Hıncal Uluç: Erdoğan'ın yerinde olsam herkese zorunlu kılardım

Hıncal Uluç: Erdoğan'ın yerinde olsam herkese zorunlu kılardım

Sabah yazarı Hıncal Uluç, ülkenin başına geçme ihtimali olsa herkese izlemesini zorunlu tutacağı filmi açıkladı ve üzerine yorumlar yaptı.

Sabah yazarı Hıncal Uluç, ülkede tek yetkili olsa herkesin zorunlu olarak izlemesini sağlayacağı filmi açıkladı. 

Netflix'te'ki Sosyal İkilem / The Social Dilemma adlı filme değinen Uluç'un yazısının ilgili bölümü şöyle: 

Bu ülkede tek yetkili kişi olsam "Bu filmi herkes izleyecek" derdim..
Önce siyasetçiler.. Sonra gazeteciler.. Tüm anne babalar başta, herkes, hatta gerekirse birkaç defa izlemeli..
Netflix'te gösterilmeye başlanan Sosyal İkilem /The Social Dilemma adlı filmden söz ediyorum..

"SOSYAL MEDYAM YOK"

Ben bu para tuzaklarının hiçbirine düşmedim.. Mesela, Tweeter, Facebook, Instagram ve benzeri uygulamaları telefonuma indirmedim.
Cebimdeki akıllı telefon sadece konuşmaya ve mesaj atmaya yarıyor..
Salı yemeklerimiz var.. Her türden, işten dostlar..
Cep telefonu göstermek bile yasaktır, katılanlar için..
İşte Yasemin, evde Fatoş, Ercan ve Caner'in bana internetten duydukları haberleri nakletmeleri, ya da ceplerindeki bir videoyu göstermeleri de yasaktır.
Ben bu yasağı kendi sağduyumla koydum.

"YALAN DÜNYA YARATTI"

Filmde uzmanlar bir istatistiksel gerçeği açıkladılar.
Internette yalan haber, gerçek haberden 6 misli hızlı yayılıyor iyi mi?. Yani başka bir deyişle gerçeği bilmeyen, yalana inanan bir dünya yarattı, sosyal medya..
Filmi izlerken anladık ki, o internet denen şey, bize yardımcı olmak, bizim hayatımızı kolaylaştırmak için değil, o uygulamaları kuranları, zengin etmek için varmış..

"NASIL KANIM DONDU ANLATAMAM"

Google mesela.. YouTube mesela.. Facebook, Tweeter, Instagram mesela.. Meğer hiç de masum değillermiş. Tüm uygulamalar gibi onların da amacı, baktıklarınızdan, seçtiklerinizden sizi tanıyıp, size uygun şeyler teklif ederek, ekrana çekip para kazanmakmış...

Anlatanlar, Google'ı, Facebook'u, YouTube'u kuranlar olmasa.. Ve öyle müthiş kanıtlar ortaya koymasalar..
Nasıl kanım dondu, anlatamam..
Mızmızlık eden çocukların önüne, oyalansın sussun diye telefon veya tablet koyan ana ve babalar, onu, sadece onu değil, ülkenin ve dünyanın geleceğini nasıl zehirlediklerini akıllarına getirdiler mi acaba?.
Bunu söyleyen olduysa gülüp geçmişlerdir..
O zaman bu filmi izlesinler..
Film Amerika'da çekilmiş. Amerika için çekilmiş gibi duruyor. Ama izlerken baktım.. Siyasetçisi, gazetecisi, zengini, fakiri, işçisi, çiftçisi, esnafı ile sosyal medyayı kullanan hepimiz, bilincimize yerleştirilenlerle, o para babalarının istediklerini yapmaya başlıyoruz..
İkiye bölünüyoruz mesela siyasetçiler ve taraftarları olarak.. "Biz ve ötekiler" oluyor ulus..
Gazeteciler aynen.
Kalemlerimizi sadece bu bölünme yönetse neyse.. Düşündüklerimizi, inandıklarımızı yazma yerine, sosyal medyadan tık, "Like" alacak yazılar yazmaya başlıyoruz. Yani biz yazarları artık beynimiz değil, bilgisayarlar yönetiyor..

"EN BAŞTA SİZ İZLEYİN"

Sayın Milli Eğitim Bakanımız?.
İşte yeni ders sezonu ve işte her öğrencinin önünde evde eğitim için tabletler..
O çocuklar, gençler bu tabletleri sadece dersleri için mi kullanacaklar sanıyorsunuz?.
O zaman bu filmi en başta siz izleyin ve bir ortaokul öğrencisinin sosyal medya tarafından nasıl zehirlendiğini görün. Uzmanları dinleyin. Onlar sadece dehşeti anlatmakla kalmıyor, tavsiyeler de veriyorlar..
Bu tavsiyelerin, öğretmenler, anneler, babalar ve veliler aracılığı ile öğrencilere uygulanmasını sağlayın, Sayın Bakanım!.
...Ve unutmayın.. Sosyal medya yalanı gerçekten altı misli hızlı yayıyor!.