Hande Fırat'tan bomba Ankara kulisi

Hande Fırat'tan bomba Ankara kulisi

Esad’ın ordusu ile Türkiye karşı karşıya gelir mi?

Hürriyet yazarı Hande Fırat, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine başlattığı Barış Pınarı Harekatı'nın olası sonuçlarını değerlendirdi.

Hande Fırat, bugünkü "Barış Pınarı harekâtı... Sahada değişen dengeler" başlıklı yazısında, "Ankara’nın hedefinde Esad ordusu da yok. “Kendisine saldırı yapılmadığı sürece” diyerek istisnayı da yazalım. " dedi. 

Fırat, 'Ankara pazarlıkların farkında, izliyor. Olasılıkları göre politika oluşturuyor. ' ifadelerini kullandı.

Hande Fırat'ın bugünkü yazısı şöyle:

9 Ekim’de başladı. Harekâta saatler kala Türkiye uluslararası kuruluşları, müttefiklerini, bölge ülkelerini bilgilendirdi.

Bilgilendirmeye başladığı anda da malum ülkelerden tepkilerle karşılaştı. Alanını/süresini soranlar, dar tutulması temennisini getirenler, başka formül bulunmasını önerenler oldu. Türkiye hepsine tek tek güvenlik kaygısını, terör tehdidini, mültecilerin yerleştirilmesi amacını anlattı. Ancak “Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anlıyoruz” diye başlayan tüm cümleler “ama”yla ve operasyonun sona erdirilmesini isteyen taleplerle devam etti.

Geldiğimiz noktada Türkiye harekâtına, terörle mücadelesine devam ediyor, edecek. Ancak başlangıçtaki çerçeve, değişen dengeler neticesinde farklılaşabilecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün harekâtın Ayn el Arap (Kobani) ve Haseke’yi de kapsayacağını açıklaması ile Azerbaycan’a giderken söylediği “Münbiç konusunda verdiğimiz kararın uygulama aşamasındayız. Münbiç boşaltıldığında oraya Türkiye olarak biz girmeyeceğiz ki. Oranın gerçek sahipleri Araplar. Yaklaşımımız onların oraya girmesi” sözlerinin şifrelerine bakacağız.

DEĞİŞEN DENGELER
Sahadaki hareketlenme, Türkiye açısından harekâtın başta öngörülen 120 kilometrenin batısına doğru bir kayma olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni sahada değişen dengeler. Kaynaklarım, ABD Başkanı Trump’ın “Suriye’nin kuzeyindeki askerlerimizi güneye çekiyoruz” açıklaması ile sahada dengelerin değişmeye başladığını söyledi. Hemen ardından Esad rejimi ile SDG’nin uzlaşma arayışları, hatta iki tarafın da “Anlaştık” açıklamaları kamuoyuna yansıdı. Esad ordusunun hareketliliği de takip ediliyor.

Ankara’nın yaptığı tespitlere gelirsek...

* ABD’nin Suriye’nin çekilme kararı o alanda bir boşluk yarattı. O boşluğu kim dolduracak? O boşluğu kim kontrol edecek? Ankara’ya göre birinci soru bu. Kısacası herkes boşluğu doldurmanın derdinde.

* YPG/PYD’nin yeni ABD’si kim olacak? İkinci kritik soru da bu. Yeni ABD derken, terör örgütünün hamisi kim olacak? Ankara sahadaki gelişmeleri, pazarlıkları izliyor. Evet, “pazarlık” dedim. Terör örgütü, Esad ile anlaştığını açıklasa da başka ülkelerle de pazarlık yürütüyor. Aslında hem ABD hamisi kalsın diye uğraşıyor, hem de “ABD giderse yerine en iyi şartlarda kimi koyarım” diye uğraşıyor. Bu tek taraflı bir uğraş olarak da görülmesin. Bölgeye meraklı ülkeler de bu pazarlığa çok meraklı.

Kısacası Ankara pazarlıkların farkında, izliyor. Olasılıkları göre politika oluşturuyor. Doğacak boşluktan terör örgütünün yararlanmaması için de yeni planları devreye sokuyor. Harekâtın ilk etapta Menbiç’e kayma ihtimali de bu yüzden.

O İHTİMALLER
Esad ordusu hareketli. Bu hareket ve terör örgütüyle anlaştıkları iddiası iki soruyu gündeme getirdi:

- Esad’ın ordusu ile Türkiye karşı karşıya gelir mi?

- Rus ve Türk güçleri karşı karşıya gelir mi?

İkinci sorudan başlayalım. Soru açık açık Kremlin Sözcüsü’ne soruldu. Kremlin Sözcüsü Peskov, “Rus ve Türk güçlerinin Suriye’de birbirleriyle çatışması ihtimalini düşünmek bile istemiyoruz” dedi. İki ülkenin düzenli irtibat halinde olduğunu söyledi. Ankara da böyle bir ihtimali düşünmüyor, aklından bile geçirmiyor. İki ülke arasındaki özellikle liderler düzeyindeki ilişkilere dikkat çekilerek, “Düzenli irtibat halindeyiz, karşılıklı bilgilendirme düzenli yapılıyor” deniliyor. Üstelik Rusya üzerinden Esad rejimi ile de karşılıklı dolaylı mesajlaşma var.

Gelelim ilk soruya... Ankara’nın hedefinde Esad ordusu da yok. “Kendisine saldırı yapılmadığı sürece” diyerek istisnayı da yazalım. Burada Ankara’nın hassasiyetini ve formülünü de ortaya koyalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da işaret ettiği gibi Menbiç’e Türk ordusu girmeyecek. Arap aşiretleri ile görüşmeler yapıldı. Arap aşiretleri sahada olacak. Diğer yandan Suriye Milli Ordusu’nun hassas noktalarda yer alacağını söyleyelim.

HAREKÂT MERKEZİ
“Filmlerdeki gibi... Gurur duydum”. Bu sözler, Barış Pınarı harekâtının ilk saatlerinde, içinden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve devlet yetkililerinin görüntülerinin paylaşıldığı Cumhurbaşkanlığı Harekât Merkezi için söylendi. Tahmin edebileceğiniz gibi sözlerin sahibi de o ana tanıklık edenlerden bir isim. Edindiğim bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk beş buçuk saat harekâtı bizzat yönetmiş. Bu beş buçuk saat merkezden canlı izlendi. Hedeflerin vurulması ve askerlerin girişi, İHA’lardan alınan görüntülerle anı anına harekât merkezindeki ekranlara yansıtıldı. O toplantıda AK Parti’nin bazı genel merkez yöneticileri ile Meclis yöneticilerinin bulunması da daha sonra eleştirilmişti. Konuştuğum bir kaynağım, “Harekâtın Meclis boyutu, yani bilgilendirilmesi gibi konularla siyasi risk boyutu bu eleştiriler yapılırken unutuluyor. Milli Savunma Bakanı’nın belli bir aşamada siyasi parti genel başkanlarını bilgilendirmesine de o gece orada karar verildi” dedi.