CHP'li Cihaner'den bomba açıklama: 43 kişinin seçim sonuçlarını...

CHP'li Cihaner'den bomba açıklama: 43 kişinin seçim sonuçlarını...

YSK'nın açıklaması beklenen kararıyla ilgili açıklama yapan CHP Parti Meclisi Üyesi İlhan Cihaner, 'FETÖ' ile ilişkilendirilen sandık kurulunda görevli 43 kişinin sonuçları etkileyecek ne yaptığının söylenmediğini dile getirdi.

31 Mart seçimlerinin ardından suların bir türlü durulmadığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi tartışmalarında gözler YSK’nın vereceği kararlarda. Yapılan itirazlar ve oyların önce geçersizler ardından tümü olmak üzere sayılmasına rağmen AKP bu kez de 43 kişinin 'FETÖ' ile ilişkili olduğunu, 2 kişinin ByLock kullandığını, 41 kişinin ise Bank Asya’dan para yatırdığı iddia etti.

CHP PM Üyesi İlhan Cihaner, 'FETÖ' ile ilişkilendirilen 43 kişinin seçim sonuçlarını etkileyecek ne yaptığının söylenmediğini, 220 bin sandık görevlisinin bulunduğu seçimleri geçersiz hale getirecek ne yaptıklarının dile getirilmediğini vurguladı. Cihaner, YSK’nın hukuken bu itirazları reddetmesi gerektiğini söyledi:

‘TÜRKİYE’DE HUKUK SİSTEMİ TARTIŞILIR HALE GETİRİLDİ’

Türkiye’de öteden beri hakim kararlarında işler yolunda değildi. Ama AKP'nin 2010 yılından sonraki pratikleri ve 'FETÖ' ile mücadele ediyoruz adı altında yürüttüğü yargı pratiği dünya ve Türkiye tarihinde yargı kararlarını tartışılır hale getirdi. Hadi dedikleri gibi aldatıldılar. Türkiye’nin yargı sürecinde yaşadığı travmalar dünyada eşi benzeri görülmemiş sorunlar. Ama en büyük sorun, bunun sorumlularının bununla baş etmek için fırsatları harcayıp tam tersi yeniden kendilerine bağlı başka bir yargı inşa etmeye çalışmaları. Toplumun tamamını, bundan rahatsız olan kesimleri yanlarına alıp doğru bir yargı inşa yöntemi oluştursalardı beki bu sorunlar yaşanmazdı.

'FETÖ’cü yapılanma döneminde de aynı sorunlar vardı: Yargı kimseden emir almamalı. Siyasi iktidarların belli boyutlarda ilişkisi olabilir ama siz bağımlılık ilişkisinden ziyade kime bağımlı olması üstünden yapıyı kurarsanız bugün yaşadığınız sorunu yaşarsınız. Seçimle ilgili günlerdir yaşadığımız sorunlar da böyle ortaya çıktı. YSK, yüksek yargıçlardan Yargıtay ve Danıştay üyelerinden oluşur. Bunların seçilmesi sebebi de mesleki güvenceye sahip olmaları. Bağımsızlık ve tarafsızlık konusunda üzerlerinde etki olmayacağı varsayılıyor. Ayrıca siyasi partilerin de temsilcileri var. Onlar oy kullanamıyor ama siyasi partilerin görüşlerini dillendiriyorlar. Anayasa çerçevesinde kurulmuş bu kurumdan beklenen şey tarafsız bağımsız karar vermeleri.

‘YSK’NIN BU İTİRAZLARI ÇOKTAN REDDETMESİ GEREKİYORDU’

Bugün yapılacakları iki düzlemde değerlendirmemiz lazım. Biri hukuk. Bu tartışmayı yaparken şu tedirginliği yaşıyorum: Seçimi iptal etmesiyle itirazları reddetmesi sanki aynı tartışılabilirlik düzeyindeymiş gibi gösteriyorlar. YSK’nın şimdiye kadar çoktan bu itirazları reddetmesi gerekiyordu. YSK’ya yapılan itirazların delillerinin gösterilmesi gerekirdi. Ya da seçim mevzuatına göre delillerin hangi resmi mercide olduğunun gösterilmesi lazım. Deliller torbada bir açıp yeniden sayalım diye bir itiraz olmaz. Bu da çok basit bir gerekçeye dayanır: İlk andan son ana kadar tüm süreçlerde siyasi partilerin katılımı vardır. Bir şeyler oldu ama bunun ne olduğunu siz araştırın diyemezsiniz. Bugüne kadar yapılan itirazların tamamı çürütüldü.

‘BUNDAN SONRA YAPILACAK SEÇİMLERİN İNANDIRICILIĞI OLMALI’

 "Ben aktif boykot tavrının seçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Siyasi partiler kurumsal olarak buna karar vermeli. AKP sandıkla baş başa kalmalı. Bunun tartışılmasını bile ben sorunlu gördüm. Bunu bir alternatif gibi görmemeli halk. Ama tartışılması gereken aktif boykottur. Yurttaşların sandığa gitmemesi değil muhalefetin topyekûn sandığa gitmemesi için hareket edilmeli. Tüm iktidarın devlet olarak sahaya çıkıp baskıcı uygulamalarına rağmen büyükşehirlerin çoğunluğu muhalefetin eline geçmişse böyle bir gücün olduğu ortaya çıkmış durumda. Büyükşehirlerin hem nüfus hem de Türkiye’nin ürettiği katma değer olarak gözettiğimizde bunun etkili olacağını düşünüyorum. Aksi takdirde hiçbir seçimde iktidarın istemediği sonuç sandıktan çıkmayacaktır. Bu olağanüstü bir darbe olacağından bunlar parti meclisinde tartışılacaktır. Bundan sonra yapılacak seçimlerde muhalefetin inandırıcılığını da etkileyecektir.”