Musul fatihi

Geçmiş gün; telefondaki arkadaşım, “Uğur, Tayyip Bey’in durup dururken, Lozan anlaşmasının rezalet bir yenilgi olduğu konusundaki konuşmasına ne dersin?” diye sordu. Ben bu muhteremin dış politika ile ilgili hemen bütün sözlerinin aslında iç politika ile ilgili, hâttâ yalnızca kendi seçmenlerine yönelik olduğunu düşündüğüm için, ciddiye almadığımı, fazla kafa yormaya da gerek görmediğimi söyledim. Sonra da “peki sen ne düşünüyorsun?” diye sordum. 

Arkadaşım, “Ben...” dedi, “Tayyip Bey’in ‘Irak’taki karışıklıktan istifade ile orduyu Musul’a sokup, sonra koalisyon ülkelerine, “Lozan’da Kemalistleri kandırdınız. Musul’u bizden aldınız. Şimdi biz hakkımızı geri alıyoruz” diyeceğini ve “Musul Fatihi” ünvanı ile ömrünün geri kalanını “Sultan Tayyip Han” olarak Türkiye’nin başında geçirmek istediğini düşünüyorum” dedi. 

Bana komik geldi. Alınmayacağını bilsem, rahmetli İsmet Paşa gibi “Hadi canım sen de!” derdim ama dilimi tuttum. 

İyi ki de tutmuşum. Tayyip Bey bir kaç gün sonra bir toplantıda, “Ya büyüyeceğiz ya da küçüleceğiz. Ben büyümekten yanayım!” deyiverdi. Kastettiğinin ülkenin ekonomik yönden büyümesi, üretimin, milli gelirin çoğalması, refahın, bilimsel zenginliğin artması olmadığı kesin olduğuna göre, bu büyümenin “topraksal büyüme” olduğu ortaya çıktı.

Musul’a karşı koalisyon güçlerinin harekâtı başladı-başlıyor. Tayyip Bey bu eylemde Türkiye’nin bulunmasını istemediğini açıklayan Irak Yönetimine, ‘’Siz ne derseniz deyin, biz bildiğimizi okuyacağız, bu harekâtta bulunacağız’’ diye gözdağı veriyor. 

Tayyip Bey meydan okumada sınır tanımıyor. Irak Başbakanı İbadi’ye ,’’Sen benim kalitemde, kıratımda (karatımda demek istiyor herhalde) biri değilsin ‘’ diyor. Elhak haklıdır. Üst düzey bir Amerikan Üniversitesinde Fizik eğitimi gördüğünü hatırladığım Haydar El İbadi ile ‘’özel eğitim’’ gördüğü anlaşılan ve geçen gün Süleymaniye Camisinde, ‘’Sultan Mahfilinde’’ namaz kılan Tayyip Bey bir olabilir mi? Bu nedenle ‘’Musul Fatihi’’ olmak Tayyip Bey’in yerden göğe hakkıdır. 

Ancak gözlemleyebildiğim kadarı ile bizim dışımızdaki dünya Tayyip Bey’imize dürbünün tersi ile bakıyor. Söylediklerini pek ciddiye almıyorlar. ‘’Canım her zaman olduğu gibi yarın bu söylediklerinin tersini söyleyiverir’’ diyorlar ve ne yazık ki haklı da çıkıyorlar.  

Tayyip Bey,’’ Musul harekâtının mutlaka içinde olacağız’’ diyor. Ben de naçizane bir köşe yazarı olarak “Seni o harekâta sokmayacaklar Tayyip Bey” diyorum. 

Tayyip Bey de son günlerde öyle düşünmeye başlamış olsa ki Musul için “B” planından, olmadı “C” planından söz etmeye başladı. 

Hani Nasrettin Hoca, misafir olduğu yerde heybesi kaybolunca, ‘’Heybeyi çabuk bulun, yoksa ben ne yapacağımı biliyorum’’ diye horozlanıyormuş ya. Heybeyi bulup getirenler merakla, “Hocam heybe bulunamasaydı ne yapacaktın?” diye sorduklarında, hafif boynunu büküp, “Evdeki kilimi kesip heybe yapacaktım” demiş. 
Tayyip Bey’in B ve C planları da böyle bir şey olmasın!

Önceki ve Sonraki Yazılar