CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger:    ‘O gitsin, ben geleyim’ tartışması çok tehlikeli

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger: ‘O gitsin, ben geleyim’ tartışması çok tehlikeli

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger; "Ben kesinlikle, CHP’nin bir dinamizme ihtiyacı olduğunu söylüyorum. CHP'nin iyi bir kadro harekâtına ihtiyacı var. Aktif ve pasif üyelere, belediyelerde performans sistemine ve liyakat düzenine geçilmeli."

YURT Gazetesi-Ülkü ÇOBAN/

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger "kişiler üzerinden tartışılan konuların hepsi bence çok yanlış. Önce yapısal problemleri doğru teşhis etmek, sonra da giderebilmek gerekiyor. “O gitsin ben geleyim” üzerinden yapılan tartışmalar çok tehlikeli." ifadelerini kullandı.

***

*CHP, referandum sonuçlarını tanımadığını söylüyor ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruyor. Siz de kişisel olarak başvurunuzu yapacağınızı söylediniz. Fakat AİHM’in bugüne kadar referandumlarla ilgili herhangi bir karar açıklamadığı da ortada. Diyelim ki AİHM, referandumla ilgili “Kanunsuzluk yoktur” dedi. O zaman bunun yansıması Türkiye’de nasıl olacak? “CHP gitti, ülkesini Avrupa’ya şikâyet etti” denmeyecek mi?

Kendileri yaptığında hak arama oluyor da, biz yaptığımızda şikâyet oluyor. Sen de, türban konusunda, kapatama davaları konusunda AİHM’de hak aramaya gidiyorsun. Anayasanın 90. maddesinden kaynaklı, uluslararası anlaşmaların hepsi iç hukukumuzun üzerindedir. Ayrıca şöyle bir şey var: Referandumla ilgili AİHM ve Türkiye arasında böyle bir anlaşma yok. AİHM eğer bu konuyu reddedecekse sadece anlaşma olmadığı için reddedecektir.

AİHM, esas yönünden incelemelidir

*AİHM’de incelemenin aşamaları ne olacak? Ayrıca diyelim ki AİHM reddetti, neler yaşanacak?

İlk önce konuya şekil yönünden bakacak. Kabul ederse esasa girecek, yani konunun ne olduğuna bakacak. Esasa girerse eğer, rahatlıkla “tam kanunsuzluk” olduğunu tescilleyecektir.

Diyelim ki reddetti... Zaten yüzde 25 kabul etme ihtimali var çünkü bizim aramızda böyle bir anlaşma yok. Reddedince de “Bakın, Avrupa bizi haklı gördü” diyecekler. Hayır, haklı olduğunuzdan değil, bu anlaşma aramızda olmadığı için reddediliyor. Esasa girer de konuları incelemeye başlarsa, tam kanunsuzluklara, hilelere bakar ve o zaman farklı bir karar verir. Esasa girmezse de yalnızca şekil yönünden incelemiş ve reddetmiş olacaklar.

Bu bir ‘hak arama’ meselesi

*"Yüzde 25 kabul etme ihtimali var" diyorsunuz, yani yüzde 75 olasılıkla reddedecek.

Bu oranları göze alarak AİHM'e gitme kararını neden aldınız?

Sonuçta bu bir hak arama meselesidir. Ne kadar ihtimaliniz olursa olsun, hak aramayı mutlaka gerçekleştirmek zorundayız. Kabul edilme olasılığı 25 olur, 30 olur, 10 olur bizim için fark etmez. Ne gerekiyorsa onu yapacağız.

*Referandumda ‘hayır’ çıkmış olsaydı ve mühürsüz oylar konusu yine gündemde olsaydı halk oylaması iptal edilir miydi sizce?

Yüzde 100 edilirdi. Bu konuda çok eminim.

CHP, teknik olarak sine-i millete dönemez

*Sine-i millete dönmek konusuna da değinelim. İçerisinde birçok handikabı da barındıran bir konu. Parti Meclisi'nden çıkan karar, evet önemli... CHP sine-i millete gitseydi ne olurdu? Neden gitmedi?

CHP, sine-i millete dönemiyor. Sine-i millet şu demek: Eğer parlamento fesih olursa erken seçime gidilir. Sine-i millet dediğimiz de zaten erken seçimdir. CHP, sine-i millete gitmek konusunu teknik olarak yapabilme imkânına sahip değil.  Matematik olarak kendi milletvekili sayısı bunu yapamaya yetmiyor. Buna HDP'nin milletvekillerini eklesen, yine de sine-i millete gidilemiyor.

*CHP meclisten çekilseydi neler yaşanırdı?

CHP'nin milletvekillerinin hepsinin istifa ettiği bölgelerde ara seçim yapılır. Bu ara seçimde de, mesela İzmir’de 6 milletvekilimiz var diyelim, İzmir’de yapılacak yeni seçimde bu 6 milletvekilinin ne kadarını alırsanız meclise o sayıda vekille girebilirsiniz. Yani yarısıyla bile girebilirsiniz.

*Bu durum CHP için daha mı tehlikeli?

Daha tehlikeli... İkinci alternatif de şu: Eğer siz bu seçime girmek istemiyorsanız, parlamentodan tamamen çekilmiş oluyorsunuz. Sizin partiye yapılan bütün yardımlar ortadan kalkıyor. Artık grubu olmayan bir parti oluyorsunuz ve hiçbir yerde söz hakkınız da kalmıyor. İtiraz edemiyorsunuz, komisyonlarda, mecliste konuşamıyorsunuz, televizyonlar size kapalı. Kısacası böyle bir tartışma bence çok anlamsız; çünkü CHP, teknik olarak sine-i millete dönemiyor.

Dinamizme ihtiyaç var

*Biraz da CHP’nin iç yapısı ile ilgili konuşalım. Bir tüzük kurultayı gündemde… (Parti olağan kurultaya gidiş yönünde de karar aldı.) CHP, belirlenen çizgide mi yol alacak?

Tüzük kurultayı bir yerinden de program kurultayıdır. Program değişecekse, tüzük de değişmelidir.  Ben kesinlikle, CHP’nin bir dinamizme ihtiyacı olduğunu söylüyorum. CHP'nin iyi bir kadro harekâtına ihtiyacı var. Aktif ve pasif üyelere, belediyelerde performans sistemine ve liyakat düzenine geçilmeli. Bizim Parti Meclisi (PM) de dâhil olmak üzere her şeyin liyakate uygun bir şekilde kurumsallaşmasına ihtiyacımız var. Partinin kadro harekâtlarının da gençleşmesi gerekiyor.

Elbette ki bunlar çok kolay şeyler değil. Bakkalı bile taşırken ne sıkıntılar çıkıyor. Böyle dev bir partiyi, köklü bir partiyi değiştirmek istediğinizde çok ciddi konular var.

Ayrıca, kişiler üzerinden tartışılan konuların hepsi bence çok yanlış. Önce yapısal problemleri doğru teşhis etmek, sonra da giderebilmek gerekiyor. “O gitsin ben geleyim” üzerinden yapılan tartışmalar çok tehlikeli. “Senin adamın- benim adamım” şeklindeki tanımlamalarla da problemler çıkıyor.

Hem bireysel hem grup olarak da performans değerlendirmesi yapmak gerektiğine inanan bir insanım. Kişiler üzerinden devamlı olarak bir şeyi tartıştığımız zaman, aslında gelecek ile ilgili inşayı yapamıyoruz.

Manifestoları ortaya koyamıyoruz. Kişiye göre manifesto mu yapacağız? Hayır. Böyle bir şey yok. Anlatılanların bir kısmı öyle gibi görünüyor. İşini yapan her insanın orada liyakatinin görülmesi gerekiyor. Ayrıca, pragmatik yaklaşımları doğru bulmuyorum.

Lokomotifi oluruz, temsilcileri değil

* Sürekli tekrarlanan hem iktidarın, hem de CHP'lilerin söylediği bir şey var:  CHP yüzde 25 bandına takıldı... Referandumda ise hayır blokunun oranı en az yüzde 48,5.

Bu blokun içerisinde CHP var, HDP var ve hatta Saadet Partisi var. CHP tüm bunların, tüm hayır bloğunun temsilcisi olabilir mi? CHP, Saadet Partisi'ne gönül vermiş ama diğer yandan ülkenin durumundan memnun olmayan o kitleyi de kendi içine katabilir mi?

Mümkün değil. Böyle düşünerek bir yola gidemeyiz. İdeolojilerde farklı noktalardayız, dünya görüşlerimizde ayrılıklar var. Burada ise ortak paydalarımız olan konular var. Bu birlikteliğimiz Türkiye açısından çok değerli bence. Ama birbirimizden çok farklıyız.

Bizim daha evrensel baktığımız konularda, oranın birinciliği belki etnik köken üzerinden... Mutlaka insani değerler üzerinden bir araya gelebiliriz ama siyaset yapma argümanlarını etnik köken ve inanç üzerinden çok körüklediğiniz zaman aralarda kamplaşma mutlaka olur. Bu nedenle siyaset, bu argümanlar üzerinden değil de ortaklaştığı 49'daki ortak değerler üzerinden yürümelidir. O zaman biz onların lokomotifi oluruz, temsilcileri olmak değildir.

CHP’nin şu andaki oyu: Yüzde 30

*CHP’nin uzunca süredir takıldığı yüzde 25 barajı nasıl kırılır?

Artık yavaş yavaş siyasi zemin farklılaşıyor. Bugün CHP'nin oyu yüzde 30'un üzerindedir. İleride konjonktür olarak ne olur bilemiyorum. Orta Sağ’da bir parti başka türlü hareket yapar, Kürt Siyasal Hareketi kendini toparlayıp yeniden bir süreç yaratabilir. Bunlara ihtiyaç var mı? Bence var. Ben olduğuna inanıyorum. O zaman bu siyasi dengeler içerisinde Türkiye'de yeni ve rahatlayan bir iklim oluşacak. Ben bunların yaşanma olasılığının çok yüksek olduğunu görüyorum ve şu anda CHP’nin oyunun yüzde 30 olduğu kanaatindeyim.

Erken seçim ihtimali var

*Erken seçim bekliyor musunuz? Ya da hazırlıklarını CHP 2019'a göre mi yapacak?

Hayır, biz her gün bir seçim olacakmış gibi düşünüyoruz. AKP'nin tüm dinamiklerinin, hepsinin “Efendim böyle bir şey yok” demesine bakmayın. Bunu söyleyecek tek kişi recep Tayyip Erdoğan’dır. Diğerlerinin söyledikleri ise hikâyedir. Recep Tayyip Erdoğan, onların hepsini rezil edebilir, yarın-öbür gün bir şey söyler ve onların hepsi de ortada kalırlar.

*”Erdoğan bir erken seçim isterse olur” diyorsunuz yani...

Olur ve ihtimali de var. Ben erken seçim ihtimalini, yüzde 50 görüyorum.