'24 Haziran'da istisnalar kural haline getiriliyor'

'24 Haziran'da istisnalar kural haline getiriliyor'

Seçim güvenliği uzmanı, avukat Oya Tekin, 24 Haziran'a günler kala, seçim güvenliğine ilişkin kafalardaki soruları yanıtladı.

Tekin, seçim güvenliğini sağlamada en önemli görevin yurttaşa düştüğünü anımsatarak, yeni seçim güvenliği yasasının pek çok sorunu da beraberind getirdiğine dikkat çekti:

 "Bu durumda, seçmenin serbest iradesi ile oyunu kullanmasını engelleyecek, iradeyi baskı altına alacak, zorlama ile seçmen tercihini etkileyecek bir durum yaratmanın yanı sıra, seçimlerin yargı denetim ve gözetimin altında yapılması ve polisin müdahale etmesi istisna iken, istisnalar kural haline getiriliyor."

 Tekin'in BirGün'den Meltem Yılmaz'ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle: 

* 24 Haziran tarihine günler kaldı ama geldiğimiz noktada, yurttaşlarda seçim güvenliği sağlanamazmış gibi bir endişe ve beraberinde yılgınlık var. Bu haklı bir düşünce mi? Seçim güvenliğini sağlamak için çok mu geç?  

 Maalesef gelinen noktada, yurttaşlar, “biz bu kadar hazırlanıyoruz, YSK mühürsüz oyları geçerli sayıyor, oylarımız çalınıyor” diyorlar ve bu durum onları umutsuzluğa sürüklemekle kalmıyor, sandık başına gitmemeye, oy vermemeye itiyor. Oysa, seçim güvenliği öncelikle yurttaşların katılımıyla sağlanır.  Yani, öncelikle yurttaşların seçim güvenliğinin sağlanması konusunda kendilerinin de görevlerinin olduğundan hiçbir tereddütlerinin olmaması gerekir. Her yurttaş seçim güvenliği ile ilgili çalışmaların bir yerinde olmak zorundadır. Ama sandık sorumlusu olur, ama okul sorumlusu olur, ama o gün aracını bu çalışmalara tahsis eder. Seçim pusulasını elinize aldığınızda mühürsüz pusula ve zarf ile karşılaşmanız durumunda seçim kurulunu uyarın. Uyarınızın tutanak tutulmasını sağlayın. Eğer sandık görevlileri görevlerini yerine getirmezse bunun cezai sorumluluğu olduğunu unutmayarak suç duyurusunda bulunabiliriz. Dolayısıyla biz avukatlara da çok önemli görevler düşüyor. Her okulda, her sandık başında birden çok avukatın bulunması seçim güvenliğinin sağlanması için son derece kritik önemdedir. 

 * Sivil toplum da pek çok çalışma yapıyor. 

 Tabii, bu noktada sivil toplumun da hayati bir rolü var. Ülkemizde seçim güvenliğinin tartışılmaya başlandığı son yıllarda toplumda seçim güvenliğini sağlamaya, oylara sahip çıkmaya yönelik bir hareket oluştu. Bunlar da sivil toplum örgütleri, sivil inisiyatifler etrafında örgütlendiler. Bu seçimde aktif çalışacak olan Oy ve ötesi, hayır ve ötesi, sensiz olmaz, seçim süreci meclisleri gibi oluşumlar üstlerine düşen görevi sonuna kadar yerine getirecek gibi görünüyor.  

 * Başka kimlere görev düşüyor?

 Siyasi partiler... Siyasi partiler, seçmen listelerini zaman kaybetmeden, bir an önce seçmenlerin bilgisine açmalı ve ölülerin sağ gösterilmemesi, sağ olanların ölü gösterilmemesi ya da o sandıkta olmayan veya o seçim çevresinde olmayan kişilerin tespit edilmesi için listelerini kontrol etmelidir. Siyasi partiler, seçim günü tüm kadrolarıyla, tereddütsüz, sonuçların kesinleştiği ana kadar sandıkların başında, seçim kurullarının kapılarında olmak zorundadır. Yani burada en büyük güç insan kaynağı. Bu insan kaynağının, siyasi partiler ve sivil inisiyatifler tarafından doğru bir şekilde yönlendirilmesi. 

 * Bir seçimin güvenli, güvenilir olmaması salt seçim güvenliği sorunu mudur? Seçim güvenliğinin sarsılması başka nelere yol açar? 

Seçim güvenliği yalnızca bir seçimin güvenilir gerçekleşmesi değildir.  Eğer bir seçimin güvenli yapılmadığına dair en ufak bir şüphe oluşursa, bu durum beraberinde çok ciddi toplumsal sorunlar getirecektir.  Hatta getirmeye başlamıştır bile. Bugün, cebimize giren para da, hastaneye gittiğimizde karşılaştığımız muamele de, fikirlerimizi ifade etme özgürlüğümüz de seçim güvenliğine, dolayısıyla demokrasiye ne kadar sahip çıktığımızla ilgili.

 Geçen günlerde esnafı ziyaret ettim. Bir terzi, eskiden bayramlara bir ay kala yoğunluğa yetişemediği için sipariş almayı durdurduğunu fakat son yıllarda, ayda iki sipariş alırsa bundan memnun olduğunu anlattı. Öte yandan iktidarın iyileştirdiğini iddia ettiği sağlık sisteminin içine girdiğimde korkunç manzaralarla karşı karşıya kalıyoruz. Hastaların muayene olmak için aldıkları Sıra numaralarının satılığa çıktığı bir sistem düşünebiliyor musunuz? Son olarak fikir ve ifade özgürlüğümüzün geldiği durumu da size hatırlatmak isterim. 16 yaşındaki çocuk Cumhurbaşkanı'na hakaretten tutuklanırken, 'savaşa hayır' diyen üniversite öğrencileri sırf bu nedenle içeri atılıyor.

 Yani seçim güvenliği yalnızca bir seçimin güvenilir bir şekilde gerçekleşmesi değildir. Seçim güvenliği bizim hayatımızdır, çocuklarımızın hayatıdır, geleceğimizdir.

 *Türkiye'de 24 Haziran seçimlerinde, seçim güvenliği alanında yaşanacak olası sorunlar nelerdir? Yeni Seçim Güvenliği Yasası ne gibi sıkıntıları beraberinde getirmiştir?

 Öncelikle bu seçimin OHAL şartlarında yapılıyor olması en büyük sorun elbette... Ama bununla sınırlı değil. Son yapılan yasa değişikliği ile seçim güvenliğine gölge düşürecek düzenlemeler getirilmiştir.

 Bir, valilere sandıkları birleştirme ve taşıma hatta seçim bölgelerinin birleştirilmesi ile seçmen listelerinin karma şekilde düzenlenmesine yetki verilmesi. Bu yetki, valilerin hükümet tarafından atandığı düşünüldüğünde, rahatlıkla kötüye kullanılabilecek ve seçimlerin bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkileyecek bir yetkidir.

 İkincisi, sandık kurulu başkanlarının devlet memurlarından oluşuyor olması ciddi bir sıkıntı kaynağıdır. Çünkü AKP mitinglerine dahi zorla taşınan ve iktidarın baskısı altında kalan devlet memurlarının aynı baskıyı sandık başında yaşamayacağını nerde bilebiliriz? 

 Üçüncü nokta da, mevcut seçim kanununda kolluk kuvvetleri sandık çevresine ancak sandık kurulu başkanının davetiyle gelebiliyordu. Şimdi ise yapılan düzenleme ile, herhangi bir vatandaşın şikayetçi olması yeterli. AK troller gerçeği malum seçim günü güvenlik güçlerine yoğun ihbar ve şikayetler yaptırılarak ,zaten var olan korku ve umutsuzluk ortamı altında seçimlerin yapılması sağlanabilir cumhur ittifakı tarafından.

Bu durumda, seçmenin serbest iradesi ile oyunu kullanmasını engelleyecek, iradeyi baskı altına alacak, zorlama ile seçmen tercihini etkileyecek bir durum yaratmanın yanı sıra, seçimlerin yargı denetim ve gözetimin altında yapılması ve polisin müdahale etmesi istisna iken, istisnalar kural haline getiriliyor. 

 * Bir de mühürsüz oylar konusu var. Nedir bu alandaki son durum?

 İktidar partisi, geçen referandumdan itibaren mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılmasını bir kuralmış gibi yansıttı ama işin gerçeği böyle değil. Son yapılan değişiklik, seçim güvenliğine gölge düşürmekle birlikte, mühürsüz oy pusulaları ile zarflarının geçerli sayılmasını da düzenliyor. Yani Yüksek Seçim Kurulu tarafından gönderilen oy pusulalarının arkasının sandık kurullarının ihmali ile mühürlenmemiş olması durumunda,mühürsüz oy pusulalarını geçerli sayıyor.

 Mühürsüz oy pusulası ile oy kullanılması durumunda, sandık kurulunun ihmali sonucu mühürsüz kaldığını nasıl ispatlayacağımız konusunda ise bir açıklık bulunmamakta. Seçim günü mühürsüz oy pusulaları ve zarflar konusunda yurttaşlarımıza dikkatli olmalarını söylüyorum. Biz tedbirlerimizi alalım, sabah sandık kurulları oluşumunda sandıklarımızın başında olalım,oy pusulaları ve zarfların mühürlenmesini takip edelim, mühürlenmeyen sandıklar var ise anında uyaralım,itiraz edelim,tutanak tutulmasını sağlayalım. Oylarımızı kullanırken de aynı dikkatle zarflar ile oy pusulalarının üzerinde sandık kurulları mührünü kontrol edelim.