Akif Beki'de çok konuşulacak Osmanlı sikkesi - Kostantiniyye bağlantısı

Akif Beki'de çok konuşulacak Osmanlı sikkesi - Kostantiniyye bağlantısı

Karar gazetesi yazarı Akif Beki seçime 16 gün kala iktidarın seçim propagandası haline gelen 'Kostantiniyye' tartışmalarına "Duribe fi Kostantiniyye" başlıklı yazısıyla cevap verdi.

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde danışmanlığını da yapan Karar yazarı Akif Beki, bayram sohbetlerinin dönüp dolaşıp siyasete geldiğini paradan puldan konuşurken de kendilerini 'Kostantiniyye' adlı enstalasyonda bulduğunu söyledi. Beki "Kostantiniyye ile İslambol" tartışmaları değerlendirdiği yazısında, "'Osmanlı sikkelerinin üstünde 1453'ten beri 'Kostantiniyye' yazıyor" ifadesini kullandı.

Akif Beki'nin yazısının ilgili bölümü şöyle: 

Bayramda sohbeti nereden açsan dönüp dolaşıp siyasete geliyor laf. Uzaklaşmak için paradan puldan konuşalım dedik, bu kez de Kostantiniyye tartışması çıkmasın mı karşımıza!

Mavra bu ya... Yarım Reşat altını mı, tam Cumhuriyet mi, yok çeyrek 'beşibirlik' mi, Melih (Us) Hoca'nın ikizlerine doğumda hangisini takmak  lazım, vakit de yaklaşıyor derken sikke-i sultani'yle başlayıp Güneştekin'in 'Kostantiniyye' adlı enstalasyonunun kapısında buluverdik kendimizi.

Malum, Osmanlı sikkelerinin üstünde 1453'ten beri 'Kostantiniyye' yazıyor.

İlk altın sikkeyi bastıran Fatih Sultan Mehmet. Fetihten epey sonra o da. O günden son sultan Vahdettin'e kadar hepsinin üstünde 'Duribe fi Kostantiniyye' damgası var. Darp yeri, Kostantiniyye olarak işleniyor.

Padişah adına bastırılan bu paraların en popüleri Reşat altını. Bugün de piyasada tutulduğu için ondan verelim örneği.

Ayıptır söylemesi, devir seçkinlerinin sünnet düğünlerinde takmak için bir tam aldınız diyelim, aşağısı zaten şanınıza yakışmaz. Bakın arkasına, basıldığı yer hala Kostantiniyye...

Ama Arapça belirtiliyor, Türkçe değil. Ve okuyabilmek için ecdadınızın şanıyla gururlanmak kadar yazı dilini bilmeye de düşkün olmanız, havasını atmak kadar şanlı mazinizi öğrenmeyi de sevmeniz gerek. Kuru kuruya edebiyatını paralamakla olmuyor.

Maziperestlik en parlak döneminde, geçmişsevcilik en geçer akçe, hiç bugünkü gibi kıymete binip para etmemişlerdi. Ama 'yalan söyleyen tarih utansın' sloganları altında söylenenlerin neresi doğru, ne kadarı çarpıtma, acayip su götürür.

Ahmet Güneştekin, eserine 'Kostantiniyye' adını verdiğinde ayağa kalkanların cebini cepkenini yoklasan, kaçından Kostantiniyye baskılı sultan sikkesi çıkardı kim bilir. Allah bilir ama kendilerinin ne taşıdıklarını da, cansiperane savundukları şeyin gerçekte ne olduğunu da bilmediği kesin.

'Nasıl Kostantiniyye adını koyar, burası 1453'ten beri İstanbul, nedir bu Bizans uşaklığı, ecdat yadigarı vatan toprağında Kostantiniyye heykeli diktirmeyiz, Yunan hayranlığı yaptırmayız' diye asıp kesenler, Reşat altını için de bir çözüm düşünür belki.

Güneştekin'in eserini ilk konduğu yerden kaldırttılar, şimdiki yerinde de bitmez belediye tacizleriyle rahat vermediklerini duyuyorum.

Bakalım Osmanlı altınlarından Kostantiniyye yazısını da sildirtirler mi, yoksa komple tedavülden mi kaldırtırlar...

Yeniden tarih yazımının parçası olarak müze koleksiyonlarındaki sultan sikkelerinin de geriye doğru elden geçirilip şana yakışır şekilde temizlenmesi icap edebilir fakat sonra.

23 Haziran seçimlerini Kostantiniyye ile İslambol tercihleri arasında bir referandum havasına sokmanın nerede duracağı belli olmaz, ucu ta oraya dek gider, benden söylemesi.