Binali Yıldırım: Fiilen başkanlık sistemine geçildi
Başbakan Binali Yıldırım, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle fiilen başkanlık sistemine geçildiğini savunarak, “Ortada bu gerçek varken, anayasa fiili durumla aynı hale, uyumlu hale getirilmeli. Doğrusu yeni anayasa yapmak” dedi
Başkanlık sistemi ile belediye başkanlığı sisteminin aynı olduğunu belirten Yıldırım, “Meclis ayrı, belediye başkanı ayrı seçiliyor. Önemli konuları Meclis’e getiriyor. Hiçbir zaman koalisyon yok. Bir tane başkan var” ifadelerini kullandı.
Başbakan Binali Yıldırım, başkanlık konusunda B ve C planlarının da hazır olduğunu söyledi.
Yıldırım Ankara’da önceki akşam gazete ile televizyonların yöneticileriyle ve bazı yazarlar-yorumcular ile bir araya geldi. Sohbet atmosferinde geçen iftar buluşmasında Yıldırım’ın gündeminde ağırlıklı olarak terörle mücadelede gelinen nokta ve başkanlık sistemi vardı. Ayrıca Rusya krizi, AB, HDP’li belediyeler gibi konularda da açıklamalar yapan Başbakan’ın sözlerinden satır başları şöyle:
Tereddüt bitti, itimat oluştu
Yıldırım’ın “Güneydoğu gezilerinizden sonraki izlenimleriniz neler?” sorusuna yanıtı şöyle oldu:
"Başbakanlığımın açıklandığı gün Diyarbakır’a gittim. Daha sonra Diyarbakır’a gidip, uzun zamandır açılamayan havalimanını açtık. Diyarbakır uzun zamandır böyle bir kalabalık görmemişti. Sonra Van’a gittik açılış için, 8-10 bin kişilik kalabalık vardı. Sokaklarda insanlar el sallıyordu. Bazıları kendilerini saklayarak el sallıyorlardı. Belli ki hala terörün tedirginliği vardı. İnsanlar üzerlerinden çok büyük bir korkunun kalktığını hissediyorlar. Ama hala acaba sorusu soruluyor. Operasyonlarda ciddi anlamda başarı sağlandı. Saha hakimiyeti kuruldu. Şimdi yapılması gereken bölge halkının yaşadığı travmayı ve altyapıyı onarmak. Kapsamlı bir plan yaptık ve çalışmaya başladık travmayı gidermek için. Bölgede tereddütler bitti, itimat oluştu. Çok ciddi dayanışma var, süratli şekilde işe koyulduk. Burada işimiz zor değil, sonuçta paraya, plana bakar.
Yardımlaşma şart
“Zor olan sosyal tarafı. Buna daha çok mesai harcamak gerekiyor. Terörün tahribatını kaldıracaksın, acıları hafifleteceksin, umutları yeşerteceksin, arttıracaksın. Bu sosyal yardımlaşma ile olur. Doğu ve batıyı buluşturacak şekilde proje başlattık. Ramazan’da partimizden Mehmet Müezzinoğlu sivil toplum kuruluşları ile ardı ardına organizasyonlar yaptı. Büyük işadamlarının da katılımıyla. Kardeş aileler, kardeş şehirler, ilçeler belirlendi, gidiyorlar, buluşuyorlar.
Hava tersine döndü
“Bölgede belediyeler dağa eleman yetiştirme merkezlerine dönmüş. Teröre nasıl iyi bir eleman yetiştiririz, patlayıcı yapımından tutun, belediyelerin önayak olduğu yerler bu hale dönmüş... Belediyenin başında biri var legal başkan, bir de Kandil’den tayin edilen, dağdan KCK’dan talimat alan başkan var. Belediyelerle işbirliği söz konusu değil. Onlar yurtdışında bizi şikayet etmekle meşguller. Manipülasyon ve kara propaganda yapıyorlar. Vatandaşlar terör örgütünün yaptıklarının yanlış olduğu kanaatine vardılar. Şimdi bölgede HDP’nin işi zor. Hava tersine döndü. CHP ve MHP’nin orada bir faaliyeti yok. 7 Haziran sonrası zorluk çekmeye başlamıştık. Şu anda çok rahatladık.
El çektirme ve yargıya havale
Yıldırım, “Belediyeler için ne yapılacak?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Terör örgütüne mevzuata aykırı faaliyet yapmışsa, kaynak aktarması yapmışsa konuyla ilgili ne gerekiyorsa, görevden el çektirme, yargıya havale dahil hepsi yapılacak. Asıl işleri terör örgütü ile dirsek teması olmuş. Hukuk devletinde keyfi uygulama yapamayız. Müfettiş soruşturmaları zaman alır. Algı, belediyelerin terör örgütüne ciddi anlamda katkı sağladığı yönünde. Bunu saklama ihtiyacı da duymuyorlar. Duruşumuz net. Türkiye’nin toprak ve bölünmez bütünlüğünü tartışmaya açılacak durumlara karşı her türlü mücadele verilecek.
Yeni anayasa ve başkanlık sistemi
“Başkanlık sistemi konusunda bizim muhatabımız parlamento. Parlamento kendi iradesiyle bir karar verecek. Milli irade anayasa yapabilme becerisini ortaya koysun. Vesayet kalıntısı anayasadan kurtulalım. Türkiye, bu ayıptan kurtulmalı. İlla biri düdük çalıp anayasayı yapıyorum mu desin. Milli iradenin tecelli ettiği yer bu anayasayı yapacaktır. Vatandaş da bunu bekliyor. Bu şeref bu onur bütün partilerin olsun her türlü şeyi konuşmaya hazırız.
“Herkesi kapsayacak bir anayasa peşindeyiz. Yapamazsak, kendi anayasa taslağımı önce millete anlatıp, Meclis’e getireceğiz. Millet karar verecek. Biz görevimizi yapmış olacağız. B planımız da C planımız da olacak. Bugüne biz getirmedik. 367 bizim icadımız değil. 367, sonsuza kadar hatırlanacak hukuk faciasıdır. Cumhurbaşkanı’nı biz seçemiyorsak millet seçsin dedik. Gittik, millet destek verdi. O gün her şey değişti.
Fiilen uygulanıyor
“Başkanlık fiilen uygulanıyor. 21.5 milyon insanın önüne gidiyor, ne olacağını söylüyor. Ortada bu gerçek varken, anayasa fiili durumla aynı hale, uyumlu hale getirilmeli. Doğrusu yeni bir anayasa yapmak. Ya da partili cumhurbaşkanı da dahil, yarı başkanlık sistemi de dahil mevcut durumla uyumlu hale getireceğiz.
Belediye başkanlığı sistemi ile aynı
“Diktatörlük dediler, tutmadı. Aslında başkanlık sistemi ile belediye başkanlık sistemi aynı. Meclis ayrı, belediye başkanı ayrı seçiliyor. Önemli konuları Meclise getiriyor. Meclise karşı sorumlu. Burada da durum aynı. Hiçbir zaman koalisyon yok. Bir tane başkan var. Mecliste a partisi b partisi her partiden var. Birçok taslak var taslaktan bol bir şey yok ama ortada ürün yok.
Kılıçdaroğlu’na başkanlık sistemi yanıtı
“Kılıçdaroğlu bizi hiç dinlemiyor. Parti içi sorunlarla uğraşmaktan bizi dinlemeye vakti yok. Bir dinlese. Bir kanalda söylemiş, biz varız dedik. Tornistan yapıyor. Dört temel ilkemiz var. Hep söylüyoruz. Üniter yapı, tek devlet, tek vatan, tek toprak. Yolları böleriz memleketi böldürmeyiz diyoruz. Amerikan eyaletlerini hatırlatmasına bile gerek yok. İlkokul çocuğu bile bilir bunu. Mesele samimiyet meselesi, neyi söyleyip söylenmeyeceği. Laf ağızdan çıkınca onun olmuyor, milletin oluyor. Önceden kime sorarsa sorsun öyle söylesin.
Zenginlik merkezleri kurulacak
“Sırada belirli bölgeleri zenginlik merkezi haline getirmek var. Bölgede nüfusun yarısı 29 yaş altı. Gençlere zenginlik merkezleri kurulacak. En az 4 merkez. Etrafındaki iki-üç ili kapsayan. Mesela Kars-Iğdır-Ağrı bir merkez olacak. Gelecek umudu olacak buralarda. Kars’a gidersem daha iyi yaşam şartları, eğitim şartları bulacağım diyecek. Kars Üniversitesi bölgenin cazibe merkezi haline gelecek. O bölgenin potansiyeline uygun fabrikalar kuracağız. Kamu özel sektör ortaklığı ile. Fabrika altyapısını biz kuracağız, makul fiyata yatırımcıya vereceğiz. Üretim başlayacak. Ürettiği malı belirli süre 5 sene diyelim alım garantisi vereceğiz. Kamu alımlarını gidip Ankara yerine orada yapacağız. 3 milyar dolar dış ülkelere hibe şeklinde yardımlarımız var. Yatırımları angarya gibi yapmayacağız. İşyeri olarak, iş imkanı olacak. Kazandığını harcayacak. AVM’ye çıkacak, alışveriş yapacak. Şimdilik özel öneme haiz bölgeler diyoruz. 5 yıl içerisinde özel öneme haiz bölgelere 30-35 milyar TL yatırım yapacağız herhalde. Güneydoğu’daki illerin tamamı girecek. Takvim başladı. Çalışılıyor.
Kırmızı çizgide değişiklik yok
Binali Yıldırım, “Suriye iç savaşında PYD’nin Fırat nehrinin batısına geçmesi hâlâ Türkiye’nin kırmızı çizgisi mi” sorusuna yanıtı ise şöyle oldu:
“Gayet tabi. Bizim oradaki muhatabımız Amerika’dır. Bir değişiklik yok politikamızda. (Suriye’de yaşananlar-) Salı günü grup toplantısında yanıt verdim. Bu geniş görülmedi. Akdeniz’e erişimi hedefleyen bir oluşum var. Olayı çok yakından takip ediyoruz. Türkiye, güney bölgesinde meydana gelebilecek oluşumlara karşıdır ayrıca Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü önemsiyor. Bu oluşum YPG-PYD’nin tek başına bir oluşumu değil. Bazı ülkelerin ciddi anlamda katkısı var. Azmettiren ülkeler var. Amaç Türkiye’yi zorla sokmak. Esed ciddi anlamda destek veriyor. Rojava’dan Afrin’e kanton oluşturmak istiyorlar, Barzani’yi sıkıştırıyorlar, peşmergeye tehdit savuruyorlar. Bizim için bu oluşum kabul edilemez. Emrivakiye, oldubittiye izin vermeyiz. Akdeniz’e açılan kanton oluşturma tehdit ve planı kabul edilebilir bir şey değil. Asla ve asla müsaade etmeyiz. Ülke güvenliği için her türlü adımı atarız. Bölgedeki değişimlerin doğrudan muhatabı biziz. Bunun iki nedeni var; 100 yıllık plan. O bölgede Kürt devleti oluşturmak. Sömürgecilik artık resmen yapılmıyor. Şimdi yerel unsurları kullanarak sömürme dönemi var. Türkiye asırlardır Asya - Avrupa arasında köprü. Amaç Türkiye’nin bu üstünlüğü ele geçirmek istiyorlar. Her türlü adımı atma serbestliğimiz var. Bölgedeki oluşumlar ve hareketlerin doğrudan muhatabı biziz. Bölge dışındaki ülkeler değil
Hedef Rusya ile ilişkileri daha ileriye taşımak
“Rusya, İsrail, Suriye, Mısır, Libya, Akdeniz ve Karadeniz’i çeviren bütün ülkeler hepsi bizim komşumuz. Ülkeler arasında anlaşmazlıklar her zaman olur. Zaman zaman da ilişkiler normale döner. Rusya ile yaşanan bir olay var ve biz haklıyız. Hükümranlık haklarının ihlali var. Kabul edilebilir bir şey değil. Hani oraya takılıp kalmak da doğru değil. Büyük fotoğrafa bakalım. Durum Türkiye’ye bir zarar veriyorsa Rusya’ya iki zarar veriyor. İki ülkenin halkı arasından da husumet de yok. Normale donülebilir. Bu konuda adımlar atılıyor. Hedefimiz tekrar eski günlere dönmek değil ilişkileri daha da ileriye taşımaktır. Burada adımlar karşılıklı atılıyor. Diplomatik kanallar çalışır. Bir noktaya gelir. Tek taraflı dostluk olmaz. Putin ilişkileri geliştirmek istiyor. Dostlukları geliştireceksen iki taraflı irade olması gerekir. Adımlar karşılıksız bırakılmıyor. Karşılıklı gorüşmelerde tatlıya bağlanabilir.
İngiltere niye çıkmaya çalışıyor
“İngiltere niye çıkmaya çalısıyor AB’den. Bize ‘3 bin yılında girerler’ diyor, kendisi çıkmaya . Önce ona yanıt versin. Türkiye çok önemli, iç politikada kullanıyor. Türkiye, Avrupa ülkelerinin iç siyasetini bile değiştirir hale geldi. Avrupa’da 6 milyon vatandaşımız var oralarda siyasetin anahtarı sonunda. Bu tip beyanatlar bizi çok . Ciddiye aldığımız yok açıkçası. Zerre kadar ırgalamaz.
İsrail ile çalışma yürütülüyor
“Çalışma yurütüldüğü sır değil. Bir noktaya geldiği söylenebilir. Ama bitmiş değil. Çok da uzun süreceği kanaatinde değiliz. Bizim için önemli olan Gazze’nin izolasyondan kurtulması ambargonun en azından insani amaçlı sonlandırılması. Diplomatik kanallar işliyor.
Mısırla ticari ilişkilerde mani yok
“Mısır’da tavrımız net. Halk iradesine karşı her girişim darbedir. Kabul etmiyoruz. Bu tavrımız değişmez. Ama ticari ilişkilerin gelişmesine engel yok. Sosyal ilişkiler, turizm gelişebilir. Hayat devam ediyor. Mısır’la ilişkilerde cumhurbaşkanımızın söylediği sözler var. Bunlarda bir değişiklik yok ama bunlar ticari ilişkilerin gelişmesine mani bir durum yok. Ekonomik sosyal tüm ilişkiler geliştirilebilir. Olumsuz tutumumuz olmayacak bunların gelişmesinde. Siyasi ilişkilerin gelişmesine de etkisi olur bunların.
"Yenildik ama eğilmedik"
“Yenildik ama eğilmedik. İddiamız devam ediyor. Dünya bizim son dakika mucizelerimizi bilir. ‘Marmaray 29 Ekim’de açılacak’ dedi Cumhurbaşkanı. Japonlara gittim 3.5 yıl dediler 2018 dediler. Ya yaparsın ya da Sarayburnu’ndan birlikte atlarız dedim. ‘Olmaz’ dediler. Türk mucizesini bilmiyorlar. ‘Bırakın gidin ceketinizi alın’ dedim. O kadar ağırlarına gitti ki adamların. Her 15 günde bir toplantı yaptık. Sonunda onlar da ‘hakikaten mucize’ dediler. Türk mucizesi olduğunu gösterdik.