DP Genel Başkanı Uysal, Bakan Pekcan'ı istifaya çağırdı... "Hristiyan bir ülkede yaşansa, istifa etmek zorunda kalırdı"

DP Genel Başkanı Uysal, Bakan Pekcan'ı istifaya çağırdı... "Hristiyan bir ülkede yaşansa, istifa etmek zorunda kalırdı"

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a ait şirketin bakanlığına dezenfektan sattığı iddialarına, “Hristiyan bir ülkede yaşansa asgarisinde istifa etmek zorunda kalır ve soruşturma açılır” diyerek tepki gösterdi.

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a ait şirketin Ticaret Bakanlığı’na dezenfektan sattığı iddialarına, “Hristiyan bir ülkede yaşansa asgarisinde istifa etmek zorunda kalır ve soruşturma açılır” diyerek tepki gösterdi.

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a ait şirketin Ticaret Bakanlığı’na dezenfektan sattığı iddialarına, “AKP, ‘Devleti ele geçirme’ saikiyle bu yağmayı meşrulaştırmak için dini referansları seferber ederek ‘hak’ noktasına taşımıştır. Hristiyan bir ülkede yaşansa asgarisinde istifa etmek zorunda kalır ve soruşturma açılır” diyerek tepki gösterdi.

Uysal, kişisel twitter hesabından paylaştığı tweet zincirinde şu ifadelere yer verdi:

EGEMEN BAĞIŞ GİBİ UCUZA GİTMİŞ

Ticaret Bakanı anlaşılan çok tecrübesiz! Kökten AKP’li olsaydı bu işlerin hem büyüklüğünü hem de usulünü ayarlardı! Büyük mütefekkir-müçtehid :) Egemen Bağış gibi ucuza gitmiş! Patron kızmıştır; ‘büyükleri dururken niçin bu kadar küçük işlere düşüyorlar ve ifşa AKP iktidarında yolsuzluk/usulsüzlük sistematik hale gelmiştir oluyorlar’ diye!

YOLSUZLUK MİLLİ GÜVENLİĞİ TEHDİT KAPSAMINA ALINMALI

Türkiye için ‘Milli Güvenlik’ kavramı sadece terör ve dış tehditleri kapsamıyor! Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti Milli Güvenlik Siyaset Belgesinde tanımlanan Bölücü Etnik Terör/PKK, FETÖ gibi unsurlarla birlikte ‘yolsuzluk’ meselesini de ulusal güvenliği tehdit unsuru olarak tanımlamalı!

YOLSUZLUK SİSTEMATİK HALE GELDİ

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç olmadığı kadar, AKP iktidarında yolsuzluk/usulsüzlük sistematik hale gelmiştir. Adeta AKP, bir siyasi parti görünümünde yukarıdan aşağıya sistematik bir şekilde kamu varlık ve kaynaklarının yağmalanması noktasında bir organizasyona dönüşmüştür!

OLUMLU BİR TABLO İLE KARŞI KARŞIYA DEĞİLİZ

Türkiye’de kamu kaynaklarının ve bütçenin etkinliğinin çok düşük düzeylerde olduğu AKP döneminde; ne öncelik, ne etkinlik, ne de verimlilik ölçülerinde olumlu bir tablo ile karşı karşıyayız.

HRİSTİYAN BİR ÜLKEDE İSTİFA ETMEK ZORUNDA KALIRDI

Merkezi idareden yerel yönetimlere kadar, AKP’de makamlar adeta mültezim usulü, alternatif ne kadar kayıt dışı vergi toplanacağı ölçüsü üzerinden dağıtılmakta ve tayin edilmektedir. AKP, ‘Devleti ele geçirme’ saikiyle bu yağmayı meşrulaştırmak için dini referansları seferber ederek ‘hak’ noktasına taşımıştır.

DEVEDE KULAK BİLE DEĞİL

Ticaret Bakanı hanımefendinin, eğer doğruysa, bu davranışı AKP zihniyeti ölçülerinde ‘devede kulak’ bile değildir! Diğer taraftan Hristiyan bir ülkede yaşansa asgarisinde istifa etmek zorunda kalır ve soruşturma açılır!

DEĞER YARGILARININ YENİDEN TANIMLANMASI GEREKİR

Yolsuzluk meselesinde toplumumuzun da değer yargılarını demokratik şuurla yeniden anlamlandırması ve tanımlaması gerekmektedir. Vatandaşlarımız, 5 TL katkı payı istenince dert ederken sadece Melih Gökçek Ankapark’ta 750 milyon doları hiç etmiş ama bunu dert edinmemektedir. Türk milleti olarak ‘Bal tutan parmağını yalar’ benzeri zihnimizde yolsuzluk ve usulsüzlüğü sıradanlaştıran deyimlerden başlayarak yeni bir zihni tutum geliştirmek mecburiyetindeyiz! Aksi takdirde sadece bugünü değil gelecek nesillerin imkanlarını da bugünden tüketmiş oluruz.”