Planlı saldırı

21 Nisan 2019 tarihinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’nın Çubuk ilçesinde katıldığı şehit cenazesinde saldırıya uğramıştı. Saldırının ardından konuşan Hulusi Akar şunları söylüyordu:

“Şu ana kadar mesajlarınızı verdiniz, tepkilerinizi gösterdiniz simdi sükûnetle Yener'in evine gidiyoruz annesine, babasına taziyelerimizi bildirmek üzere. Burayı boşaltıyoruz.

Daha önce de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: CHP'lilerin şehit cenazelerinde protokole alınmamalarını emretmişti.

Saldırının olduğu gün bakın Devlet Bahçeli neler diyordu;

"Bir siyasi partinin lideri nereye nasıl gideceğine kendisi araştırmalı, danışmanlarına sormalı, parti yöneticileriyle görüş alışverişinde bulunulmalı… Akkuzulular sert adamlar. Televizyonda yaşlı bir adam yumruk atıyor. O adama yumruk attıracak kadar ne yaptın sen Kemal Kılıçdaroğlu"

Oysa, Aynı Devlet Bahçeli 'PKK destekçisi' diye suçladığı partinin milletvekili olan Ahmet Türk’e yapılan saldırıyı en ağır bir şekilde kınamıştı.

Üstelik Ahmet Türk’ün aldığı cezadan dolayı cezaevine girmesine de karşı çıkmıştı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu saldırıdan sonra şöyle konuşmuştu:

"Bu ülkede kimliği inancı ne olursa olsun 82 milyonu kucaklayan bir genel başkanım. Şavşat'tan Ardanuç'a giderken PKK terör örgütünün saldırısına uğramıştım. Aynı saldırının benzerini bugün yaşadım. Onlar sanıyorlar ki ben geri adım atacağım, bir milim geri atmayacağım.

Şehitler bizim şehidimizdir, bizim onurumuzdur. Benim şehit cenazesine gitmemi istemiyorlar, ne için istemiyorlar? Sanıyorlar ki baskı kuracağız, tehdit edeceğiz. Katılacağım, sonuna kadar katılacağım, o şehitler 82 milyonun şehididir.

Bu olayda beni üzen durum şudur; beni üzen şehide yapılan saygısızlıktır. Şehidin cenaze namazı bile doğru dürüst kılınamadı. Baba, anne acılı, o köyde oturanların hiç birisinin kabahati ve kusuru yoktur. Dışardan gelenlerin tezgahıdır bu, ama bu bizi yıldıramaz."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, şehit cenazesinde yumruk atan Osman Sarıgün, adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı.

Olaylar esnasında Kılıçdaroğlu’nun sığındığı "evi yakın" dediği duyulan kadının ifadeye çağrılacağı belirtildi ancak hala çağrılmadı.

Oysa; 2010 yılında dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanı Taner Yıldız da şehit cenazesinde yumruklanmıştı.

Saldırgan 3 ay tutuklu kalmış, 1 yıl 5 ay hapis cezası almıştı.

Aynı adalet ne garip ki, Kılıçdaroğlu’nu yumruklayan Osman Sarıgün’ü serbest bırakıyordu.

Ne ilginçtir ki, Osman Sarıgün’ü savunmak için 800 avukat müracaat ediyordu.

Halbu ki, taciz ve tecavüz edilen bu nedenle hayatını kaybeden bebeler için bu avukatların kılı kıpırdamıyordu.

Tayyip, bildiğimiz gibi saldırıyı kınamıyordu.

Saldırgan Osman Sarıgün ifadesinde; “Şehit Yener Kırkıncı ile hiçbir bağım yoktur. Söylenildiği gibi şehit yakını da değilim” diyordu.

Ya neydi?

Çalıştığı yerden hırsızlık nedeniyle kovulan, inek hırsızlığından tescilli biri…

Hepimiz “Osman dayıyız” dediler.

Osman dayıları hırsız çıktı.

Önceki ve Sonraki Yazılar