-Önümüzde Türkiye’nin geleceğini değiştirecek bir seçim var. 24 Haziran sürecini nasıl yorumluyorsunuz?

Bu seçim, halkımızın kendi geleceğine kendisinin karar vereceği belki de son seçim. Çünkü Saray iktidarının önerdiği bu modelde ‘başkan’ milli iradenin üstünde, bir tek adam sisteminin uygulayıcısı olarak karşımıza çıkıyor. Bu seçim, kötü niyetli güç odaklarının lehine sonuçlanırsa, çok sancılı bir sürece girmiş olacağız. Daha bu sisteme geçilmemiş olmasına rağmen, Saray’ın yaptıklarının sonuçları ortada. Ekonominin iflas ettiği, yoksulluğun, yokluğun, işsizliğin tavan yaptığı, herkesin ülke geleceği açısından kaygı duyduğu, mutsuz bir ülke haline getirildik. 16 Nisan’dan beri yaşadığımız bu deneme sürecinde, Başkanlık sisteminin nasıl sonuçlar doğuracağını hep birlikte izlemiş olduk. Artık aydınlık günlere, yeniden mutlu olmaya ihtiyacımız var. Bu seçimde CHP olarak bu umudu örgütlüyoruz.

-Partinizin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce olarak açıklandı. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, bu süreci çok doğru hamlelerle demokrasi kültürüne yakışan bir şekilde yürüttü. Cumhurbaşkanı adayımız Muharrem İnce’nin parti rozetini bir kenara bırakarak, Erdoğan’ın provokatif söylemlerine rağmen kucaklayıcı bir dil kullanması, yine halkımız tarafından çok olumlu karşılanıyor. Bizler, bir umudu canlandırdık, tabiri caizse insanlara serpilmiş ölü toprağını attık. 24 Haziran’da ayrıştırıcı değil, birleştirici dil kazanacaktır, demokrasiye olan inanç kazanacaktır.

-Cumhurbaşkanı adayları seçim bildirgelerini açıklıyorlar. CHP’nin seçim bildirgesinde neler olacak?

20 Temmuz OHAL darbesi, en çok ekonomiyi vurdu. Ekonomide, yatırımlardan istihdama büyük bir krizle karşı karşıyayız. Bu krizin faturasını halkımız ödüyor. İşçilerden işsizlere, emeklilerden esnafa herkes bunalım içerisinde. Seçim bildirgemiz öncelikle ülkemizi bu yıkımdan kurtarmayı hedefliyor. Toplumun en temel sorunu geçim ve işsizlik. Ekonomik kalkınmayı sosyal politikalarla birlikte gerçekleştirip topyekûn bir iyileşmeyi sağlayaca- ğız. AKP iktidarının kendi yarattığı başarısızlık tablosu karşısında bir yandan partimizi suçlayıp öbür yandan vaatlerimizi çalması da, aslında vaatlerimizin ne kadar gerçekçi ve doğru olduğunun bir göstergesidir.

-Bireysel silahlanma karşıtı kampanyayla adınızdan söz ettirdiniz. Bu süreçte de devam edecek misiniz?

Bireysel silahlanma sorunu, bir yönetim krizi sorunudur. AKP iktidarı özellikle son dört yılda izledi- ği politikalar ve söylemlerle şiddeti teşvik etti. Erdoğan, siyasetin her alanında kutuplaştırmayı ve ötekileştirmeyi esas alarak, kendinden olmayanı hainlikle, münafıklıkla, düşmanlıkla özdeşleştirerek siyaset yaptı. Son dört yılda bireysel silahlanmayla birlikte, kayıp silahlar da yüzde 720’ler oranında arttı. Her gün sokaklarda insanlar öldürülüyor, masum canlar hayatını kaybediyor. Kadın cinayetleri ateşli silahlarla işleniyor. Milletvekili olsam da olmasam da bireysel silahsızlanma kampanyasını sonuna kadar götüreceğim. Sanıyorum seçim bildirgemizde de ‘silahlanma karşıtı’ maddeler yer alacak.

-24 Haziran, Türkiye siyasi tarihinde nasıl yer alacak sizce?

Bu seçimler bir milat olacak. Bu miladı yaratmak bizlerin elinde... Bunun için hayatın her alanında insanlara demokrasiyi, adaleti, barışa ve huzura duyulan özlemi anlatmamız gerekiyor. Seçim bildirgemizi insanlara birebir aktarmamız gerekiyor. Sandık güvenliğine ilişkin herkesin bir adım atması ve görev alması gerekiyor. Eğer inanırsak, aydınlık bir Türkiye’yi birlikte inşa edebilir, geleceğimizi kazanabiliriz.