çalar Saat Haftasonu programına da en yüksek orandan idari para cezası verildi. Ceza verilen iki yayını da izledim. En ufak bir hakaret ya da suç sayılabilecek bir içerik göremedim. Hele İlker Karagöz'ün programında ceza gerekçesi olan habere ceza verilmesi tam bir skandal. Ajans kaynaklı haberdeki yanlış bilgiler dahi düzeltilerek verilmiş.

RTÜK'ün kıymetli Başkanı, iletişimci Ebubekir Şahin'in verdikleri kararı bir adım geriden, RTÜK Başkanı ya da üyesi kimliğiyle değil de bir “iletişimci” olarak gözden geçirmesini diliyorum. Belki o zaman verdikleri cezanın amacının üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu görecektir.