Ahmet Kaya'sız 19 yıl

Ahmet Kaya'sız 19 yıl

Türkiye'de özgün ve protest müziğin önde gelen isimlerinden olan Ahmet Kaya, ölümünün 19. yıl dönümünde sevenleri tarafından anılıyor.

Ahmet Kaya, 16 Kasım 2000 yılında "Hoşçakalın Gözüm" isimli albümünün kayıtlarını yaparken, Paris'in Porte de Versailles semtindeki evinde kalp krizi sonucu yaşamını yitiren sanatçı, aramızdan ayrılışının 19. yılında sevenleri tarafından anılıyor.

Kaya, 10 Şubat 1999'da Magazin Gazetecileri Derneği'nin düzenlediği ödül töreninde yılın en iyi sanatçısı ödülünü aldıktan sonra törende yaptığı konuşmanın ardından, davetlilerin bir kısmının tepkilerine ve hakaretlerine maruz kaldı. O akşamki konuşmasının ardından, mahkemelerden ve davalardan bir türlü yakasını kurtaramayan Kaya, çözümü Avrupa'ya gitmekte buldu.

Ünlü sanatçı, 16 Kasım 2000 yılında "Hoşçakalın Gözüm" isimli albümünün kayıtlarını yaparken, Paris'in Porte de Versailles semtindeki evinde kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi ve Paris'in Peré Lachaise mezarlığına defnedildi.

ÜNLÜ ŞAİRLER, ÜNLÜ ŞİİRLER

Halk müziği, özgün müzik ve protest müzik tarzı ile toplum sanatçısı kimliğini taşıyan Kaya, "Ağlama Bebeğim", "Acılara tutunmak", "Yorgun Demokrat", "İyimser Bir Gül", "Sevgi Durumu", "Dinle Sevgili Ülkem" ve "Hoşçakalın Gözüm" gibi albümler çıkardı. Kaya, kendisinin yazmış olduğu bestelerle birlikte Attila İlhan, Can Yücel, Nevzat Çelik, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Enver Gökçe ve Ahmed Arif gibi tanınmış şairlerin şiirlerini de besteledi.

AHMET KAYA KİMDİR?

Ahmet Kaya, 28 Ekim 1957'de Malatya'da, Adıyaman'dan Malatya'ya iş için göç etmiş Kürt kökenli bir baba ile Erzurumlu bir Türk annenin beşinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Sümerbank fabrikasında mensucat işçisidir. Altı yaşında iken babası ona bir bağlama getirir. İlkokulu Malatya'da okudu. Okuldan arta kalan zamanlarda ve yaz tatillerinde, ya plakçıda ya da tanıdıkların minibüsünde çalışırdı. Dokuz yaşına geldiğinde babasının çalıştığı fabrikanın işçilerinin düzenlediği işçi bayramı gecesinde kendini sahnede buldu. Mensucat fabrikasından emekli olan babası, daha iyi bir yaşam için İstanbul'a göç eder. 1972 yılında İstanbul'da Kocamustafapaşa'ya yerleşirler. Ahmet Kaya, ailesinin geçim sıkıntısı çekmesi nedeniyle okulu bıraktı ve işportacılık, çıraklık gibi çeşitli vasıfsız işlerde çalıştı. Liseyi dışarıdan bitirmeye karar verir ve bitirir sonra da Eğitim Enstitüsü'nün Keman bölümüne girer.

16 yaşında yasak afiş basmaktan hapse atıldı. Daha sonra birkaç arkadaşıyla birlikte Halk Birimleri Derneği'nin çalışmalarına katıldı. Bu çalışmaları sırasında çeşitli etkinliklerde bağlama çalmaya devam etti. Kendi başına öğrendiği için herhangi bir metoda ya da öğretiye uymamaktadır Ahmet'in çalış biçimi.

1978 yılında Gelibolu'da askerlik yaptı, bu arada orkestrada müzik çalışmalarına devam etti. Askerlik dönüşü Emine Kaya ile evlendi ve 1982 yılında kızları Çiğdem doğdu.

O dönem, hayranı olduğu Ruhi Su'nun Boğaziçi Üniversitesi'ndeki bir dinletisine gider ve dinletiden sonra bir yolunu bulup “Usta”nın yanına ulaşmayı başarır. “Ruhi Su besteleri”ni kendisinin nasıl yorumladığını göstermek istemektedir Ruhi Usta'ya. Ruhi Usta'nın en bilinen eserlerinden “Mahsus mahal” isimli şarkıyı çalar. Usta, şarkıyı yarıda kesip bağlamayı Ahmet'in elinden alır ve kızarak “Öyle at teper gibi bağlama çalınmaz, kavga edilmez bağlamayla, bağlama ile meşk edilir.” der. Ahmet, şaşkınlıkla oradan uzaklaşır; ama tabii ki bildiğini yapmaya devam edecektir.

Çok sonraları birkaç arkadaşının yardımıyla Hodri Meydan Kültür Merkezi ve Bilsak'ta dinleti düzenler ve afişlerinde de Ruhi Usta'nın kendine söylediği cümleye gönderme yapar: “Bağlama Böyle de Çalınır!”

28 yaşında 1985 yılına geldiğinde ‘Zamanıdır' deyip şarkılarını alıp Unkapanı'nın yolunu tutar. Hiçbir kategoriye girmeyen bu müziğe kimse yüz vermez. Sonraki günlerde arkadaş yardımları ve kendi olanakları ile ilk albümünü yapar. Hatta yayımlandığı yıl albüm toplatılır, fakat daha sonra sansürü kaldırılır. İlk albümü “Ağlama bebeğim”dir. İkinci albümü “Acılara Tutunmak”tır. İkinci albümü yayınlandıktan sonra 1985 yılında Gülten Hayaloğlu ile evlenir. Gülten Hayaloğlu hapishanede idam cezasına mahkum olan Nevzat Çelik'in “Şafak Türküsü” şiirini Ahmet Kaya'ya iletir. Ahmet Kaya, 1986'da piyasaya çıkan “Şafak Türküsü” albümü ile geniş kitlelerce tanınmasını sağlayan atılımını yapar. 1986 yıl sonuna doğru da “An Gelir” albümünü yayımlar. Albümde hemen tüm besteler kendisine aittir.

Gülten Hayaloğlu ile evlendikten sonra kardeşi Yusuf Hayaloğlu ve şiirleriyle tanışır. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğlu'na ait olduğu “Yorgun Demokrat” isimli albümü 1987 yılında yayımlanır. 1988 yılında sadece iki şarkının söz yazarlığını Hayaloğlu'nun yaptığı ve diğer sözlerin tanınmış şairlerin şiirlerinden oluşan “Başkaldırıyorum” albümü yapılır. 1989 yılında “İyimser Bir Gül” albümünü yapar. 1990 Ekim ayında çeşitli şairlerin şiirlerinden oluşan “Sevgi Duvarı” isimli albümünü çıkartır.

Gülten ve Ahmet çifti, stüdyo ve bir yapım firması açmaya karar verirler. GAK (Gülten Ahmet Kaya) ismini verdikleri bir müzik yapım firması ve aynı isimle bir de stüdyo kurarlar.

1990 yılında Tatar Ramazan ve 1992 yılında Tatar Ramazan Sürgünde filmlerinin müziğini yaptı. 1994 yılında prodüksiyonu'nu Gülten Kaya ve Yusuf Hayaloğlu'nun yaptığı, Kanal D'de yayımlanan ve 13 hafta süren “Ahmet Abi'nin Vapuru” programını yapar.

1994 yılında Raks Müzik tarafından “Şarkılarım Dağlara” albümü basılan 2.800.000 bandrolle rekor kırmıştır. 14. müzik albümü olan bu albümde yer alan “Özgür Çağrı” isimli şarkıda geçen “Abin bir gün dağdan döner, sarılırsın yavrucağım” gibi sözler nedeniyle albümü toplatılır, konser vermesi yasaklanır.

İlk dönem albümlerinde genel olarak bağlamaya ağrılık verdi. Pop, Türk Halk Müziği ve Arabesk kategorisine dahil edilemediği için müzikal türüne Devrimci Arabesk de denilmektedir. Fakat kendisi müzik tarzının Devrimci Arabesk veya protest olarak tanımlanmasına karşı çıkar. Sözlerini kendisinin yazdığı bestelerle beraber, Attila İlhan, Can Yücel, Nevzat Çelik, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Enver Gökçe, Ahmed Arif gibi tanınmış şairlerin şiirlerini de bestelemiştir. Genellikle şarkılarında toplumsal meseleler işlenir. Yirmi iki albümünden sadece Kervan diye bir kürtçe şarkısı vardır ve bir tane de kürtçe açılış vardır.

Birçok albümünün toplatılmasının ve konserlerinin iptal edilmesinin yanı sıra, 10 Şubat 1999'da Magazin Gazetecileri Derneği'nin Princess Otel kongre salonunda düzenlenen ödül töreninde yılın en iyi sanatçısı ödülünü aldı ve ödül konuşmasında: Ben bu ödül için İnsan Hakları Derneği'ne, Cumartesi Anneleri'ne, tüm basın emekçileri ve tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum. Bir de bir açıklamam var: Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayımlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayımlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum. dedi. Bunun sözleri üzerine davetliler tepki gösterip, küfür etmeye, çeşitli eşyalar fırlatmaya başladı. MGD görevlileri tarafından kongre salonundan, olağan üstü koşullarda dışarıya çıkartıldı.

Bu olayın hemen sonrasında Ahmet Kaya'nın 1993 yılında Berlin'de Kürt İşadamları Derneği'nin düzenlediği bir gecede verdiği konsere ilişkin fotoğrafların Hürriyet gazetesinde yayınlanması üzerine “bölücü örgütüne yardım ve yataklık yaptığı ve halkı ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” iddiasıyla hakkında İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde toplam 10.5 yıl ağır hapis istemiyle iki ayrı dava açıldı. Haziran 1999'da Türkiye'den ayrıldı. Yargılamaların sonucunda toplam 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. ancak yurt dışında olduğu için hapse girmedi. Daha sonra bu görüntülerin düzmece olduğu belirlendi.

Bu arada Ordu Valiliği Kaya'nın kasetlerinin kentte satılmasını ve bulundurulmasını yasakladı. 1999 yılında Münih'de PKK yanlıları tarafından düzenlendiği konserde ”Arabamı o şerefsizlerin memleketinde bıraktım” dediğini iddia eden Hürriyet gazetesi haberi için hakkında DGM tarafından bir kez daha soruşturma başlatıldı. 9 Şubat 2000 yılında Zaman gazetesine yaptığı röportajda Ben “3 tane şerefsizin yüzünden ülkemde arabama bile binemedim.” dedim diyerek yalanladı. Ahmet Kaya, 2000 yılında Hoşçakalın Gözüm isimli albümünün kayıtlarını yaparken, Paris'in Porte de Versailles semtindeki evinde bir gece kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Bu albümde Karwan isimli şarkıyı seslendirdi.

Paris'de kaldığı evde, 16 Kasım 2000 de sabah saat altıda ilaçlarını alırken kalp krizi geçirerek ölmüştür.43 yaşında gurbette hayatını kaybetmişti. Ahmet Kaya'nın kabri halen Paris'in Père Lachaise Mezarlığı'nda yer almaktadır.

Ölümünden sonra, 2002 yılında Ahmet Kaya'nın şarkılarını 20 ünlü sanatçının söylediği “Dinle Sevgili Ülkem” isimli bir albümü yayımlandı.

Albümleri :

1984: Ya Rıza Şimdi

1985: Ağlama Bebeğim

1985: Acılara Tutunmak

1986: An Gelir

1986: Şafak Türküsü

1987: Yorgun Demokrat

1988: Başkaldırıyorum

1989: Resitaller-1

1989: İyimser Bir Gül

1990: Resitaller-2

1990: Sevgi Duvarı

1991: Başım Belada

1992: Dokunma Yanarsın

1993: Tedirgin

1994: Koçero (Selda Bağcan ile)

1994: Şarkılarım Dağlara

1995: Beni Bul

1996: Yıldızlar ve Yakamoz

1998: Dosta Düşmana Karşı

2001: Hoşçakalın Gözüm