Saymaz: 'AKP çatırdarken CHP’yi konuşuyoruz'

Saymaz: 'AKP çatırdarken CHP’yi konuşuyoruz'

Gazeteci İsmail Saymaz, son günlerde tartışılan ‘Saray’daki CHP’li’ konusuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Habertürk’teki programda konuşan İsmail Saymaz, AKP’nin çatırdarken CHP’nin içinde olmayan kavgayı konuştuğumuzu söyledi. Saymaz’ın sözlerinden satır başları şunları:

Başa alıp ekmek parçalarını toplayarak gidelim.
Yazı 20 Kasım'da çıktı. Rahmi Turan, Saray'a yakın bir kaynağım dedi ki, bir CHP'li Cumhurbaşkanı ile görüştü. Ve Cumhurbaşkanı sen CHP'nin başına geç dedi. Ben bu CHP'liyi aradım ulaşamadım.
İkinci gün, yazısında ve iddiasında ısrar etti. İkinci günün akşamında Rahmi Turan canlı yayına bağlanıp inkar etti. Saray'a giden CHP'li Muharrem İnce ve ben Muharrem İnce'yi aramadım dedi. Bu çok önemliydi. Çünkü yazısında arayıp ulaşamadığını söylemişti.Ama konuşmasında da hiç aramadığını konuşmadığını söyledi.

OKURUNU YANILTTI


Ertesi sabahta kaynağının Talat Atilla olduğunu söyledi. Talat Atilla Saray'a da yakın değil. Maalesef 81 yaşında bir gazeteci abimiz bir yazıda 2 tane gerçek dışı bilgi verip okurunu yanılttı.
Geçelim kaynağım dediği Talat Atilla'ya. Bu kişi Saray'a da yakın değilmiş. Bu kişi Rahmi Turan canlı yayında iken bir tweet atıp, "Rahmi Turan benim gazetemde yazıyor diye kaynağım benmiş gibi gösterenlere dava açacağım" diyor. Yani ben değilim diyor. 12 saat sonra onun bu tweetini gören Rahmi Turan "kaynağım Talat Atilla" deyicinde o da kalkıp yazı yazdı. "Kaynak benim" dedi.


Talat Atilla 12 saat ara ile 2 yanlış bilgi veriyor. Bir yalan daha ortaya çıkıyor. Yazısında da ben Kılıçdaroğlu'na bu bilgiyi doğrulattım. Kaynağım bir CHP'li. Ben Kılıçdaroğlu'nun kendisine doğrulattığını sandım. Bu yüzden Sayın Kılıçdaroğlu'na sordum. Anlıyoruz ki böyle bir durum da yok. Anlıyoruz ki Talat Atilla üst üste 3 yalan söylemiş. Birincisi kaynak Talat Atilla değilmiş. İkincisi Kılıçdaroğlu'na hiç doğrulatmamış. Üçüncüsü verdiği plaka numaraları Türk plaka sisteminde yok. Bütün bu yalan rüzgarından sonra yani Rahmi Turan ve kaynağım dediği Talat Atilla'nın yalanlarından sonra biz neye güvenerek Talat Atilla'nın kaynağının CHP'li olduğuna kanaat getireceğiz. Bence böyle bir kaynağı yok. Varsa da o CHP'li değil. Çünkü Talat Atilla'nın demesinden başka elimizde bir delil ve bulgu yok.

KOMPLOYA BAKIN


Bu Talat Atilla isimli kişi 4 ay önce Milliyet gazetesinde yazarken Abdullah Gül'e zehirli suikast yapılacağını dedikodusunu yine aynı şekilde yazarak dolaşıma soktu ve gazeteden atıldı. Şimdi düşünün bir gazeteci eline bir bilgi geliyor. Yazmıyor, tweet atmıyor, sitesi var okunsun diye yazmıyor. Ne yapıyor? Hemen itibar edilebilecek iki ismi arıyor. Biri Sözcü gazetesinin başyazarı, ikincisi Uğur Dündar. Uğur Dündar komployu görüyor geri çekiliyor. Ama Rahmi Turan olaya balıklama atlıyor. Rahmi Turan kimseyi aramadan sormadan haberi koyuyor. Aynısını Talat Atilla'da yapmış. Muharrem İnce'yi arayıp Muharrem İnce sen gittin mi? diye sormamış. Bakın komploya bakın. Şimdi bir gazeteci düşünün elindeki bu kritik bilgiyi yazmıyor. Elindeki bilgiyi Sözcü gibi CHP'lilerin ve Atatürkçülerin takip ettiği bir gazetede çıksın istiyor. 9 Kasım'daki bu olay 11 gün bekletilerek 20'sinde yayımlanıyor. Ne oldu da 11 gün bekletiliyor? CHP Lideri Sözcü gazetesini övdü. Ertesi gün böyle bir yazı ortaya çıktı. Bence öyle Muharrem İnce'yi değil, bizatihi CHP'yi hedef alan bir komploya denkleşecek bir şekilde o yazı yayımlandı. Burada hedef İnce değil. İnce ile ilgili hiç değil.

Şimdi bu konu şu bağlamda tartışılıyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nde kurultay var. Ve kurultay süreci öncesi bu Muharrem İnce'yi tasfiye etmeye yönelik bir hamle olduğu iddia ediliyor. Bunun Muharrem İnce ile bir ilgisi yok. Çünkü Muharrem İnce en güçlü döneminde 2 kez Kılıçdaroğlu'nun karşısına çıktı. Kılıçdaroğlu'nunda en zayıf dönemiydi. Maalesef ikisinde de Muharrem İnce kazanamadı. Bugün Muharrem İnce'nin en zayıf dönemi Kılıçdaroğlu'nun en güçlü dönemi. Kılıçdaroğlu'nun onun tasfiye etmesini gerektirecek bir neden yok. Yol temizliğini yapmasını gerektirecek bir durum yok.

TALAT ATİLLA KOMPLONUN APARATIDIR
Talat Atilla bir komplonun aparatı durumundadır. Kimse bunun bir gazetecilik faaliyeti olduğunu iddia edemez. Bu komplonun aparatı olmaktır. Burada hedefte Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendisidir.
Muharrem İnce ile görüştüm. Muharrem İnce bile kaynağın hangi CHP'li olduğunu bilmediğini söylüyor. Muharrem İnce'nin bile böyle bir iddiası yok.

İNCE'Yİ PAYLAŞAMIYORLAR
Muharrem İnce'nin CHP AKP tartışmasının arasında kaldığını düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde alkolünden tutun yazdığı şiire kadar; öğretmenliğinden tutun da şahisiyetine kadar her halini hedef alan iktidar yanlısı basının bugün paylaşamayacak hale gelmesine Muharrem İnce bile uzaktan kıs kıs gülüyor. Onu anlıyoruz. Muharrem İnce en az herkes kadar CHP'lidir. Yedinci oku gibi bir şey. Kapıdan kovsanız bacadan girer. Her mevkide oynamış.


Muharrem İnce diyor ki CHP soruştursun. Ama CHP neye göre soruştursun? Ortada bir CHP'li yok ki. Ne zaman ki Talat Atilla isim verir. O zaman o isim soruşturulur. Burada en doğru ceza soruşturması. Ortada iki büyük kurumun karşı karşıya getirilmesi var.


İnce'nin düşünce dünyası, ben 2020'de erken seçim seçim olmadan ya partimin genel başkanı ben olayım, Cumhurbaşkanı adayıda Kılıçdaroğlu olsun yahut partinin Cumhurbaşkanı adayı ben olayım. Abdullah Gül veya bir başkası olmasın. Sosyal demokratların adayı ben olmalıyım. Muharrem İnce'nin bu arzusu anasının ak sütü gibi helaldir. Arzu ediyor. Kongreye, kurultaya gitmeli. Kılıçdaroğlu gibi bu partinin öz evladı. Dolayısıyla onunda bu süreçte hırpalanmadan çıkması gerekiyor. Çünkü onunda düne kadar her fırsatta döven kişilerin bugün siyasi övgüsüne muhtaç değil diye düşünüyorum. Bu süreçte suç duyurusunda bulunma tavrı önemlidir.



İktidar basının CHP'yi konuşmak gibi milli bir sporu var. CHP'yi konuşmasa ne konuşacak? Önümüzdeki ay Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun parti kurması kalıyor. AKP çatırdıyor. AKP'nin çatırdamasını konuşacağına birden bire CHP'nin olmayan kavgasını konuşuyoruz.