'Erdoğan'ın ekonomi yönetiminde bilgisi yok'

'Erdoğan'ın ekonomi yönetiminde bilgisi yok'

Eski Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Durmuş Yılmaz, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in 'kum torbasına döndüğünü' söyledi. Ekonomi yönetiminde bir koordinasyon olmadığını belirten Yılmaz, 'Bu koordinasyonu tek başına Cumhurbaşkanı sağlamaya çalışıyor, onun da hem müktesebatı, hem bilgisi, hem zamanı, hem de enerjisi buna yetmiyor' diye konuştu.

İyi Parti'nin Ekonomiden Sorumlu Başdanışmanı ve TCMB'nin eski başkanı Durmuş Yılmaz, Sözcü'den Özlem Gürses'e ekonomi gündemini değerlendirdi. 


'EKONOMİYLE İLGİLİ TOPLUMA HİÇ HESAP VERMEDİLER'

Ekonomi yönetiminde bir koordinasyon olmadığını belirten Yılmaz, "Bu koordinasyonu tek başına Cumhurbaşkanı sağlamaya çalışıyor, onun da hem müktesebatı, hem bilgisi, hem zamanı, hem de enerjisi buna yetmiyor. Türkiye ekonomisi şu anda bir savrulma içinde, cildi bozulmuş, şirazesinden çıkmış bir durumda. Son 16 yılda 16 tane ekonomik paket açıkladılar ve bunların hiçbirisi ile ilgili topluma bir hesap vermediler. Ama 2002'de her 3 ayda bir IMF'ye hesap veriyorlardı, her şey bir takvime bağlanmıştı" dedi.

'LİYAKAT SAHİBİ İNSANLAR ARTIK KADROLARDA YOK'

Yılmaz 'hesap vermediler' sözüne şöyle açıklık getirdi:

"Son 10 yıllık programlarında dolar kuru 1.97 öngörülmüş, bugün dolar 4.60. Kimse soruyor mu bu nasıl böyle oldu diye? Hayır. Bu ülkede yetişmiş insan gücü var, Sayıştay var, denetleme var, bunları çalıştırsanız yeter. Plansız ve programsız bir ekonomi yönetimi bu, kurala göre değil, duruma göre. Liyakat sahibi insanlar artık kadrolarda yok…"
 

'BEYFENDİYE BİAT EDECEK ADAMLAR YERİNE…'

Yılmaz, ilgili kademelere 'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a biat edecek insanların arandığını' iddia ederken "Şu anda beyefendiye danışmanlık veren isimler yerine, Ekonomist Cevdet Akçay ya da Planlama'dan emekli Zafer Yüksel olsa durum çok farklı olurdu" değerlendirmesini yaptı.

'O KİTAPÇIK ATILMASA DA KRİZ ÇIKACAKTI'

Yılmaz'ın açıklamalarının devamı özetle şöyle:

2001 krizine giderken denildi ki, kriz Anayasa kitapçığı gerginliğinden çıktı…

Hayır. Kriz onun için çıkmamıştı, o dönemde cari açığımız milli gelirin neredeyse yüzde 10'una ulaşmıştı. O kitapçık atılsa da atılmasa da o kriz çıkacaktı. Bugün de aynı şey. Cumhurbaşkanımız Londra'da o konuşmayı yaptığı için bunlar olmadı, zaten olacaktı. Şu anda ülke ekonomisinin son derece borçlu olması asıl neden. O Londra konuşması sadece yangına benzin dökmek oldu. Cumhurbaşkanı'nın en temel ekonomi teorilerine bile aykırı konuşması elbette tuz biber ekti. Sorun Londra'da değil, burada. Çözüm de burada.

'ORTA SINIF YOK EDİLDİ'

Nedir o çözüm?
Birincisi; siyasetin bu kirli dilini temizlemek ve iletişim açısından Merkez Bankası'nı öne çıkarmak. Merkez Bankası'nın söylediklerini de eylemlerle ve maliye politikası ile desteklemek. 6 ay bu tür sözlerden uzak durun, inanın çok daha iyi bir noktada oluruz. Ama temel sorunu da görmezden gelmeden. Potansiyel büyümeye geri dönüp, veri güvenirliğini yeniden tesis etmek gerek. Bugüne kadar orta direkten alındı, en alt kesimle en zengin arasında bölüştürüldü. Orta sınıf yok edildi, rant toplumun yüzde 1'lik kesime verildi, en alttaki 11 milyonluk kesime de 'müşteri' mantığıyla sosyal yardım bağlandı. Buradan çıkmak zorundayız. İYİ Parti Dayanışma Fonu bunu öngörüyor.

'ŞİMŞEK'İN YATIRIMCILAR DÜNYASINDA BİR İTİBARI VAR'

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek Londra'da biliyorsunuz…
Mehmet Şimşek'in hâlâ uluslararası yatırımcılar dünyasında bir itibarı var, ne söyleyeceğini merak ediyorlar. Fakat adamı da kum torbasına döndürdüler. AK Parti geldiğinde dünyada bir likidite dönemi yaşanıyordu, bunu hep devam edecek sandılar ve ülkeyi bir borç sarmalının içine soktular. Bu bolluğun bir gün biteceğini ve bu borçların geri ödeneceğini hiç düşünmediler. Eee şu anda bu borçların ödeme vakti geldi. Yabancı yatırımcı şimdi bu borçlar nasıl ödenecek diye sormaya başlıyor, o noktada da endişeler ortaya çıkıyor. Ve bu sefer yatırımcı kendini geri çekiyor. Çünkü zaten dünyada ekonomi daralmadan çıktı, herkes kendi ülkesinde daha iyi kazanmaya başladı. Sıcak paranın en sıcak bölümündekilerin tavrı bu.